Alacaklı vekilinin vekâletnamesini takip dosyasına sunarak itiraza konu icra takibini başlattığı, borçlunun icra mahkemesine sunduğu itiraz dilekçesinde davalı olarak alacaklının ve vekilinin gösterilmesine rağmen mahkemece tebligatın asile yapılarak taraf teşkilinin sağlanmaya çalışıldığı ve bu haliyle alacaklı tarafın savunma hakkının kısıtlandığı-
Satış dosyasında aynı taşınmaza ilişkin olarak daha önce Eskişehir İcra Mahkemesi'nin ihalenin feshi ilamında, borçlunun vekil ile temsil edildiği belli olduğuna göre, satış dosyasında ayrıca vekaletname bulunmasının zorunlu olmadığı-
Duruşma gün ve saatini bildirir tebligatın da vekile tebliği gerektiğinden, borçlu asile tebligat yapılmasının taraf teşkilini tamamlamayacağı-
Tebligat Kanunu'nun 11. maddesi ve Avukatlık Kanunu'nun 41. maddesine göre vekille takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması gerekeceği-
Davalının mahkeme ilamının, vekili yerine kendisine tebliğinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise, bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılacağından, davacı vekilinin süresinden sonra yaptığı temyiz talebinin reddi gerektiği-
Davacı-borçlu şirkete satış kararının Teb. K. mad. 35 uyarınca tebliğ edildiği, davacı-borçlu AŞ tarafından verilmiş bir vekaletnamenin satış kararı ve satış gününe kadar takip veya satış dosyasına ibraz edilmediği, dolayısıyla satış tarihine kadar davacı-borçlu şirketin icra satış dosyasında vekille temsil edilmediği, bu nedenle doğrudan şirkete yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu- Satış dosyasına ibraz edilen kıymet takdiri raporuna itirazın reddine ilişkin karar örneğinde davacı-borçlu şirketin vekilinin adı bulunmasının sonucu değiştirmeyeceği, vekaletname aslının veya onanmış örneğinin her dosya için ayrı ayrı verilmesi zorunluluğunun bulunduğu- Davacı-borçlu şirkete usulüne uygun olarak tebligat yapılmadığı kabul edilse dahi, davacı-borçlu şirket adına vekaletname ibraz eden vekil tarafından satış gününden önce taşınmazların satışına karar verildiği belirtilerek satışın durdurulmasının talep edildiğinden davacı-borçlu şirketin satış tarihinden haberdar olduğu- Davacı-borçlu şirket, haberdar olmadığını beyan ettiği tebligat gereğini yerine getirmek üzere işlemlere başlamış, vekili aracılığıyla açtığı davalarda satışın tedbiren durdurulmasını talep etmiş olmakla artık, vekilin de haberdar olduğu açık olan satış tarihinin tebliğ edilmediğinden bahisle tebligat yokluğuna dayanarak ihalenin feshini talep etmesi açıkça TMK’ nun 2. maddesindeki iyiniyet kurallarına da aykırılık teşkil edeceği- Davacı-borçlu şirketin vekili olduğu, delil olarak bildirilen dosyalar içine verilen vekaletname örneklerinden anlaşılan avukatın açık artırmada hazır olduğu ve tutanağı imzaladığı da belirgin olduğundan, başka bir sıfatla açık artırmaya katıldığını kanıtlayamayan bu vekilin artırma ve satış sırasında hazır bulunmasının da davacı-borçlu şirketin satış günü ve ihaleden haberdar olduğunu gösterdiği- Davacı-borçlu şirketin ihale tarihinden yöntemince haberdar olduğu gözetildiğinde, yapılan ihalenin feshine dair şikayetin yasada öngörülen süreden çok sonra olduğu ve mahkemece süre nedeniyle ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
İcra emrinin vekil yerine asil borçluya gönderilmesi usulsüz ise de, borçlu vekilinin, usulsüz tebligata ilişkin şikayetin yanı sıra, esasa ilişkin itirazlarını da bildirmiş olması halinde, bu durumda esasa ilişkin itirazların incelenerek sonuca gidilebileceği-
Avukatlık Kanunu’nun 41., Tebligat Kanunu’nun 11. ve HMK’nun 73. maddesi gereğince; vekille takip edilen dava ve takiplerde her türlü tebligatın vekile yapılması gerekeceği ve bu durumda, icra emrinin vekile tebliği zorunlu ve yeterli olup, ayrıca borçlu asile tebliğ edilmesi gerekmediğinden, asile çıkarılan tebligatın usulüne uygun olmaması sonuca etkili olmadığı- Muhatabın tebliğ sırasında orada bulunmadığı saptanmadan tebligat yapılamayacağı-