Hakem kararına yönelik iptal davası- Taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözümü için tahkim şartı öngörülmüş ise de, tapuda kayıtlı bir taşınmazın satış vaadi sözleşmesinin geçerli olabilmesi için noterde (resmi şekilde) yapılması gerektiğinden, noterde yapılmayan sözleşmenin geçersiz olduğu- TBK’nun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kurallarının gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı, derdest davalara da uygulanacağı- Kamu düzenine ve genel ahlaka yönelik ilişkin olmayan “Tahkim sözleşmesine karşı asıl sözleşmenin geçerli olmadığı itirazında bulunulamaz” hükmünün somut olayda uygulanamayacağı- Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olup, sözleşmedeki tahkim şartının da geçersiz olduğu gözetilmeden hakem kararının iptaline ilişkin sebeplerin bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
7101 sayılı Kanun’un 60. maddesi ile iptal davasını düzenleyen HMK’nın 439/1. maddesinde de değişikliğe gidilerek bu maddenin birinci fıkrasında yer alan “tahkim yerindeki mahkemede” ibaresinin “tahkim yeri bölge adliye mahkemesinde” şeklinde, beşinci fıkrasında yer alan “mahkeme” ibaresinin “bölge adliye mahkemesi” şeklinde değiştirildiği, bu durumda yerel mahkemece verilen direnme kararından sonra yapılan kanun değişikliği dikkate alındığında açılmış olan iptal davasının bölge adliye mahkemesinde görülmesinin gerektiği, hâl böyle olunca mahkemece, 6100 sayılı HMK’nın 439/1. maddesinde, 7101 sayılı Kanun’un 60. maddesi ile yapılan değişiklik sonrasında uyuşmazlığın çözümünde bölge adliye mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerektiği-
HMK kapsamında verilen milli hakem kararlarının verildikleri anda icra edilebildiği, bu kararların kesinleşmesine gerek kalmadan takip başlatılabileceği-
Dava konusu tahkim şartını içeren sözleşme 30.06.1997 tarihinde düzenlenmiş olsa da, tahkim yargılaması 27.01.2014 tarihinde başlamış olup; hakem heyeti kararı da 11.05.2017 tarihinde verildiğinden, mahkemece, HMK. mad. 439 uyarınca, hakem heyetince verilen karara karşı yalnızca iptal davası açılabileceği gözetilerek işin esasına girilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki sözleşmenin düzenlenme tarihi itibariyle 1086 sayılı HUMK yürürlükte olup Kanun'un 516. vd. maddelerinde hakem kararlarının temyizinin kabil olduğu düzenlemesi yer alsa da; tahkim sürecinin başladığı tarih itibariyle 6100 sayılı HMK yürürlüğe girmiş ve 6100 sayılı HMK’nın 439. madde hükmünde hakem kararlarına karşı yalnızca mahkemede iptal davası açılabileceğinin düzenlendiği-
Dava konusu tahkim şartını içeren sözleşme 30.06.1997 tarihinde düzenlenmiş olsa da tahkim yargılaması 27.01.2014 tarihinde başlamış olup; hakem heyeti kararı da 11.05.2017 tarihinde verildiğinden, mahkemece, hakem heyetince verilen karara karşı yalnızca iptal davası açılabileceği gözetilerek işin esasına girilmesi gerekeceği-
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden önce yapılan tahkim sözleşmesi uyarınca icra edilen milli tahkim yargılaması kapsamında ve anılan tarihten sonra verilen hakem kararlarına karşı 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 533'üncü maddesinde düzenlenen temyiz kanun yoluna değil 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 439'uncu maddesi uyarınca iptal davası açılması yoluna başvurulabileceği-
Bölge adliye mahkemelerinin açıldığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilen hakem heyeti ya da itiraz hakem heyeti kararları istinaf kanun yoluna tabi olduğu-
Hakem kararının iptâli davalarında görevli mahkeme ilk derece mahkemesi olup, ilk derece mahkemelerinden verilen bu kararlara karşı temyiz kanun yoluna başvurulmasının mümkün olduğu-
Takip konusu hakem mahkemesi kararında, uyuşmazlıkta Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun uygulanmasına karar verildiğinin belirtildiği bilinerek mahkemece, bu yasanın 15. maddesi gereğince ve borçlu tarafından icra takibinden sonra kararın iptali için Asliye Ticaret Mahkemesi'nde dava açıldığı nazara alınarak takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği-