Mahkemece, HMK.'da açıklanan hususlara aykırı olarak, vekil ile temsil olunan davalı tarafa ön inceleme duruşma günü usulüne uygun şekilde bildirilmeden, yokluğunda yargılama yapılıp işin esasına girilerek dolayısıyla savunma hakkı kısıtlanarak davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Dava dilekçesinin içeriğinden davanın “kısmi dava” olarak açıldığı ve tam ıslah ile dava türünün değiştirilmediği anlaşılmış olup; mahkemece yanılgılı değerlendirme ile dava konusu fark ücret, ikramiye ve ilave tediye alacaklarının belirsiz alacak davası ile talep edildiği kabul edilerek davalı tarafça davacının ıslah dilekçesine karşı süresinde yapılan zamanaşımı savunmasının değerlendirilmemesinin ve ayrıca faiz tarihlerinin dava ve ıslah dilekçesi dikkate alınarak hüküm altına alınması gerekli iken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti gibi feshe bağlı hakların son ücret üzerinden hesaplanması gerektiği kural olmasına rağmen, somut uyuşmazlıkta, davacının aylık maktu ücretle değil, ders saati ücreti ile çalıştığı kabul edildiğinden, davacının aylık ücretinin aydan aya değişebilmesi durumu söz konusu olacağı, bu halde, kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti gibi feshe bağlı haklarda, son 'bir yıllık' aylık ücret ortalamasının esas alınması gerektiği- Davacının 1999 yılından bu yana davalı iş yerinde çalıştığının görülmesi karşısında uzunca bir süre yıllık izin kullanmadan çalışması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, davanın aydınlatılması ödevi çerçevesinde davacının bu konudaki beyanları alınarak sonucuna göre yıllık ücretli izin alacağı hesaplanması gerektiği- Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği, süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerektiği-
HMK mad. 371/2 ve 319 uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği, süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının 'açıkça muvafakat etmesi' gerekeceği, başka bir anlatımla süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise, zamanaşımı definin dikkate alınmayacağı- Karar başlığında kapatılan Belediye ile İl Özel İdaresinin iki ayrı davalı gibi gösterilmesi infazda tereddüt yaratır mahiyette olduğundan isabetli bulunmadığı-
Ek tasfiye davasının yazılı yargılama usulüne tabi olduğunun kabul edilemeyeceği, ek tasfiyenin çekişmesiz yargı işi olduğu- "Eldeki davanın pay sahibi tarafından açılan bir dava olmadığı, davayı açan kişinin ek tasfiyesi talep edilen şirketten alacaklı üçüncü kişi olduğu, bu nedenle TTK’nın 1521. maddesinin eldeki davaya uygulanamayacağı, mevcut davanın yazılı yargılama usulüne göre görülmesi gerektiği"  şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Zamanaşımı def'inin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesinin mümkün olduğu-
Hükümden sonra ortaya çıkan feragat beyanlarının mahkemece değerlendirilip karara bağlanması, dilekçe mevcut olmayan dosyalarda söz konusu belgenin mevcudiyeti araştırıldıktan sonra feragat iradesinin yeniden değerlendirilmesi gerekeceği- Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı def'inde bulunulabileceğinin kabul edilmesi gerekeceği-
Davacının ıslah dilekçesinin davalıya tebliğ edildiği, davalının ıslaha karşı zamanaşımı def'inde bulunduğu, davalının iki haftalık sürede ileri sürülmeyen zamanaşımı def'ine, davacının muvafakat etmediği anlaşılmasına göre davalının süresinde ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunmadığı gözetilmeksizin mahkemece dava konusu ücret alacağı yönünden davalının zamanaşımı savunması dikkate alınarak, ıslaha karşı zamanaşımı def'i değerlendirilmesinin hatalı olduğu-
Davalının iki haftalık süre içerisinde zamanaşımı def'inde bulunduğunun anlaşılmasına göre mahkemece ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı def'i değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceğinin kabul edilmesi gerekeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor