İflas davalarında temyiz süresinin İİK'nın 164. maddesi uyarınca 10 gün olarak kabul edilse de, temyiz eden tarafın hak kaybına uğramaması için, mahkemece gerekçeli kararda temyiz süresinin 15 gün olarak belirtilmesi karşısında davalı vekilinin temyiz isteminin süresinde olduğunun kabulü gerekeceği-
İflas hukukuyla ilgili bir davaya bakan Asliye Ticaret Mahkemesinin kısa kararında kanun yolu süresini belirtmediği gibi gerekçeli kararında da süreyi yanlış gösterdiği, asliye ticaret mahkemesi kararlarına karşı genel olarak on beş günlük bir temyiz süresinin öngörüldüğü, somut olayda olduğu gibi temyiz süresinin on gün olduğuna ilişkin ayrıksı bir durumun söz konusu olduğu davada, sürenin taraflara doğru bir şekilde belirtilmesinin daha da önem arz ettiği, bu açıdan başvurucunun gerekçeli kararda belirtilen süreye güvenerek hareket etmesinin makul görülebileceği, Mahkemenin kanun yolunu ve süresini taraflara doğru gösterme yükümlülüğü dikkate alındığında temyiz süresinin on gün olduğunu kabul ederek dilekçenin reddine karar veren Yargıtay Dairesinin değerlendirmesinin mevzuat hükümleri çerçevesinde ve öngörülebilirlik sınırları içinde olduğunun kabul edilemeyeceği, yapılan yorumun başvurucunun temyiz hakkını kullanmayı imkânsız kılacak ölçüde ve aşırı şekilci bir yaklaşımla elde edildiği, bu açıdan kararın başvurucunun mahkemeye erişim hakkını zedelediği- Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verildiği ve ihlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedildiği- Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaydalınmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderileceği, yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebileceği, yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkemenin, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar vereceği-
Kayıt kabul davalarında temyiz süresinin İİK. mad. 164 uyarınca 10 gün olduğu, çoğunluk Daire (23. HD.) görüşü olarak benimsenmiş olmakla birlikte, bu davalara yönelik temyiz süresi ile ilgili İİK'da özel bir düzenleme olmadığı, genel hükümlere uygun olarak temyiz süresinin 15 gün olduğu hususunda farklı görüşler de bulunduğu; mahkemece gerekçeli kararda "temyiz süresinin 15 gün olarak belirtilmesi" ve Anayasa Mahkemesi'nin 26.06.2014 tarih ve 2012/855 Başvuru sayılı kararı ile 26.02.2015 tarih ve 2013/3954 Başvuru sayılı kararı gözetilerek, hukuki belirsizlik bulunduğu gerekçesiyle, 15 günlük temyiz süresi içerisinde hükmün temyiz edilmesi durumunda, davacının mahkemeye erişim hakkı kapsamında temyiz itirazları inceleneceğinden, davacı vekilinin 15 günlük sürede yaptığı temyiz itirazının incelenmesi gerekeceği-
Kayıt kabul davalarında temyiz süresinin İİK. mad. 164 uyarınca 10 gün olduğu, çoğunluk Daire (23. HD.) görüşü olarak benimsenmiş olmakla birlikte, bu davalara yönelik temyiz süresi ile ilgili İİK'da özel bir düzenleme olmadığı, genel hükümlere uygun olarak temyiz süresinin 15 gün olduğu hususunda farklı görüşler de bulunduğu; mahkemece gerekçeli kararda "temyiz süresinin 15 gün olarak belirtilmesi" ve Anayasa Mahkemesi'nin 26.06.2014 tarih ve 2012/855 Başvuru sayılı kararı ile 26.02.2015 tarih ve 2013/3954 Başvuru sayılı kararı gözetilerek, hukuki belirsizlik bulunduğu gerekçesiyle, 15 günlük temyiz süresi içerisinde hükmün temyiz edilmesi durumunda, davacının mahkemeye erişim hakkı kapsamında temyiz itirazları inceleneceğinden, davacı vekilinin 15 günlük sürede yaptığı temyiz itirazının incelenmesi gerekeceği- Davacının kendisi dışında yeğeninin alacağının masaya kaydının yapılmasının istemesi karşısında, bu talebin reddi üzerine açılan bu davanın, HMK. mad. 114/1-d ve 115/2 maddesi uyarınca, taraf ehliyeti yokluğundan, usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
İflas kararı verilmekle derhal hüküm ifade edeceği halde (İİK mad. 164/3), iflas ve masraf avansı yatırıldığında karar örneğinin iflas müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesinin hatalı olduğu- İflas erteleme kapsamında verilen tedbir kararının hüküm kesinleşinceye kadar devamına karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Mahkemece, davacıya veya talebi halinde müdahillere iflas avansı yatırmaları için süre verilmesi, yatırılmadığı takdirde, iflas davasının kamu düzenini ilgilendirmesi karşısında, HMK. mad. 325 uyarınca iflas avansının temini cihetine gidilmesi ve bunun yanında iflas kararı verilmekle tasfiyenin başlayacağı nazara alınarak iflas erteleme talebi ile verilen tedbir kararının da kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Basit yargılama usulüne tabi iflas davası sonucunda verilen kararlara karşı (İİK'nın 158) 10 gün içinde kanun yollarına müracaat edilmesi gerektiği- Tazminat davası ise genel hükümlere tabi olup, kanun yollarına başvuru süresinin 15 gün olduğu- Yargılama usulleri ve kanun yollarına başvuru süreleri birbirinden farklı olan davaların ayrı ayrı görülmesi gerektiği-
İİK'nın 181. maddesi yollamasıyla 164. maddesi uyarınca iflas erteleme davalarında temyiz süresi 10 gün olup mahkemece, ek kararın gerekçe bölümünde temyiz süresinin 15 gün olarak belirtilmesi doğru olmamış ise de, hükmü temyiz eden davacı vekilinin 'temyiz isteminin süre yönünden reddine' ilişkin 30.09.2015 tarihli ek karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, HUMK'nın 438/son maddesi uyarınca ek kararın, gerekçesi kısmen değiştirilerek onanmasına dair karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı-
İflasına karar verilen borçlu şirketi temsil yetkisi, iflas idaresine geçtiğinden ve iflas kararının bozulması ile iflas idaresinin temsil görevi son bulmayacağından, şirket vekilinin icra mahkemesince verilen kararı temyiz etme yetkisinden de söz edilemeyeceği-
Sıra cetveline itiraz (kayıt terkini) hakkında verilen hükmün tebliğ edildiği tarihten itibaren 10 günlük yasal süre (İİK. mad. 164) geçirildikten sonra temyiz edilmesi halinde temyiz isteminin reddi gerekeceği- İflas sıra cetveline itiraz davalarının süreye tabi olup, sürenin sıra cetvelinin İİK. mad. 166'da gösterilen usulde ilanından itibaren işlemeye başlayacağı, davacının, İİK. 223'e göre tebliğe elverişli adres göstermesi ve gerekli masrafı avans olarak yatırılması halinde, sürenin kendisine yapılan tebliğden itibaren hesaplanacağı- Mahkemece sıra cetvelinin Ticaret Sicil Gazetesi ve müflisin muamele merkezinin bulunduğu yerde yayınlanan yerel gazetede yayınlanıp yayınlanmadığı konusunda araştırma yapılması gerekeceği-
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 103/e hükmüne göre iflasa ilişkin davalar adli tatilde de görülür ve buna ilişkin süreler işlemeye devam eder. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 E., 1990/4 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında Yargıtay tarafından da karar verilebileceği kabul edilmiş olmakla, temyiz isteğinin süre yönünden reddi gerekeceği-