Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde tanımlanan taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerektiği- Dava konusu aboneliklerin davacı için düzenlendiği, davacının 6502 sayılı yasa kapsamında, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olmadığı, davacının, 6502 sayılı yasa kapsamında "tüketici" tanımına uymadığı gibi, olayda 6502 sayılı kanun hükümlerinin uygulanması da mümkün olmadığından, kayıp/kaçak bedeli olarak tahsil olunan bedellerin istirdadın yönelik davanın genel mahkemelerin görevi içerisinde olduğunun kabulü gerektiği-
Bankalar, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve kart çıkaran kuruluşlar tarafından tüketiciye sunulan ürün veya hizmetlerde tüketiciden faiz dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türleri ile bunlara ilişkin usul ve esasların Bakanlığın görüşü alınarak bu Kanunun ruhuna uygun olarak ve tüketiciyi koruyacak şekilde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirleneceği- Finansal tüketicilere kullandırılacak krediler için kredi ihtiyacının karşılanmasına olanak sağlayan sistemin işletilmesi ve operasyonel süreçlerin yönetilmesi amacıyla alınan tahsis ücreti dışında, istihbarat ücreti, kredi işlem fişi ücreti, ödeme planı değiştirme ücreti, değişken taksitli ödeme planı ücreti gibi her ne ad altında olursa olsun başkaca bir ücret alınamayacağı- Kredi tahsis ücretinin kullandırılan kredi anaparasının binde beşini geçemeyeceği-
Ses yalıtımının yapılmamış olmasının gizli ayıp değil açık ayıp olarak nitelendirilmesi gerektiği- Mahkemece öncelikle davaya konu taşınmazın iskan ruhsatının alınıp alınmadığının araştırılarak , iskan ruhsatı alınmamış ise bu durumda iskan ruhsatının alınması ve kat mülkiyetine geçilmesi için yapılması gereken masraflar tespit edilerek hesaplanması ve bu miktarla sınırlı olmak üzere davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Tüketici işlemlerinde, tüketicinin edimlerine karşılık olarak alınan şahsi teminatların, her ne isim altında olursa olsun adi kefalet sayılacağı (6502 s. Tük. K. mad. 4)- Borçlu murisin mirasçılarından ikisinin mirası reddettiği görülmüşse de, bir diğer mirasçının mirası reddettiğine dair her hangi bir belge bulunmadığından, borçlu yönünden alacaklının takibe devam imkanının bulunduğu ve borçlu aleyhine Türkiye’de takibatın imkânsız hâle geldiğinden veya önemli ölçüde güçleştiğinden bahisle kefil hakkında takip yapılamayacağı, mahkemece TBK. mad. 585'de öngörülen doğrudan kefile başvurma koşulları değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
01.10.2011 tarihine kadar olan dönemde bankalarca kredi kartı hamilleri aleyhine açılan ve yukarıdaki istisnalar dışında kalan davalarda görevli mahkemenin, dava değerine göre genel mahkemeler sıfatıyla sulh veya asliye hukuk, bu tarihten sonraki davalarda ise, HMK’nun 2/1. maddesi uyarınca dava değerine bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesi olduğu- 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra banka kredi kartı uyuşmazlıklarına ilişkin açılan davalarda görevli mahkemenin ise, anılan kanunun 3/1-k-j,4/3,73/1,83/2 ve geçici 1. maddelerinde yer alan hükümler çerçevesinde belirlenmesi gerektiği-
Tüketicinin malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlü ve böyle durumlarda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahip olduğu- Satıcının tüketicinin tercih ettiği talebi yerine getirmekle yükümlü olduğu- 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun bu konudaki 223. maddesinin uygulanacağı- Satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılacağı- Gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra hemen (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması gerektiği- 6098 sayılı TBK.’ nun 223. maddesinde öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamayacağı-
Satılan maldaki ayıp açık ayıp niteliğinde ise, 4077 s. Kanunun 4.maddesi uyarınca malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde; gizli ayıp niteliğinde ise, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması gerekeceği-Konutu satın alan davacı, açık ayıp halinde, malı teslim aldığı tarihten itibaren otuz (30) gün içerisinde satıcı veya malike ayıp ihbarında bulunur ise, bu durumda malı teslim aldığı tarihten itibaren beş yıl içerisinde 4077 sayılı Kanun?a dayanarak dava açabileceği-