Borçlunun maaşı üzerinde birden fazla haciz bulunduğu, borçlunun şikayetçi belediyeye nakil olduğu ............. Belediyesinden şikayetçi belediyeye gönderilen nakil ilmuhaberinde maaş üzerindeki hacizlerin eksik bildirilmesi nedeni ile şikayete konu dosyaya ilişkin kesintiye başlanıldığı, borçlunun şikayetçi belediyeye nakil olduğu belediyece borçlunun maaşı üzerindeki hacizlere ilişkin sonradan bildirim yapılması ve birden fazla icra müdürlüğü tarafından maaş haczi müzekkeresi yazılmış bulunması ve tasarrufun iptali davaları nedeniyle şikayetçi belediyenin haciz kesintisi yapmadığı, olayın seyrine göre, gelinen aşamada şikayetçi belediyenin hangi dosya haczinin önce olduğu konusunda değerlendirme yapamayacağı görülmekle belediyeye atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı, bu nedenle İİK’nın 356. maddesi gereğince şikayetçi belediyeye muhtıra çıkarılmasının koşullarının oluşmadığı- Maaş kesintisine ilişkin hangi icra dosyasına ödeme yapılacağına ilişkin sıralamanın takip dosyası alacaklısının başvurusu üzerine incelenebileceği-
İİK’nun 356. maddesinde içtihat değişikliğine gidilerek, anılan madde uyarınca tüzel kişinin sorumlu olduğuna karar verilmiş olup hükmün onanması gerektiği-
İcra müdürlüğünce alacaklının "emekli ikramiyesinin haczine" ilişkin talebinin kabulüne karar verildikten sonra, alacaklının, "borçlunun emekli ikramiyesinin haczine yönelik bir talebinin bulunmadığı" belirtilerek "yeni" bir kararın verilmesinin, "icra müdürlüğünün kendi kararından kendiliğinden dönemeyeceği" ilkesine aykırı olacağı- İcra müdürlüğü, kendi kararından vazgeçemez ise de, şikayete konu işlemin icra mahkemesince denetlenerek usulüne uygun olup olmadığının belirlenmesi gerektiği ilkesi de nazara alınarak, alacaklının icra müdürlüğüne yaptığı talep yazısı ile müdürlüğün bu talebe ilişkin kabul kararı ve aynı tarihli e-haciz işlemi birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, alacaklının söz konusu talebi göz ardı edilerek, sadece önceki tarihli haciz istemi esas alınmak suretiyle, eksik inceleme ile sonuca gidilmesinin hatalı olduğu-
Lisede evrak memuru olarak görev yapan sanığın, borcu nedeniyle okula gönderilen maaşından kesinti yapılmasına dair yazıyı teslim alarak bu belgeden okul idaresini haberdar etmediği ve icra müdürlüğü tarafından yazılan tekit yazısı üzerine de evrak kayıt defterinde belgenin gönderildiği tarihe denk gelen başka bir kaydı silerek bu belgeyi kaydettiği ve üzerine atılı suçu işlediği iddia edilmiş ve eylemin zincirleme şekilde resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunu oluşturduğu belirtilmiş ise de; sanığın savunmasında; icra müdürlüğünden gelen yazıyı durumunun iyi olmaması ve borçlarının çokluğu nedeni ile ödeme için süre kazanmak amacıyla beklettiğini, daha sonra okul müdürü kendisine evrakı sorduğunda evrakı önce evrak kayıt defterine geldiği tarihte kaydedilmiş gibi yazdığını, sonra okul müdürüne verdiğini, borcunun tamamını ödediğini savunması ve dosya kapsamına göre bu savunmanın samimi olduğunun anlaşılması karşısında, somut olayda sanığın resmi evrakı gizleme kastı bulunmayıp borçlarının çokluğu nedeni ile ödemeyi geciktirmeye çalıştığının anlaşıldığı ve dolayısıyla bu eyleminin görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağı, evrak kayıt defterinin ilgili sayfasının 74. sırasındaki mevcut kaydı silerek üzerine tahrifen bu evraka ilişkin kaydı yazması biçimindeki eylemin ise, resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturabileceği ancak belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma niteliğinin bulunup bulunmadığının takdirinin hakime ait olduğu, yapılan sahteciliğin aldatma kabiliyetinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesinden sonra, aldatma kabiliyetini haiz olmadığının anlaşılması halinde sanığın tüm eylemlerinin kül halinde zincirleme şekilde görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağı-
Sosyal Güvenlik Kurumunun cevabından, borçlunun, haciz müzekkeresi tebliğ edilen üçüncü kişi A.Ş. bünyesinde çalışmadığı, üçüncü kişi şirket tarafından dosya kapsamına sunulan sözleşmeye göre borçlunun ücretinin taşeron firma tarafından ödendiği anlaşıldığından, şikayet eden üçüncü kişi şirketin sorumlu tutulamayacağı-
Borçlu şirkete gönderilen her iki maaş haczi müzekkeresinin de tebliği alan kişinin şirketi temsile yetkili olup olmadığı araştırılmaksızın şirket çalışanına yapıldığı anlaşıldığından, anılan tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğu, bu nedenle aleyhe uygulanan haciz işlemlerinin kaldırılması gerektiği-
Belediyede sayman olarak görev yapan sanığın, borçlusu olduğu icra dosyalarından maaş ve ücretlerinden icra kesintisi yapılmasına yönelik müzekkerelere cevap vermemek ve maaşından kesinti yapılmadığı halde kesinti yapıldığını ve bittikten sonra dosyasına gönderileceğine dair cevap vermek sureti ile zincirleme biçimde icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçunu işlediği-
İcra müdürlüğünce gönderilen maaş haczi talimatını uygulamama biçimindeki eyleminin, şüphelinin memur sayılmaması sebebiyle 5326 s. Kabahatler Kanunu'nun 32. maddesinde öngörülen kabahati oluşturacağı
Şikayetçi üçüncü kişiye gönderilen maaş haciz müzekkeresinin tebliğ tarihi itibariyle şikayetçinin hukuki sorumluluğu başlayacağından, haciz müzekkeresi tebligatı usulsüzlüğünün tespiti ve dolayısıyla tebliğ tarihinin düzeltilmesi durumunda, şikayetçinin, İİK'nun 356. maddesi gereğince sorumluluğunun doğup doğmayacağı sübuta erecek olduğundan şikayetçinin şikayette hukuki yararı bulunduğundan, mahkemece, haciz müzekkeresinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Belediyede muhasebe vekili olarak görev yapan sanığın, icra müdürlüğünün maaş haczi yapılması yönündeki müzekkerelerine cevap vermemesi ve maaştan kesinti yaparak icra dosyasına yatırmaması şeklinde gerçekleşen eyleminin TCK 257/2. maddesinde düzenlenen ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağı-