Davalının, davacının icra takibinin dayanağı faturasına itiraz etmediği, aksine faturaları benimseyerek kalan borcunun muaccel olmadığını belirtiğinden, takip ve dava konusu alacak miktarı davalı borçlu tarafından bilindiğinden, “likit” yani muayyen ve belirlenebilir nitelikte olduğu, davalının icra takibine itirazının da haksız olduğu gözetildiğinde, icra inkâr tazminatının yasal koşullarının oluştuğu- Takipten ve itirazın iptali davasından sonra, yargılama aşamasında davalının yaptığı kısmî ödemenin, TBK 102 gereğince takip ve dava konusu borç için yapıldığının kabul edilmesi; itirazın iptali davasında haklılık durumu takip tarihi itibariyle belirlendiğinden, yapılan bu ödemenin kararın infazı sırasında icra müdürlüğünce dikkate alınmasına karar verilmesi gerektiği-
Her ne kadar mahkemece söz konusu 3.000,00 TL ödemenin takip ve dava konusu faturalara ilişkin olduğuna karar verilmişse de TBK’nin 101. ve 102. maddeleri gereğince dekontta yapılan ödemenin hangi borca ilişkin olduğuna dair bir açıklama bulunmadığına göre, diğer dava konusu takip ve dava dosyası getirtilerek takibe konu yapılan faturaların tarihleri, borcun muacceliyeti takibe konu yapılıp yapılmadığı incelenmek suretiyle, kanuni mahsup ilkeleri de gözetilerek yapılan ödemenin takip ve dava konusu faturalara ilişkin olup olmadığının tespiti ile borcun sona erip ermediği hususunun araştırılması gerektiği-
TBK'nun 101 ve 102. maddelerinde yer alan "Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur" hükmü gereğince; alacaklı tarafından yapılan ödemenin, ödenmeyen önceki aylara mahsup edildiği iddia edildiğine göre, alacaklıdan ödemenin hangi aylara mahsup edildiği sorularak mahkemece varsa kiracının önceki dönemlere ilişkin ödeme belgeleri de getirtilip ödemelerin kira sözleşmesinin başlangıcından itibaren denetlenmesi ve gerekirse bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle eksik ödemeler bulunup bulunmadığı tespit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun kendi borcu sebebiyle yine kendisine ait taşınmazını, alacaklıya kesin borç ipoteği şeklinde ipotek ettirdiği, anılan ipoteğin süresiz olarak kurulduğu anlaşıldığından, alacaklının, takip öncesi ihbar olmaksızın, borçlu aleyhine ipoteğe dayalı ilamlı takip başlatılmış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Borçlunun nakit, banka kanalıyla ve masraf faturaları ile ödemeler yaptığı, ödemenin hangi faturaya karşılık yapıldığı açıklanmadan gerçekleştirildiği görüldüğünden, ödemelerin hangi alacağa mahsup edileceği hususunun TBK. mad. 101 ve 102 uyarınca tayin edilmesi gerektiği-  HMK. mad. 199 gereğince elektronik mailler, yazılı delil başlangıcı kabul edildiğinden, yazışmalar yapan davacı şirket yetkilisinin isticvabına karar verilerek hesap mutabakatı bulunup bulunmadığı belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
İtirazın iptali davası icra takibine bağlığığının hem alacağın miktarı, hem de alacağın kaynağı bakımından da geçerli olduğu- Birden çok borç muaccel ise tediyenin, borçlu aleyhinde birinci olarak takip edilen borca mahsup edileceği- İcra takibi yapılmamış ise tediyenin, vadesi daha önce gelmiş olan borca mahsup edileceği- Takibe sıkı sıkıya bağlı olan itirazın iptali davasında taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından, aradaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olarak değerlendirilebileceği ve yalnızca takibe konu faturaların ve faturalara ilişkin ödemelerin taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, faturaların tümünün teslim alan kısımlarında imza olduğu hususunun gözetilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği, aksi yönde yapılacak araştırmanın ise itirazın iptali davasının niteliği ile bağdaşmayacağı- "Tarafların aralarında yazılı bir cari hesap sözleşmesi olmamasına karşın işlemlerini açık hesap ilişkisi olarak devam ettirdikleri, açık hesap ilişkisinde zaman zaman ödeme yapıldığı, birden fazla mal ya da hizmet bulunduğundan ilişkinin, ödemenin hangi faturaya istinaden yapıldığını belirtmeye elverişli olmadığı, uyuşmazlığın ancak açık hesap ilişkisinin sonuna kadar incelenerek çözümlenebileceği" yönündeki görüşlerin HGK. çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Ödeme dekontunda ödemenin hangi ay kira bedeline ilişkin olduğunun belirtilmediği, ayrıca sunulan ödeme dekontlarından da, davalının takip dönemi öncesine ait kira borçlarının bulunduğu, bu kira borçlarını da gecikmeli ödediği görüldüğünden, ödeme dekontu ile yapılan ödemeyi alacaklı davacının daha önceki dönem kiralarına mahsup ettiği hususu dikkate alındığında, davalı borçlunun, ödeme süresi içerisinde takip konusu kira alacağını ödediğini ispatlayamadığı-
İtirazın iptali davasının hem alacağın "miktarı"  ve hem de "kaynağı" bakımından icra takibe bağlı olduğu- Taraflar arasında bir borç ilişkisi bulunduğu ve borçlunun daha evvel bir kısım ödemeler yaptığı ve davacı davasını yalnızca iki adet faturaya dayandırdığı, davalının da ödeme savunmasında bulunduğu itirazın iptali davasında, ödeme savunmasının yazılı delille ispatının gerektiği, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından aradaki ilişkinin "açık hesap ilişkisi" olarak değerlendirilebileceği, itirazın iptali davasına bakan mahkemece sadece "takip konusu faturalar ve ödeme savunması bakımından" araştırma ve değerlendirme yapılması gerektiği, "tüm cari hesap ilişkisinin" gözetilemeyeceği, aksi yönde yapılacak araştırmanın itirazın iptali davasının niteliği ile bağdaşmayacağı- "Davalı tarafça cari hesap ekstresi adı altında sunulan belgeden taraflar arasında bir açık hesap ilişkisi bulunduğu, bu itibarla takip öncesinde yapılan kısmi ödemelerin alacaklı yanca hangi borca mahsup edilmesi istenmişse bu iradeye üstünlük tanınması ve ödemelerin birden çok borcun vadelerine göre sıralanması gerektiği, uyuşmazlığın ancak açık hesap ilişkisinin sonuna kadar incelenerek çözümlenebileceği" görüşünün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Mahkemece yapılan ödemelere ilişkin davacı vekilinin beyanı alınarak daha önce aylara ilişkin ödenmiş kira alacağı bulunup bulunmadığı, ödemelerin hangi ay veya aylara ait olduğu hususu üzerinde durulup, davacıya ait takip dönemi tüm kira ödemelerini gösterir banka hesap hareketleri getirilerek ve gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor