Davacı tarafından satın alınan cep telefonlarında konuşurken kapanma, hat kesilmesi ve şebeke kesintisi arızası olduğu ve arızaların sıklığı nedeniyle ürünlerden yararlanılamadığı için ödenen bedelin iadesi istemine ilişkin açtığı davada, kendi içinde çelişki içeren bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı, mahkemece dava konusu cep telefonları üzerinde yeniden konusunda uzman bilirkişi vasıtasıyla inceleme yaptırılması gerektiği-
Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmelerin kanunda aksine hüküm bulunmadıkça diğeri için de ticari iş sayılacağı (TTK. mad. 19/2)- Temlik alan temlik eden yerine geçecek ve temlik edenin bütün haklarına halef olacağından, alacağın temlikinin, %126 olarak itiraz edilmeksizin kesinleşmiş olan faiz oranının uygulanacak faiz oranının belirlenmesinde sonuca etkili olmayacağı- Takibe dayanak kredinin ticari kredi olması halinde, TTK. mad. 8/1 uyarınca, ticari faizin serbestçe belirleneceği ve bu durumda Tüketici Kanunu ve Borçlar Kanunu uygulanamayacak olup, takip talebinde belirtilip itirazsız kesinleşen %126 faiz oranı üzerinden hesaplama yapılması gerektiği- Takibe dayanak kredi sözleşmesinin Tüketici Kanunu kapsamında olması halinde; TTK. mad. 8/3 ve 6502 s. K. mad. 8/2 uyarınca bu krediye uygulanacak faiz, ticari faiz değil yasal faiz olacağından, bu durumda takip tarihi itibariyle uygulanması gereken -06.03.2003 tarihli 4822 s. K. mad. 15 ile değişik- 4077 s. K. mad. 10/f uyarınca takibe işleyecek faizin, kredi sözleşme faizinin %30'unu geçemeyeceği, 4077 sayılı K. 6502 s. K. ile yürürlükten kaldırılmış olup (yürürlük: 01.06.2014) yeni Tüketici Kanunu'nunda önceki 4077 s. K.'nun 10/f. maddesine benzer bir düzenleme olmadığı ve bu durumda TBK. mad. 88 ve 120 hükümlerinin tüketici kredisinde de uygulanacağı ve TBK'nun yürürlük tarihi olan 01.07.2012 tarihine kadar 4077 sayılı Kanun'nun 10/f maddesine göre belirlenecek faiz oranının, bu tarihten sonra ise, TBK'nın 120. maddesinde belirlenen faiz oranı üzerinden faiz hesabı yapılması gerektiği- Takibe dayanak yapılan kredi sözleşmesi fotokopisinde, kredinin tüketici kredisi niteliğinde olduğuna ilişkin bir açıklama yer almayıp mahkemece öncelikle, takibe dayanak yapılan kredi sözleşmesinin tüketici kredisi niteliğinde olup olmadığının ilgili bankadan kredi sözleşmesi aslı getirtilmek suretiyle belirlenmesi ve kredi sözleşmesinin niteliğine göre gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmesi gerektiği-
Konusunda uzman bilirkişi heyetinden “gizli ayıp” olarak nitelendirilen imalatlara ilişkin ayıpların tek tek neler olduğunun belirlenerek , ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususunda ayıpların niteliği ve ortaya çıktıkları (kullanım ve mevsimlerdeki yağmur, kar, güneş ve ısı durumları dikkate alınarak bu ayıpların ne zaman oluştuğu yada oluşacağı ve bunu normal vasıflardaki bir tüketicinin ne zaman farkedebileceği) zaman dilimi ve tarafların delilleri dikkate alınarak taraf ve yargı denetimine esas gerekçeli rapor tanzimi sağlanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiği- Davacının teslim aldığı bağımsız bölüm nedeniyle, 4077 sayılı Kanun’un 4. maddesi gereğince malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde davalıya ayıp ihbarında bulunmadığı anlaşıldığından, eksik ifa ile ilgili kalemler yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, öncelikle davacının konutunun bulunduğu bloğun projeden farklı yapılması durumuna ilişkin “açık ayıp” ve “gizli ayıp” değerlendirilmesi yapılıp, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususu da araştırılarak karar verilmesi gerektiği-
Bilirkişiler gizli ayıpların ortaya çıkması gereken tarih olarak konutun tesliminden sonra en az bir kış mevsiminin geçmesi gerektiğini belirtmiş, davacının konutu teslim ile ihtar ve dava tarihine göre birden fazla kış mevsiminin geçtiği, konutların bulunduğu Adana ilinde kış mevsiminin diğer il ve yörelere göre daha ılıman geçtiği görülmekle, daire ve ortak alanlardaki gizli ayıpların ihbarının süresinde yapılmadığının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Bilirkişi heyetinden, “gizli ayıp” olarak nitelendirilen imalatların, “açık” yada “gizli” ayıplı olup olmadığı ayrıca bu ayıpların ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususunda ayıpların niteliği ve ortaya çıktıkları (kullanım ve mevsimlerdeki yağmur, kar, güneş ve ısı durumları dikkate alınarak bu ayıpların ne zaman oluştuğu yada oluşacağı ve bunu normal vasıflardaki bir tüketicinin ne zaman farkedebileceği, teslim ve varsa ihbar tarihleri de gözönünde bulundurularak ) zaman dilimi de dikkate alınarak taraf ve yargı denetimine esas olacak şekilde ek rapor tanzimi sağlanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiği- Eksik ifa olarak nitelendirilen eksik işlerle ilgili olarak, eksikliklerin, davacının satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp niteliğinde olduğu, davalının bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadığı, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği görüldüğünden, davacının teslim aldığı bağımsız bölüm nedeniyle, 4077 sayılı Kanun’un 4.maddesi gereğince malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde davalıya ayıp ihbarında bulunmadığı anlaşılmakla, bu eksikliklerin açık ayıp niteliğinde olmasından ve süresinde ayıp ihbarında bulunulmamasından dolayı bu taleplerin reddine karar verilmesi gerektiği-
Davaya konu araçtaki boya hatasının fabrika hatası olduğu ve gizli ayıp olduğu, mevcut hatanın aracın çeşitli yerlerinde olması nedeniyle ancak komple boyanarak giderilebileceği, bu durumun da aracı ayıplı duruma sokacağı bilirkişi raporlarında belirtilmiş olduğundan, 0 km araç alan davacının, değer düşüm ve boya masrafı verilerek, böyle ağır bir ayıba katlanmasının beklenemeyeceği- Davacının, seçimlik haklarından, sözleşmenin feshi ve bedel iadesini istemekte haklı olduğu-
Davacı ayıplı aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi yanında araçtan yararlanamadığı süreler için kiraladığı araçlar nedeniyle ödemek zorunlu kaldığı kira paraları yönünden taleple bulunmuş olup buna yönelik sunulan fatura ile ilgili olarak davacının kiraladığı araç veya araçların hangi tarih ve sürelerde kullanıldığının davacıya açıklatılarak belirlenmesi, davacının aractan yararlanılamadığı tarihin de tespiti ile, tespit edilen bu dönemden hafta sonu ve resmi tatil günleri çıkarılarak, ilgili yerlerden “Şöförler Odası“ gibi tarifenin de istenerek hak ve nesafet ölçüleri gözetilmek suretiyle gerekirse yeniden bilirkişi raporu alınarak hüküm tesisi gerektiği-
Gerekçeli kararda yalnızca "davanın kabulüne" ibaresi yer almakta iken, tavzih kararı ile "ve 2.184,00 TL. nin dava tarihi olan 31.07,2014 tarihinden itibaren avans faiziyle davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine' şeklinde ibaresinin eklenemeyeceği-
Dava konusu koltuk takımı, davacı tarafından halen kullanılmakta olup, iade edilmediğine göre, faiz başlangıç tarihinin, ürünün iade tarihi olarak belirlenmesi gerekeceği-