Vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunlu olduğundan asile yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmamasının sonuca etkili olmadığı, satış ilanının borçlu vekiline tebliğ edildiği anlaşıldığına göre, mahkemenin bu yöndeki ihalenin feshi sebebinin yerinde olmadığı-
İİK. m.106 ve 110. maddelerinde yer alan satış isteme süreleri hak düşürücü nitelikte olup; mahkemece satış talebinin öngörülen süreler içinde yapılıp yapılmadığının re'sen gözetilmesi gerektiği-Satış isteme sürelerinin geçmesine karşın tapu sicilinde şeklen varlığını sürdüren haczin İİK'nun emredici nitelikteki anılan maddelerine aykırı bir durum yarattığı, bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesinin yasa ile hakime yükletildiği-
6352 s. Kanunun ilgili hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılan takip işlemleri hakkında, değişiklikten önceki hükümlerin uygulanmasına devam edileceği- 6352 sayılı Yasa değişikliğinin, takip tarihinden itibaren değil, haciz, satış gibi başlatılan her bir takip işlemi tarihi esas alınarak uygulanacağı-
Bedeli sıra cetveline konu olan, borçlunun iştirak halinde malik olduğu taşınmazdaki borçluya ait paya, şikayet olunanın alacaklı olduğu .... İcra Müdürlüğü'nün 2008/695 E. sayılı dosyasında, 25.11.2010 tarihinde haciz konulduğu, şikayet olunanın haciz tarihinden itibaren iki yıl içinde, İİK'nın 121. maddesi uyarınca İcra Hukuk Mahkemesi'nden yetki alarak, ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nde ortaklığın giderilmesi davası açtığı, bu nedenle süresi içinde satışın talep edilmiş olduğu ve şikayet olunanın haczi düşmediğinden şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-
Satışa konu taşınmazın elbirliği (iştirak halinde) değil, paylı (müşterek) mülkiyet şeklinde tasarruf edildiği anlaşıldığından, borçlunun müşterek mülkiyet konusu taşınmazdaki payının, ortaklığın giderilmesine ilişkin dava açılmasına ve karar alınmasına gerek bulunmaksızın satışının yapılabileceği, bu durumda gerekmediği halde İİK.'nun 121. maddesi uyarınca alınan yetkiye dayanarak ortaklığın giderilmesi davası açılmış olsa dahi bu davanın, satış isteme süresini kesmeyeceği-
İcra ve İflâs Kanunu'nda, taşınmaza birden fazla haciz konulmasında yasal engel olmadığı, dolayısıyla, her iki haciz de geçerli olup, İİK'nun 106 ve 110. maddelerinin her iki haciz için ayrı ayrı değerlendirileceği-
İcra müdürlüğünden hacizli malın satışının süresinde istenilmesi yeterli olup diğer satış şartlarının oluşup oluşmadığının irdelenmesinin gerekmeyeceği, bir başka anlatımla icra müdürlüğü kıymet takdiri yapılmamış olması sebebiyle satış talebini reddedemeyeceği, satış istenmiş olması ve satış avansının yatırılmış olması nedeniyle satışın düşmeyeceği-
Haciz tarihinde, taşınmazın borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu ve yeterli olduğu, böyle olduğu takdirde icra müdürünün haciz işleminde bir usulsüzlük bulunmadığı sonucuna varılması gerektiği- Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için 3. kişinin açmış olduğu tapu iptali ve tescil davasının kabul edilip kesinleşmesi dahi, haciz tarihindeki mülkiyet durumunu etkilemeyeceği, tescil kararı hacizden sonra verildiğinden ve tapudaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm de taşımadığından haczin kaldırılması istemi ancak 3. kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabileceği- İcra müdürlüğünden hacizli malın satışının süresinde istenilmesi yeterli olup diğer satış şartlarının oluşup oluşmadığının irdelenmesinin gerekmeyeceği-
Alacaklının takibin kesinleşmesinden sonra ... tarihinde haciz talep ettiği, borçluya ait taşınmazlar üzerine ... tarihinde haciz tatbik edildiği ve borçlunun .... tarihinde şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurarak haczedilmezlik şikayetin kabul olunduğu anlaşıldığı, borçlunun şikayet yoluyla icra mahkemesine başvuru tarihi ve temyize konu olan karar tarihi itibariyle, şikayete konu taşınmaz hacizleri yönünden İİK'nun 106/1. maddesinde öngörülen 1 yıllık satış talep etme süresi dolmadığı ve dolayısıyla aynı Yasanın 110. maddesi uyarınca haczin kalkmasının söz konusu olamayacağı-
Taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabullü için icra müdürlüğünce "haciz kararı" verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesinin zorunlu olmadığı, tapuya haciz hususunun işlenmesinin "haczin kurucu unsuru" olmayıp, "bildirici" nitelik taşıdığı; bu nedenle süresinde satış istenip istenmediği dolayısıyla satış tarihinde geçerli bir haciz bulunup bulunmadığı hususunun"haczin tapuya şerh verildiği tarih"e göre değil "haciz kararının verildiği tarih"e göre saptanması gerekeceği-