TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - A. Sorumluluk > Madde 50 - II. Zararın ve kusurun ispatı
Hakimin manevi zarar ile hak sahiplerine verilmesine karar verebileceği tutar adalete uygun olması gerektiği, bu para tutarının aslında ne tazminat ne de ceza olduğu - Aksine manevi tazminatla zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonunun da mevcut olduğu - O halde bu tazminatın sınırının onun amacına göre belirlenmesi gerektiği - Manevi tazminatla beden gücü kaybı nedeniyle bozulan ruh huzurunun duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nispetinde iadesini amaçladığından hakimin hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak manevi tazminat miktarını tespit etmesi gerektiği - Hakimin belirlemeyi yaparken somut olayın özelliklerini, ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranı ve beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmesi gerektiği - Somut olayın incelenmesinde; Soma Eynez Maden Ocağı'nda meydana gelen kazada 301 madencinin hayatını kaybettiği, olayın oluş şekli, davacılarda yarattığı ağır üzüntü, müteveffaların hiçbir kusurlarının bulunmadığı, davalı-işverenlerin kusurlarının ağırlığı, bilirkişi raporlarında belirlenen ağır iş güvenliği ihlalleri, maden işçilerinin çalışma şartlarının ağırlığı ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetildiğinde, davacılar için hükmedilen manevi tazminat tutarının hak ve nesafete uygun olup davalı tarafın davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat tutarının fahiş olduğu yönündeki iddiaların yersiz olduğu -
Kocanın reddolunan davasındaki kesinleşen ret kararı ile kadının davadaki kusursuzluğu da kesinleşmiş olduğundan, bölge adliye mahkemesince davasının reddine karar verilen ve bu red kararını istinaf etmeyen davacı kocanın kusur yönünden istinafı sonucunda davalı-karşı davacı kadına kusur yüklenmesi isabetli midir?
İş kazası sonucu rücuen tazminat istemine ilişkin davada; işverenin müteselsilen sorumlu olacağı tutar, kendi kusur payı gözetilerek sorumlu tutulacağı miktarın (gelirin ilk peşin sermaye değeri X işverenin kusur oranı), üçüncü kişinin sorumlu olacağı tutarın (gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı X üçüncü kişinin kusur oranı) ile toplamı kadar olması gerektiği, kanun koyucunun getirdiği "gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı" sınırlaması karşısında üçüncü kişinin müteselsilen sorumlu tutulacağı miktarın ise, gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı ile işveren de dahil olmak üzere tüm davalıların kusurları toplamının çarpımı sonucu elde edilecek tutar kadar olması gerektiği, bu yaklaşım ve uygulama, işvereni, iç ilişkide üçüncü kişiye rücu edemeyeceği miktarı kuruma ödemek zorunda bırakmadığından da hakkaniyete uygun olduğu-
Hayvan bulunduranın sorumluluğuna dayalı maddi tazminat istemine ilişkin davada; davacıya ait taşınmaza zarar veren hayvanlar arasında davalıların hayvanlarının da olduğu, ancak hayvanlardan kaçının davalılara ait olduğu tespit edilemediğinden, davacının talep edebileceği zarar miktarından 1/6 oranında davalının sorumlu olduğu gözetilerek hüküm kurulması gerektiği- Davacı vekili dava dilekçesinde 15.660 TL olarak belirttiği talebini, 4/5 oranında düşürerek 12.528 TL üzerinden itirazın iptaline karar verilmesini istemesinin davadan kısmi feragat olarak kabul edilerek hüküm tesis edilmesi gerektiği-
Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, mülga madde kapsamında talep edilen, yani marka hakkına tecavüz eden davalının rekabeti olmasaydı, marka sahibi davacının markayı kullanmasıyla elde edebileceği gelire göre tazminatın belirlenebilmesi için davalı defter ve belgelerinin incelenmesi zorunlu olmamakla birlikte, davacının defter ve belgelerinin incelenmesi sonucunda da varsayımsal olarak tazminatın belirlenememiş olmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının yerinde olmadığı-
Trafik kazası sebebiyle araçta oluşan hasar ve kazanç kaybına ilişkin davada, kural olarak haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında gerçek zarar ilkesinin geçerli olduğu, zarar görenin ancak haksız fiil sebebiyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebileceği, davacı şirkete ait aracın tamir süresi boyunca kullanılamadığı ve kâr mahrumiyetine uğranıldığı konusunda tereddüt bulunmadığı, olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca tazminat miktarı hakkaniyete göre belirlenerek sonuca gidilmesi gerektiği-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı-davacı eş yararına hükmolunan maddi tazminatın az olduğu, TMK'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile TBK'nun 50 ve 51. maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat takdiri gerektiği-