Mülkiyeti siteye ait olmayan arazi üzerine inşa edilerek kamu kullanımına açık şekilde teslim edilen yeşil alan, otopark ve sosyal alanlar yönünden davacının iddiasının açık ayıp niteliğinde mi yoksa ihbara ilişkin hak düşürücü süreye tabi olmaksızın genel zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürülebilecek bir eksik ifa niteliğinde mi olduğu, bunun yanı sıra hükme esas alınan bilirkişi raporunda eksik ifa nitelendirmesi içerisinde hesaplama yapılan çatı yeşillendirmesi ile güneş kolektörlerinin yapılmamasından doğan değer azalması yönünden yapılan incelemenin yeterli olup olmadığı-
Davalı alacaklının takibe konu senetleri ciro yolu ile edinen yasal hamil olduğu, davalı alacaklının davacı ile ... Yapı İnş. arasındaki ilişkiyi bilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği- Özellikle dava konusu bonoların 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4/5 maddesinin yürürlüğe girmesinden önce düzenlenmiş olmasına göre davacının temyiz itirazlarının yerinde olmadığı-
Sıfır km olarak satın alınan araçta, yaklaşık üç yıl sonra ortaya çıkan "gizli ayıp" niteliğindeki arızanın onarımı için ödenen bedelin tahsili mi istenebilir yoksa aracın sıfır km misli ile değişimi mi gerekir?
Satın aldığı telefonun "ayıplı olduğu" iddiasıyla sözleşmeden dönme hakkını kullanarak bedel iadesi talep eden tüketicinin, ispat noktasında da dava dışı telefon onarım şirketinin sevk irsaliyesine dayandığı olayda; bilişim ve yazılım uzmanı bilirkişi tarafından tüketiciye en son teslim edilen üründe hiçbir ayıp ya da kullanıma engel kusurun bulunmadığının ve telefonun sorunsuz çalıştığının tespit olunduğu, ses düğmesi dışında herhangi bir şikayetin bulunmaması karşısında, (bozma kararında belirtilen şekilde) yeniden inceleme yapılmasının esasa etkili olmayacağı, servis tarafından cihaz teslim edilirken arızalı olduğu yönünde ibare eklenmesinin somut olayda tespit olunan maddi gerçek karşısında tek başına hüküm ifade etmeyeceği-
Terditli olarak taleplerini ileten davacının öncelikli talebinin dava konusu ayıplı ürünün misli ile değişimi ise dava konusu otomobilin mislinin stoklarda bulunmamasının, davacının terditli taleplerinden öncelikli olanın hüküm altına alınmasına engel teşkil etmeyeceği-
Limitsiz sağlık sigorta sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkin davada, davacının 1999 yılından günümüze kadar her yıl yenilenen poliçelere herhangi bir itirazının bulunmadığı, Türk Ticaret Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen poliçeler için de herhangi bir itirazın olmadığı (TTK. 1423 md.) anlaşıldığından, söz konusu poliçelere itiraz etmeyen davacı yönünden de müterafik kusur bulunup bulunmadığı, poliçe teminat bedelinden indirim yapılıp yapılmayacağı, yasal düzenlemeler ve poliçe hükümleri de tartışılmaksızın "sözleşme mahiyetindeki poliçede, sözleşmenin teminat dışı kalan haller başlıklı kısmının 6502 sayılı yasaya uygun olarak düzenlenmediği, yanıltıcı başlık kullanıldığı" gerekçesi ile "davanın kabulüne" karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tüketicinin, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlü olduğu- Tüketicinin bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahip olduğu- Satıcının, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlü olduğu- Alıcının, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya uygun süre içinde ihbar etmekle yükümlü olduğu- Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılacağı- Satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılacağı- O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra hemen (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması gerekeceği-
Davalı banka "davacının banka nezdindeki maaş hesabından davacının kredi kartından kaynaklanan borcunu mahsup ederken davacının imzaladığı sözleşmedeki rehin/mahsup haklarına dayandığını" belirttiğinden, mahkemece davalının bu savunması üzerine durulmadan, davalı bankanın sözleşme kapsamında haksız davranışının nasıl saptandığı, sözleşmelerin ilgili maddeleri de belirtilmek suretiyle açıklanmadan yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece, davalı banka kayıtları üzerinde uzman bilirkişiye inceleme yaptırıp, davacının davalı bankaya kredi kartı borcu bulunup bulunmadığı ve davalı bankanın yaptığı kesintilerin bu borcun tahsilini sağlayacak miktarda olup olmadığı ve sözleşmeyle davacının davalı bankaya hesap üzerinde böyle bir tasarruf hakkı verip vermediğini saptaması gerektiği-
Davacı tüketicinin, sözleşme tarihi koşullarına göre yüksek bir bedelle satın aldığı televizyondan beklentisinin, ileri teknolojiyle ve titizlikle üretilmiş, kaliteli ve sağlam bir elektronik cihaz almak olduğu- Garanti süresinin dolmasının akabinde arızalanarak kullanılamaz hâle gelen televizyonun onarımı talep edildiğinde garanti süresinin dolduğu belirtilerek neredeyse yeni bir televizyon bedelinin tamir ücreti olarak istenmesi üzerine açılan davada, "televizyonun anakartında meydana gelen ve görüntü vermemesine sebep olan arızanın üretimden kaynaklı gizli ayıp mahiyetinde olduğu, zamana bağlı olarak ortaya çıktığı ve kullanıcı hatasının bulunmadığı" bilirkişi tarafından tespit edildiğinden ve bir elektronik cihazın anakartının onun asli fonksiyonlarını yerine getirmesini sağladığı genel hayat tecrübesiyle de malûm olduğundan, satın alınan maldaki üretimden kaynaklı ayıbın ağır kusurla tüketiciden gizlendiğinin kabulü ile üretici yanında satıcının da tüketicinin seçimlik haklarından sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerektiği-
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmadığından genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğu- Davacının ileri sürdüğü hususlara ilişkin “açık ayıp” ve “gizli ayıp” değerlendirilmesi yapılıp, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususu da araştırılarak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, gerekli inceleme ve araştırma yapılmaksızın hüküm kurulmasının hatalı olduğu-