İ.lı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davada, taşınmazda inanarak satanın (borçlu) mülkiyet hakkı kalmayacağından alıcının da bu mülkiyet hakkı üzerinde kurulmuş olan bir rehin hakkından söz edilemeyeceği-
TMK'nın 873/3. madde hükmü aynı alacak için birden fazla taşınmazın rehnedilmesi halinde, bunların paraya çevrilmesi sırasında bazı hileli işlemlerin önlenmesi amacıyla konulmuş olup, özellikle rehin edilenin bir veya birkaçının borçlu olmayan bir kimseye ait olması halinde bu ihtimalin daha fazla olduğu, rehinli taşınmazlardan borçluya ait olanlar ilk önce satılacağı, bunların satışından elde edilen bedelin alacağı karşılamaması halinde icra memurunun üçüncü kişilere ait taşınmazları TMK. 873/3'deki takdir hakkını kullanarak satacağı; taşınmazların tamamı aynı kişiye aitse icra memurunun bunların satılması zorunlu olanlarını, farklı kişilere aitse tümünü satması gerektiği- Uyuşmazlıkta; aynı alacak için birden fazla taşınmazın rehnedilmesine rağmen, taşınmazların tamamı için rehnin paraya çevrilmesi isteminde bulunması gerekirken, rehinli taşınmazların her biri için ayrı ayrı icra takibine başlanmış ve icra takiplerinden birinde ipotekli taşınmazın satışının istenmediği, ancak, ipotekli taşınmazın maliki tarafından, takip dosyasında bulunan taahhüd uyarınca taksitler halinde ödemenin başlandığı tahsilat makbuzlarından anlaşıldığından; mahkemece, toplu rehne konu taşınmazlardan bu dosyada ipotek limitini aşar şekilde belirlenen borcun taahhütnamede belirtilen haricen tahsil ve taksitle yapılan ödemeler toplamının en son ödeme tarihi itibariyle dosya borcu olan üst sınır ipotek limitini karşıladığının belirlenmesi halinde, davanın reddine karar verilmesi; kısmen karşıladığının belirlenmesi halinde ise, kalan kısımla ilgili davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, ipoteğin üst sınır ipoteği olduğu hususu gözardı edilerek ve henüz ödemeler tamamlanmadığı ve ipotek limitine ulaşıp ulaşmadığının belli olmadığı ve bu hususlar bilirkişi raporundan da anlaşıldığı halde, üst sınırı karşılar miktarda ödeme yapıldığı da kabul edilmek suretiyle, hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Şikayetçinin takip talebinde ve bu talebe dayanılarak düzenlenen ödeme emrinin ön yüzünde, rehnedilenin ve malikinin belirtilmesi istenilen beş nolu bentte, adı-soyadı ve adresinin yazılı olduğu, anılan ipotekli taşınmaz malikine de ödeme emrinin tebliğ edildiği görülmekle, malikin de borçlu olarak takip talebinde ve ödeme emrinde gösterildiğinin kabulü gerektiği, aksi görüşün aşırı şekilcilik olup, hak kaybına sebebiyet vereceği- İleride gerçekleşecek veya gerçekleşmesi muhtemel bir alacağın teminatı olarak tesis edilen ve MK.nun 851 ve 881.maddelerinde ifadesini bulan azami had (üst sınır) ipoteğinde borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan taşınmazın ne miktar için teminat oluşturacağının ipotek akit tablosunda limitle sınırlanabileceği, ipoteğin üst sınır ipoteği olması halinde, borçlunun sadece ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olmak üzere sorumlu olacağı-
İ. sözleşmesi hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davada, davacı tarafından evrak arasına sunulan davacı ile davallının imzasının yeraldığı ''Sözleşme'' başlıklı belgenin inançlı işlemin belgesi niteliğinde olduğu, bu hususun davalının da kabulünde olup, savunmasında açıkça; "taşınmazın kredi temini için kendisine aktarıldığını, kredi alamayınca dava dışı ... aracılığı ile diğer davalıya kredi alması amacı ile bedelsiz devrettiğini" beyan ettiği, taşınmazın kısa sürelerle el değiştirdiği, gerçek değerinden düşük bedelle temlik edildiği gözetildiğinde davalıların E.'in el ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri; son kayıt maliki olan dahili davalı firmanın da davacının kiracısı olup, yazılı kira sözleşmesi ile taşınmazı kullanan kişi olduğu, noter kanalı ile davacıya gönderdiği ihtarname içeriğinden; davacının ekonomik sıkıntı içerisinde bulunduğunu bildiği ve taşınmazı satınalma arzusunu da ortaya koyduğu değerlendirildiğinde dahili davalı firmanın da bu işlemleri bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda bulunduğu ve Türk Medeni Kanunu'nun 1024. maddesi delaletiyle 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı-
Toplu rehine konu taşınmazların birinin satışı ile dosyaya yatırılan paranın o tarih itibariyle hesaplanacak dosya borcunu karşıladığının belirlenmesi halinde ilamsız takibin iptaline karar verilmesi ve 2. taşınmazla ilgili satışın durdurulması gerekeceği-
Gayrimenkul rehni bakımından geçerliliği olan 4721 s. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 873. maddesinin inanç sözleşmelerine dayalı temlike konu taşınmazlar bakımından uygulama yeri olmadığı-
İ.lı işleme dayalı olan dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatının, şekle bağlı olmayan yazılı delil olduğu, inanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesinin gerekli olduğu-
Gayrimenkul rehni bakımından geçerliliği olan M.K.nun 873. maddesinin inanç sözleşmelerine dayalı temlike konu taşınmazlar bakımından uygulama yerinin olmadığı-
Davacı dilekçesinin deliller bölümünde açıkça yemin deliline de dayanmış olup; yazılı bir belgenin veya yazılı bir delil başlangıcının bulunmadığı durumda, iddia sahibinin son başvuracağı çarenin karşı tarafa yemin teklif etmek olduğu; yeminin 6100 sayılı HMK'nın 228. maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen ve davayı sonuçlandıran yasal ve kesin delil olduğu-