Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olmasının gerektiği, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmeyeceği, hasarın teminat dışı kaldığını ispat yükünün de sigortacıya düştüğü-
Haksız azledilen davacı avukatın Avukatlık Kanunu m. 164/4 çerçevesinde vekâlet ücreti alacağının tahsilini istediği eldeki davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu ve bu nedenle dava değerini arttıran talep dilekçesindeki alacak miktarı yönünden zamanaşımının işlemeyeceği- "Vekâlet ücreti talebine konu tapu iptal ve tescil davasının değerinin belli olduğu, bu değer üzerinden önce 164/4 uyarınca %20 oranında vekâlet ücreti hesaplayarak davalıya iki ayrı ihtar gönderen davacının sonra fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu belirterek yüzde onu üzerinden hesapladığı tutar üzerinden icra takibi başlattığı gözetildiğinde, artık söz konusu ücret iddiasını HMK. m. 107. maddesi çerçevesinde talep edilemeyeceği, aksini kabulü halinde, mahkemenin takdir hakkını kullandığı her davanın belirsiz alacak davası olarak sayılabileceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Satış esnasında sunulan projede ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeni ile davacının satın aldıkları konutta oluşan değer kaybının ödetilmesi talebi- Davacının konut nitelikli taşınmazda ikamet etmemiş olması ya da sonrasında 3. şahsa satılmış olması da ticari yada maliki amaçlı olarak satın aldığı anlamına gelmeyeceği, davaya bakmaya tüketici mahkemelerinin görevli olduğu-
Eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye iş bedeli alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemi-
Mal veya hizmet alımına dair bir ilişkinin Tüketici Kanunu kapsamında kabul edilebilmesi için; satıcı/sağlayıcı kişinin "ticari veya mesleki amaçla hareket eden" bir kişi, mal veya hizmet alan kişinin ise ticari veya mesleki amaçla hareket "etmeyen" bir kişi olması ve taraflar arasında sözleşme veya hukuki işlem bulunması gerektiğinden, yargı yeri olarak asliye hukuk mahkemesinin belirlenmesi gerektiği-
Kredi kartından bilgisi ve rızası hilafına, mail order yöntemiyle yapılan alışveriş nedeniyle uğradığı zararın tazmini istemine ilişkin davada; bankaların, özel yasa ile kurulan ve kendilerine alanlarında çeşitli imtiyazlar tanınan, topladıkları mevduatı ve katılım fonlarını sahteciliklere karşı özenle korumak zorunda olan kuruluşlar olduğu, bankalar sahip oldukları bu vasıfları sebebiyle bankacılık işlemlerinin güvenilen tarafı konumunda olup bu durumun; bankanın sorumluluğunun ağırlaştırılmasını gerektirdiği ve objektif özen yükümlülüğü altında olup, hafif kusurlarından dahi sorumlu olduğu- Bankacılık Kanunu’na göre; bankaların, müşterilerinin, verilen hizmetlerden kaynaklanan her türlü sorularına cevap verecek bir sistem kurmakla ve bu hizmetle ilgili bilgiyi müşterilerine bildirmekle yükümlü oldukları- Kredi kartları üyelik sözleşmesinin tarafı olan davalı bankaya husumet düşeceğinden, davalı banka yönünden davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmesinin doğru olmayıp, hükmün bozulması gerektiği-
Kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin davada Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu-
Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olmasının tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmediği- Bunun için taraflardan birinin tüketici olmasının gerektiği- Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamı dışında kalması halinde davaya bakma hususunda genel mahkemelerin görevli olduğu-
İşyeri sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemi-
Kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan itirazın iptali istemi-