Somut olay değerlendirildiğinde; büyükşehir statüsüne sahip olmayan Zonguldak İlinde, davalı tüketici tarafından …/…/… tarihinde yapılan başvuruyu karara bağlama yetkisinin, Zonguldak İl Tüketici Hakem Heyetine ait olduğu- Hal böyle olunca, mahkemece; il tüketici hakem heyetinin, davalı tüketicinin başvurusunu karara bağlamaya yetkili olduğu gözetilerek, davanın esasının incelenmesi ve ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
Somut uyuşmazlığa konu iş kazasının Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan iş kazası olması, davacılar ve toplum nezdinde meydana getirdiği derin acı ve infial, iş bu kaza sırasında 301 madencinin hayatını kaybetmiş olması, kazanın meydana gelmesinde davacılar murisi ve diğer işçilerin herhangi bir kusurunun bulunmaması, davalıların kusurunun ve bu kusura bağlı olarak meydana gelen kazanın sonucunun ağırlığı, ağır iş güvenliği ihlalleri göz önünde bulundurulduğunda tazminat tutarının caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiğinden davacı anne için 100.000 TL, davacı kardeşler için ise ayrı ayrı 40.000'er TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerektiği- Her ne kadar davalı taraflarca cevap dilekçelerinde davacı tarafın talep ettiği manevi tazminat miktarının çok yüksek olduğu, söz konusu manevi tazminat miktarlarının kabul edilmesi halinde felaketi özlenir hale getireceği gibi itirazlarda bulunulmuş olsa da, söz konusu tazminat miktarlarının çok yüksek olmadığı, bir insan canının değerinin parasal olarak ölçülmesinin mümkün olmadığı gibi, Soma gibi orta ölçekli bir ilçede bile orta düzeyde bir apartman dairesinin değerinin yaklaşık 200.000,00-TL. olduğu dikkate alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarının çok yüksek olmadığı -
Her ne kadar dava değeri 1.500,00 TL olarak gösterilmiş ise de davanın gerçek değeri yargılama aşamasında belirlenmediğinden ve nitelik itibarıyla anılan taşınmazın değerinin istinaf kesinlik sınırının üzerinde olduğunun takdiri gerektiğinden, İlk Derece Mahkemesince verilen hükmün istinaf sınırı altında olduğundan bahsedilemeyeceği- HMK’nin 33. maddesi uyarınca, davacı vekilince ............. tarihinde bir haftalık temyiz süresi içinde sunulan dilekçenin .................. tarihli Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyizi olarak nitelendirilmesi ile ortada kesinleşmiş bir karar bulunduğundan bahsedilemeyeceğinden HMK’nin 363. maddesi uyarınca kanun yararına bozma koşullarının gerçekleşmediği-
Kamu düzenine ilişkin hususların aleyhe bozma yasağının istisnası olarak kabul edildiği- Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı ya da geçmişe etkili yeni bir kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmakla oluşan usuli kazanılmış hakkın hukukça değer taşımayacağı (9.5.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı)- Benzer şekilde uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebileceği (HGK’nın 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E-2004/19 K. sayılı kararı)-
Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmesi halinde mahkemenin uyma karar ile bağlı olduğu ve lehine bozma yapılan taraf için usule ilişkin kazanılmış hak doğurduğu ancak bu durumun bozma kararı kapsamı dışında kalmasının da iki şekilde olabileceği bunun ya açıkça bir temyiz sebebi olarak ileri sürülmüş fakat dairece itiraz reddedilmesi ya da onu hedef tutan bir temyiz itirazı ileri sürülmemiş olmasına rağmen dosyanın temyiz dairesince incelendiği sırada dosyada bulunan yazılardan onun bir bozma sebebi sayılması mümkün bulunduğu-
Kanun yararına bozma üzerine, mahkeme tekrar duruşma açıp yargılama yapamayacağı ve bozmaya uygun olarak yeni bir hüküm veremeyeceği- Kanun yararına bozma hükmün hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmayacağından, davanın taraflarının leyh veya aleyhlerine hiç bir sonuç doğurmayacağından, salt yürürlükteki hukuka aykırılığı belirtmekle yetinileceğinden kanun yararına bozma üzerine mahkemece hiç bir işlem yapılamayacağı-
Davalı lehine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının doğru olmadığı-
Bozma ilamında, açıkça; “...tanzim yeri bulunmadığından senedin kambiyo vasfına sahip olmadığı, ... İİK'nun 170/a maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilmesi gerektiği” belirtilmiş olup icra mahkemesince, bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine rağmen davacının takip dosyasını ödeme suretiyle kapattığı gerekçesi ile konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin hatalı olduğu- Bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılması ve borçlu hakkındaki takibin bozma ilamı doğrultusunda iptaline hükmedilmesi gerektiği-
Kesinleşen Tüketici Hakem Heyeti kararının İİK 38. maddesinde belirtilen ilam niteliğini haiz belge niteliğinde olduğu, bu belgeye istinaden icraen infaz edilen alacak nedeniyle istirdat davası açılamayacağı-
Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği- Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa ve taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz istenebileceği- Alacaklının, ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinden kararın infazını istemeye mecbur olduğu aksi halde ihtiyati haciz kararının kendiliğinden kalkacağı- İhtiyati haczin infazı ile ilgili şikayetlerin infazı yapan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesine yapılacağı-