Davacı çocukların, mirasbırakana karşı gerekli evlatlık vazifelerini yerine getirmeye çalıştıkları, ancak bir süre sonra mirasbırakanın çocukları ile görüşmeyi kabul etmediği gibi haklarında isnat ettiği eylemler nedeniyle adli makamlara şikayette bulunduğu, mirasbırakanın taşınmazlarının satılması ile elde ettiği gelirin bir bölümünü bakıcısına verdiği ve sonrasında bakıcısının kızı adına taşınmaz satın aldığı, gelişen bu olaylar üzerine davacıların babaları olan mirasbırakanı korumak amacıyla TMK.dan doğan haklarını kullanarak vesayet davaları açtıkları, buna göre vesayet davalarının açılmasının aile bağlarını koparacak nitelikte olmadığı, aksine aile bağlarının korunmasını temine yönelik olduğu gözetildiğinde subjektif şartın gerçekleşmediği, kaldı ki vesayet makamı olan Sulh Hukuk Mahkemesince mirasbırakanın fiili ehliyetinin tespit edilebilmesi için hastane ve sonrasında en yetkili makam olan Adli Tıp Kurumuna sevk edilmesi şeklinde tezahür eden uygulamanın uyuşmazlığın çözümü için zorunlu bulunduğunun anlaşılmasına göre, mirasbırakanın kendi kusurlu davranışları ile vesayet davalarının açılmasına sebebiyet verdiği, bu itibarla mirasçılıktan çıkarmanın geçerli olmadığı, o halde mirasçılıktan çıkarmanın tasarruf nisabı oranında geçerli olacağı, başka bir ifade ile davacıların saklı paylarını isteyebileceği ve davaya tenkis davası olarak devam edilebileceği-
Bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davada, bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek taraflı bağışlanana varması gerekli beyanıyla geriye yürüyerek (makable şamil) hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir hak olduğu-Bağışlanan bağışlayana veya yakınlarına karşı bir cürüm işlerse veya yasa gereği yapmakla zorunlu olduğu ödevlerini önemli surette aksatırsa yahut bağışlamayı sınırlayan ödevleri haklı bir sebep olmaksızın yerine getirmezse bağışlayan bağıştan dönme (rücu) sebebini öğrendiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde beyanda bulunmak veya dava açmak suretiyle bağıştan dönebileceği, bağıştan dönme (rücu) 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun 295. (818 s. Borçlar Kanununun 244.) maddesinde aynen; “Bağışlayan, aşağıdaki durumlardan biri gerçekleşmişse, elden bağışlamayı veya yerine getirdiği bağışlama sözünü geri alabileceği ve bağışlananın istem tarihindeki zenginleşmesi ölçüsünde, bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebileceği -
Mirasçılıktan çıkarma sebebinin ölüme bağlı tasarrufta mutlaka açıkça ve somut olarak gösterilmesi gerektiği- Murisin saklı pay dışında kalan pay için her zaman tasarruf hakkı bulunduğundan, saklı pay dışındaki payı için çıkarmanın (ıskatın) şartlarının aranmayacağı- Çıkarılan mirasçının, miras bırakanın kanuni mirasçılarına ve çıkarılanın varsa altsoyuna karşı açacağı dava ile çıkarmaya itiraz edebileceği- Çıkarmaya itiraz davasında, çıkarma sebeplerinin gerçekleştiğini ispat yükümlülüğünün çıkamadan yararlanan davalı mirasçılara ya da vasiyet alacaklısına düşeceği-
Murisin vasiyetnamesinin düzenlenmesi sırasında hukuki ehliyetinin tespiti uzmanlık gerektirdiği, murise ait hastane kayıtları toplandıktan sonra, dosyanın tümü ile Adli Tıp Kurumuna gönderilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Vasiyetname ile tüm malvarlığı davalıya bırakılmış olup, davacıların mirastan ıskat edilmediği, bu nedenle vasiyetnamenin iptali sebebi mevcut olmadığı takdirde davacı tarafın terditli olarak ileri sürdüğü tenkis talebinin incelenmesi ve ulaşılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerektiği-
Mirastan ıskat sözleşmesi, TMK.nun 510. maddesi uyarınca ölüme bağlı tasarruf niteliğindeki işlemlerden olup, tasarrufta bulunan kişinin ölmesi halinde hüküm ifade edeceği- Mirasçılıktan çıkarılan kimsenin itiraz etmesi halinde bu sebeplerin varlığının ispatı çıkarmadan yararlanan mirasçılara düşeceği(TMK.md.512/2)., sebebin varlığı ispat edilememiş veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmemiş ise, tasarruf mirasçının saklı payı dışında yerine getirileceği (TMK.md.512/3), bu sebeple de, böyle bir durumda davanın tenkis davası olarak görülüp, tenkis hükümleri çerçevesinde inceleme yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekeceği-
Davacılar arasında menfaat zıtlığı mevcut olup, davada tüm davacılar için aynı vekil tarafından dava açılıp, aynı vekil tarafından dava yürütülmüş olup, mahkemece davacılar vekiline davada çıkarları çatışan taraflardan sadece bir tarafı temsil edebileceği hatırlatılarak, kendisinden davacılardan hangisini temsil edeceğinin sorulması, temsil etmeyeceği davacı veya davacılar için vekillikten kanunen çekildiği kabul edilerek, bunların davayı kendilerinin veya atadıkları takdirde başka vekil aracılığıyla takip edebilecekleri-
Mirasbırakanın esaslı bir hataya düştüğünün sabit olmaması, mirasbırakanınn ıskat sebeplerinin varlığına inanması ve tasarrufta bulunması halinde ıskatı içeren ölüme bağlı tasarrufun davacıların saklı payı dışında (tasarruf nisabı oranında) yerine getirileceğinin kabul edilmesinin gerekeceği-
Dava retle sonuçlandığına göre, maktu oranda karar-ilam harcı alınması gerekirken nisbi oranda karar-ilam harcına hükmedilmesinin ve yargılama sırasında peşin harç tamamlanmadığı ve taşınmazların sadece davacıların miras payı oranında nizalı hale getirildiği gözetilmeden taşınmazların tamamının değeri üzerinden peşin harç ikmal edilmiş gibi davalı lehine vekalet ücreti hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteği-
Mirasçılıktan çıkarma ile ilgili davalarda asliye hukuk mahkemesinin görevli mahkeme olduğu-