Kaza tarihinin 18/03/2018 olduğu dikkate alındığında, kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik esas alınarak rapor düzenlenmesi gerekirken hatalı raporla karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği, bu nedenle davacıda oluşan maluliyet oranının tespitine yönelik olarak, Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik'e uygun rapor alınarak kaza ile maluliyet arasında illiyet bağı olup olmadığı da değerlendirilerek temyiz edenin sıfatına göre kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle sonucuna göre davalının usuli kazanılmış hakları da gözetilerek karar verilmek üzere itiraz hakem heyeti kararının bozulmasına karar vermek gerektiği- Davacı yararına AAÜT’ne göre Asliye Mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi, ancak hesaplanan miktarın maktu ücretin altında kalması halinde maktu ücrete hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Dosya kapsamından, davacı yayanın temyiz aşamasında vefat ettiği anlaşılmakla; dava konusu edilen beden gücü kaybı tazminatının ölüm tarihine dek hesaplanarak hüküm altına alınması gerekeceği- İtiraz hakem heyetince hükme esas alınan kusur raporu ile ceza dosyasında alınan ............. tarihli ATK kusur raporu arasında çelişki olduğu anlaşıldığından, ceza dosyası getirtilip iki rapor arasındaki çelişkiyi giderecek kusur dağılımına ilişkin, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alındıktan sonra çıkan sonucuna göre (temyiz eden davalı lehine oluşan kazanılmış haklar saklı kalmak kaydıyla) karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulmasının doğru olmadığı- İtiraz Hakem Heyetince verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği göz önüne alınarak AAÜT'nin 17. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi, ancak hesaplanan miktarın maktu ücretin altında kalması halinde maktu ücrete hükmedilmesi gerekeceği-
Bozma ile bir önceki hüküm ortadan kalktığına göre eldeki dosyada kurulan hükümde yargılama giderleri ve vekalet ücretinin hesaplanıp bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece davacı tarafın davalı ... yönünden tapu iptal ve tescil isteğinin kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği, bu durumda mahkemece, asıl davada, iki davalı olduğu da göz önüne alınarak ve davanın kabul edilen değeri dikkate alınarak, kısmen kabul kısmen ret oranına göre, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Davanın ret gerekçesi tüm davalılar için tek olduğundan, vekille temsil olunan davalılar lehine, tek vekalet ücretine yönelik hüküm verilmesi gerekirken ayrı ayrı vekalet ücretine karar verilmiş olmasının doğru görülmediği-
Temyiz edenin sıfatına göre, davacı tarafından kararın temyiz edilmediği de dikkate alınarak, kazanılmış haklar gözetilerek (tazminata esas alınan gelir, esas alınan asgari ücret yılı, işlemiş/işleyecek dönem tarihleri gibi) davacının ve desteğin muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu'na göre belirlenmesi suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekeceği- 19.01.2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 29598 sayılı Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 6/son maddesine göre, takdir edilmesi gereken vekalet ücreti AAÜT’ye göre Asliye Mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i ancak hesaplanan miktarın maktu ücretin altında kalması halinde maktu ücrete hükmedilmesi gerekeceği-
Alacaklı icra takibini vekil aracılığı ile değil bizzat yaptığı gibi, duruşma gününün de alacaklı asile tebliğ edildiği, cevap dilekçesinin de davalı asil tarafından sunulduğu, bu haliyle davanın alacaklı asil tarafından takip edildiğinin, dolayısıyla alacaklının vekil ile temsil edilmediğinin anlaşıldığı, alacaklının vekili olmadığı halde Bölge Adliye Mahkemesince; lehine vekalet ücreti takdiri isabetsiz olmakla, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Kartlı Ödeme Sistemleri Kuralları Üye İş Yeri Kılavuzunun Harcama İtirazları başlığı altındaki 5. maddesinde "chargeback" süresinin, işlemin karta yansıma tarihinden itibaren 540 günü aşamayacağının belirtildiği, bu maddeye istinaden borçlunun hesabındaki paraya 540 gün bloke konulmasında davalı bankanın kusurlu sayılmayacağı, ancak anılan Kartlı Ödeme Sistemleri Kuralları Üye İş Yeri Kılavuzun aslı veya suretinin takip dosyasına sunulmadığı, takip dosyasında yer alan sözleşmelerde, "chargeback" süresi ile ilgili net olarak açıklama yer almadığı, bu nedenle davacının dava açmadan önce chargeback süresi ve yasal dayanağı ile ilgili net bilgiye ulaşmadığı anlaşıldığından dava açmakta kusurlu kabul edilerek aleyhine vekalet ücreti takdir edilmesinin doğru olmadığı, ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK’nin 370/2. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekeceği-
Bir kanun hükmü farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin değilse, bir başka deyişle 'hâkim görüşünü hukuki dayanaklara ve bilimsel görüşlere dayandırarak farklı bir bakış açısı getirmiş veya delillerin takdirinden elde ettiği kanaat ile uyuşmazlığı sonuçlandırmış ise' artık burada hâkimin sorumluluğundan bahsetmenin mümkün olmadığı- 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinin farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmü olmadığı, madde metni düzenlemesi dikkate alındığında farklı anlamların çıkarılabileceği belirtilerek farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmü bulunmadığı, bu nedenle de sorumluluk şartlarının oluşmadığı-
İcra takibinden sona açılan menfi tespit davasında görülürken, borçlunun avukatının alacaklıya anlaşmak için teklif götürdüğü, daha sonra düzenlenen sulh sözleşmesinde davacı avukatın imzasının olmadığı ve sulh sözleşmesinin neticesi olarak davadan feragat edilmesiyle menfi tespit davasının reddedildiği- Avukat olan davacının teklifi götürürken müvekkili adına hareket ettiği ve düzenlenen bu teklifnamenin borçlu ve alacaklı arasındaki hukuki ilişkiyi kapsadığı- Avukatlık Kanunu m. 164/son uyarınca, dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücretinin avukata ait olduğu ve teklifnamede avukatın bu şahsi alacağından feragat ettiğine dair açık bir düzenleme bulunmadığı, avukatın anılan teklifnameyi vekil sıfatıyla imzalamış olmasının vekâlet ücreti alacağından kendi adına feragat ettiğini göstermeyeceği- Alacaklı ile borçlu arasındaki hukuki ilişkiyi düzenleyen teklifnamede "takip ve davadan her iki tarafın da herhangi bir talepte bulunmaksızın karşılıklı olarak feragat edecekleri" yönündeki kararlaştırmanın, davacı avukatın vekâlet ücretini kapsadığını söyleme olanağı bulunmadığı- İmzasını içermeyen sulh sözleşmesinin avukatın saf dışı bırakılması suretiyle düzenlendiği, avukat olan davacının düzenlenen sulh sözleşmesine muvafakatinin olduğunun söylenemeyeceği anlaşılmakla, vekâlet ücretinden feragat edildiği ve davalı alacaklının vekâlet ücretinden sorumlu olmadığının kabul edilemeyeceği- "Somut olayda alacaklı ile borçlunun sulh olması sırasında davacı avukatın devre dışı bırakılmadığı, aksine davacı avukatın tarafları bir araya getirerek, ilam niteliğindeki sulh sözleşmesinin imzalanmasını sağladığı, sözleşmede ayrık tutulan bir kalem olmadığı için anlaşmanın asıl alacak ile birlikte ferilerini ve bu kapsamda vekâlet ücretini de kapsadığının kabulü gerektiği, böyle olunca davalılar yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılmasının daha uygun olduğu, davacı avukatın kendi müvekkili olan davalıdan vekâlet ücretini talep edebileceği, ancak hasım taraf olan davalı bankadan talep etmesinin sözleşmede bir çekince ileri sürmeyen davacı bakımından hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, hakkın kötüye kullanılmasını da hukuk düzeninin korumadığı"  görüşünün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor