Davalı vekili mahkemece verilen ilk karardan sonra yapılan icra takibi neticesinde ödeme yaptıklarını iddia etmiş ise de bu husus İİK’nın 40/2. maddesi kapsamında değerlendirildiğinden bozma nedeni yapılmayacağı- Mahkemece, davalı üniversite 2547 sayılı Yasa'nın 56. maddesi uyarınca harçtan muaf olduğu halde davalıdan nispi karar ve ilam harcı alınmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Alacaklının kira alacağının tahsili amacıyla tahliye talepli başlattığı ilamsız icra takibinde -05.07.2014 tarihli 900,00TL, 05.08.2014 tarihli 900,00TL ile ekli kira sözleşmesi içeriğine göre bakiye kalan 1.456,00TL- kira alacağının ve borçlunun tahliyesinin talep ettiği, borçlunun ödeme emrine itiraz etmediği, alacaklı vekilinin icra mahkemesine başvurarak borçlunun 1800 TL ödediğini, bakiye kalan kira alacağının ödemediğini ve borçlunun temerrüde düştüğünü ileri sürerek kiralanandan tahliyesini talep ettiği uyuşmazlıkta, borçlu kiracının, süresi içinde ödeme emrine itiraz etmediği için, ödeme emri ile istenen kira borcu kesinleştiğinden, İİK. 269/a uyarınca, icra mahkemesince 30 günlük ihtar müddeti içinde takipte kesinleşen kira borcunun ödenip ödenmediğinin incelenmesi gerektiği- "Borçlu ödeme emrine itiraz etmese bile, icra mahkemesinde ödeme emri tebliğinden önceki ödemeleri ileri sürebileceği, icra mahkemesinin ihtarın haklı olup olmadığını inceleyebileceği, bu nedenle ödeme emri tebliğinden önce kira borcunun ödenip ödenmediğinin araştırılması gerektiği" gerekçesiyle direnme kararının ilave gerekçeler ile bozulması gerektiği şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Mahkemece, şikayete konu icra emrine dayanak bozma sonrası ilamda hükmedilen faiz türü dikkate alınıp, hakkın doğum tarihinden itibaren tarafların bildireceği bankalardan mevduata uygulanan en yüksek faiz oranları dosya arasına alındıktan sonra dosya bilirkişiye tevdi edilerek ödeme tarihine kadar işlemiş faiz miktarı belirlenip ve yine TBK'nun 100.maddesi kapsamında ödemenin öncelikle faizden düşülmek sureti ile hesap yapılacak şekilde rapor aldırtılıp usuli kazanılmış haklar da gözetilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İİK. 40 uyarınca, alacaklının iade etmesi gereken miktardan haberdar edilmesinin bir muhtırayla sağlanması gerektiği- Alacaklının muhtıra tebliğine rağmen bu parayı iade etmemesi hâlinde temerrüdün oluşacağı ve kendisinden "yasal faiz" istenebileceği- Borçlunun "ödeme tarihinden itibaren faiz" isteğinin "genel mahkemede" açılacak ayrı bir davanın konusunu oluşturacağı- Alacaklının iade etmesi gereken paraya, muhtıranın tebliğ tarihinden itibaren (muhtıra ile süre verilmiş ise bu süreden sonra) uygulanacak faiz oranı "yasal faiz" olup, takip hukukuna göre gerçekleştirilen eski hâle iade içerisinde taraflar arasındaki ilişkinin "ticarî iş" olduğu dikkate alınarak faiz oranının belirlenemeyeceği-
7176 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle 04/11/1983 tarih ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa eklenen Geçici 14. maddesinde; “Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 4/11/1983 tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiilî el konulması veya hukuki el atılması sebebiyle mülkiyet hakkından doğan taleplere dair bedel ve tazminata ilişkin davalarda verilen mahkeme kararları kesinleşmedikçe icraya konulamayacağı; Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, kesinleşmemiş mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra takiplerinin kesinleşmiş mahkeme kararları ibraz edilinceye kadar durdurulacağı-
Dayanak ilamın icra mahkemesi ilamı olması halinde de kararın kanun yoluyla bozulması, somut olayda hacizlerin dayanağı olan icra mahkemesi ilamının bölge adliye mahkemesince ortadan kaldırılması nedeniyle İİK'nun 40/1. maddesi gereğince takibin olduğu yerde duracağı, bölge adliye mahkemesinin taraf teşkili yönünden ilk derece mahkemesi kararını kesin olarak kaldırmasının sonuca etkili olmayacağı-
Bilindiği üzere; Yargıtay'ın bozma ilamına uyulmasına karar verildiği takdirde, mahkemenin artık bu uyma kararı ile bağlı olduğu- Mahkemenin bozma kararına uygun yeni bir karar vermek zorunda olduğu- Çünkü bozmaya uyma kararı ile bozma yararına olan taraf açısından usule ilişkin kazanılmış hak doğmuş olduğu-.
Dava tarihi itibariyle 818 Sayılı Borçlar Yasasının 66. maddesine göre (6098 sayılı Yasa 72. madde); sebepsiz zenginleşmeden dolayı açılacak davanın, zarar görenin verdiğini isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren bir yıl ve herhalde bu hakkın doğumundan başlayarak on yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı- Sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan istirdadın ancak borçlu bulunmayan bir şeyin iradi olarak tediyesi şeklinde ve hata hükümlerine tabi olduğu- İade alacaklısı geri alma hakkının varlığını öğrenmesinden itibaren bir yıl ve herhalde bu hakkın doğumundan itibaren on yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı-
İş Mahkemesi kararının, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin ilamı ile bozulduğu, İş Mahkemesinin ... dosyası ile yeni kayıt aldığı ve davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, bu kararın kesinleştiği, borçlunun buna istinaden İİK 40/2 hükmü gereğince ilamın ortadan kalkması sebebiyle yatırılan paranın iadesi talebinin İcra Müdürlüğünce reddedilmesinin hatalı olduğu-
Tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi üzerine alınan ve uygulanan ihtiyati haciz kararının, icra emrinin tebliği ile kesin hacze dönüştüğü uyuşmazlıkta; takip dayanağı tasarrufun iptali ilamının Bölge Adliye Mahkemesi’nce ortadan kaldırılması nedeniyle İİK. mad. 40/1 gereğince takibin olduğu yerde duracağı, bu aşamada hacizlerin kaldırılmasına ilişkin şikayetin reddi gerektiği- Bölge Adliye Mahkemesi’nin görev yönünden ilk derece mahkemesi kararını kesin olarak kaldırmasının sonuca etkili olmayacağı-