Dava; mal rejiminden kaynaklanan katılma alacağı isteğine ilişkin olup TMK.nun 232 ve 235/1 maddelerine göre mal varlıklarının tasfiye anındaki sürüm değerlerinin gözönünde bulundurulacağı, Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre tasfiye tarihinin karar tarihi olarak kabul edilmesinin gerekeceği, mahkemece, karar tarihinden geçerli olarak yasal faize hükmedilmesi gerekirken alacağa ıslah tarihinden geçerli olarak yasal faiz yürütülmesi doğru değil ise de, temyiz edenin sıfatına göre bu yönün bozma nedeni yapılmadığı-
TMK.’nun yürürlüğünden (01.01.2002) sonra edinilen taşınmazdan kaynaklanan katılma alacağına ilişkin davalarda, eklenecek değerlerden (TMK. mad. 229) ve denkleştirmeden (TMK. mad. 230) elde edilen miktarlar da dâhil olmak üzere edinilmiş malın (TMK. mad. 219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK. mad. 231) yarısı üzerinden (TMK. mad. 236/1) tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek taşınmazın tasfiye tarihindeki değeri dikkate alınarak (TMK. mad. 235/1) katılma alacağının belirlenmesi gerekeceği-
Davacı, ev işlerini yapmasından kaynaklanan alacak isteğinde bulunmuş ise de, kadının ev kadını olarak evin yemek ve temizlik işlerini yapmasının, çocukların bakımını üstlenmesinin kanunun aradığı anlamda doğrudan maddi bir katkı sayılmayacağı-
Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mala yapılan katkı payı alacağına ilişkin davada bileziğe katkının yapıldığı tarihteki toplam değerinin tespit ettirildikten sonra dava konusu konutun o tarihteki değerine oranlanmak suretiyle bulunacak bu oranın eldeki davanın açıldığı tarihteki dava konusu dairenin değeri ile çarpılarak katkı payı alacak miktarını belirlenmesi gerekeceği-
Kooperatif üyeliği ile ilgili 1.1.2002 tarihinden sonra yapıldığı anlaşılan ödemeler bakımından davacının bir katkıda bulunmasına gerek olmaksızın bulunacak artık değer üzerinde yasal yarı oranda katılma alacağı hakkı bulunacağı-
Taşınmazların satın alındıkları tarihte eşler arasında 743 s. MK.nun 170. maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejimi geçerli ise uyuşmazlığın, Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekeceği ve buna göre, eşlerin birbirlerinin mal varlıklarının edinilmesine maddi katkılarının kanıtlanması durumunda, katkı oranında alacak hakkı doğacağı-
Kural olarak, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mallar üzerinde tarafların birbirlerinden artık değer isteme haklarının bulunduğu, bu tarafların artık değerin yarısı üzerinde karşılıklı hak sahibi olacakları-
Taşınmazların alımına katkıda bulunduğunu iddia eden davacının, bu katkısına dayanarak ayın (mülkiyet) talep edemeyeceği, ancak, katkı payına ilişkin alacak isteğinde bulunabileceği-
Mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katkı ya da katılma alacağı nedeniyle taşınmazlara ait tapu kayıtlarının iptalinin istenemeyeceği-
Değer artış payı ve katılma alacağı hesabında tasfiye tarihinin boşanma ve mal rejiminin sona erdiği tarih değil, tasfiye veya değer artış payına yönelik açılmış bulunan davanın karar tarihi olacağı-