Muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan her biri gösterilen adreste bulunmaz iseler tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesini muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazıp imzalaması gerekeceği-
Ödeme emrinin tebliğ edildiği adresin iş yeri adresi olmadığı ve tebligat da geçen kişinin çalışan olmadığı konusunda borçlu tarafın itirazı bulunmadığı gibi, ödeme emrinin borçluya Teb. Kan.'nun 17. ve 20. maddelerine uygun olarak aynen "-alıcı dışarda- tevziaat saatinde muhatabın adreste bulunmadığını beyan eden çalışan sekreter ... imzadan imtina ederek evrakı almaktan kaçındığından 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi gereğince evrak mahalle muhtarlığına tebliğ edilmiş, 2 nolu haber kağıdı adreste bırakılarak çalışan sekreter ....'e haber verilmiştir" şerhi ile tebliğ edildiği anlaşıldığından, mahkemece, borçlunun ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği yönündeki şikayetinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçluya çıkarılan ödeme emri tebliğinin Tebligat Kan.'nun 16 ve 20. maddelerine uygun yapıldığı-
Kurum işleminin ve "ödeme emirlerinin iptali", "borçlu olmadığının tespiti" ve "tüm haciz işlemlerinin kaldırılması"na ilişkin açılan davanın 7 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığından reddine karar verilmişse de; ödeme emirlerine ilişkin tebligatı alan davacının annesinin, davacı ile aynı çatı altında birlikte oturduklarına dair delil olmadığı anlaşıldığından, davacıya yapılan tebligatların geçersiz olduğu ve bu nedenle ödeme emrinin iptali davasının açılması için yasada öngörülen 7 günlük sürenin geçmemiş olduğu, davanın süresinde açıldığının kabulünün zorunlu olduğu- Kamu alacağı için “usulüne uygun şekilde düzenlenmiş ve yasada belirtilen tüm şartları taşıyan bir ödeme emri” çıkarılmadan haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına başvurulmasının kanuna aykırı olacağı-
Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına dayanarak davalı şirkete gönderilen dava dilekçesinin tebliğ mazbatasında adresin eksik yazılması halinde, usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilmemiş ve taraf teşkili sağlanmamış olacağından, dosyanın esası hakkında karar verilmesinin de hatalı olacağı-  Bir davada yapılan tebligatların usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını hâkimin kendiliğinden denetlemesi gerektiği-
Temyiz eden vekiline, gerekçeli kararın, iş adresinde, yanında çalışan sekreteri imzasına tebliğ edildiği, ancak muhatabın adreste bulunup bulunmadığına, geçici olarak başka yere gittiği beyan olunmuş ise hangi sebeple geçici olarak başka yere gittiğine dair bir kaydın mazbataya işlenmediği, bu durumda, tebligatın usulüne uygun olmadığından, tebliğ tarihi öğrenme tarihi olup, temyiz talebinin süresinde olduğunun kabulü gerektiği-
Asillerin tebligat tevziaat saatlerinde nerede bulundukları ve haber verilen komşusunun kimliği tebligat mazbatasından anlaşılamadığından, tebligatın usulüne uygun olduğundan bahsedilemeyeceği-
Tebliğe ilişkin mazbatada beyanına başvurulan veya haber verilen kişinin isminin yazılmaması nedeniyle yapılan tebliğin geçersiz sayılacağı zira beyanına başvurulan kişileri tebliğ tutanağına yazıp imzalatmanın geçerlilik koşulu olduğu-
Tebliğ belgesinde muhatabın tevziat saatinde o yerde bulunmadığı tespitine ve geçici olarak başka bir yere gidip gitmediği, tevziat saatinden sonra dönüp dönmeyeceği konusunda herhangi bir açıklamaya yer verilmediğinden tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 20., Tüzüğün 23. maddelerine aykırı yapıldığı ve geçersiz olduğu- Muhatabın beyan etmesi gereken harici öğrenme tarihinin veya bunun aksinin tanık anlatımları ile kanıtlanması mümkün olmadığı- Azilname geçersiz olduğundan, koopertaif ortaklık payı devrinin geçerli olduğu-
Temyiz dilekçesinin yasal sürede verilmediği gerekçesiyle reddedildiği durumda yapılan tebligat usulüne uygun değilse temyizin süresinde olduğunun kabulü gerekeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor