Adli yardım talebi kanun yollarına başvuru sırasında Yargıtaya da yapılabileceği ve duruşma yapmaksızın talep hakkında karar verilebileceği- 2828 sayılı Kanuna göre alınmış olan korunma kararının kaldırılmasına ilişkin davada görevli mahkeme- Korunma kararının kaldırılmasına yönelik davanın hakkında korunma kararı alınmış olan çocuğa, çocuk ergin değilse yasal temsilcisine (veli veya vasisine) yöneltilmesi gerektiği-
Mahkemece iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanan kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak davalı yüklenicilerin işverene karşı sorumlu oldukları dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, işçi ile işveren arasında uygulanması gereken kanun maddeleri gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmesinin doğru görülmediği-
Davacının davalı şirketten gidiş dönüş uçak bileti satın aldığı, ancak uçuşun iptal edilmesi sebebiyle seyahatini gerçekleştiremediği, otel rezervasyonu ve ödediği masrafların boşa gittiğini iddia ederek açtığı davada, Türk Ticaret Kanunu hükümleri gereğince 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığından davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, Türk Sivil Havacılık Kanunu hükümleri gereğince tazminat talep hakkının 2 yıllık zamanaşımı süresine sahip olduğu, açılan davanın reddinin kanun yararına bozulması gerektiği-
Tüzel kişiliğin sona ermesi için, tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerektiği, tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, şirketin yeniden ihyası sağlanarak, tüzel kişilik aleyhine açılan davaya devam edilmesinin gerekeceği- Davalı şirketin tasfiyesinin sona erdiği tarihte sicilden terkin edilmiş olup, mahkemece davalı şirketin ihyası amacıyla davacı yana süre verilmesi, davacının bu davalının tasfiye memurları ve Ticaret Sicil Memurluğu aleyhine açacağı ihya davasının sonucunun beklenmesi, ihyaya ilişkin karar sunulduktan sonra, taraf teşkili sağlanarak yargılamaya devam edilmesi gerektiği- Ticaret sicilinden terkin edilen davalı şirketin aleyhine infaz kabiliyeti olmayan hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Ortaklığın giderilmesi davasında, mahkemece dava konusu taşınmazın satısı sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi bilirkişi raporunda belirlenen oranlar esas alınarak, muhdesata isabet eden kısmin muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılması şeklinde hüküm kurulması gerekirken tespit hükmü ile yetinilmesi ve infazı kabil bir karar oluşturulmamasının hatalı olduğu-
Kadastro tespiti sırasında tespit harici bırakılan yer ile ilgili yerel mahkemece hüküm kurmaya elverişli araştırma ve inceleme yapılıp yapılmadığı, jeoloj, fen ve ziraat bilirkişileri marifetiyle mahallinde keşif yapılması ile tespit bilirkişileri ve davacı tanıklarının yeniden dinlenmesinin gerekip gerekmediği- Ortada verilmiş bir direnme kararı bulunmadığından davalıların temyiz itirazlarının Özel Dairece incelenmesi gerektiği-
Davacı ile davalı arasında açıköğretim kurs sözleşmesi düzenlendiği ve yine aynı tarihli emre yazılı bononun da davalı tarafından verildiği, davacının ise, söz konusu kurs bedelinin ödenmesi için ilamsız takip talebiyle hem bono hem de sözleşmeye dayanarak alacak isteminde bulunduğu, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, davacı tarafından itirazın iptalinin talep edildiği anlaşıldığı, davacının takip talebinde ve dava dilekçesinde, bono ile birlikte sözleşmeye dayandığı anlaşıldığı, davacının takip talebinde ve dava dilekçesinde, bono ile birlikte sözleşmeye dayandığı anlaşıldığı, mahkemece, sözleşme hükümlerine göre davalının davacıya bir borcu olup olmadığı değerlendirilmeden bononun emre yazılı düzenlenmesi nedeniyle geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, o halde davacı bonoya dayalı kambiyo takibi değil sözleşmeye dayalı ilamsız takip yaptığı gözetildiğinde mahkemece, taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerine göre davacının alacağının bulunup bulunmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanunun 30'uncu maddesinin 16.05.2018 tarihli yasa değişikliği nedeniyle, davanın bir kısmının konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen kararda vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden davacı tarafın dava tarihi itibariyle dava açmakta haklılığı göz önünde tutulması gerektiği-
Üçüncü kişinin İİK'nın 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkin davada, İİK'nın 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğundan yasal karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği-
Trafik kazasından kaynaklanan değer kaybı istemi-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor