İcra müdürlüğünce, taşınmaz üzerine 21.05.2014 tarihinde haciz konulduğu, satışın ise İİK.'nun 106. maddesinde öngörülen 1 yıllık süre geçirildikten sonra 22.05.2015 tarihinde istendiği ve aynı gün satış avansının yatırıldığı-
İcra Müdürlüğü'nün dosyasında ilgili araca ihtiyati haciz konularak, borçluya ödeme emrinin tebliği ile takibin kesinleşerek ihtiyati haczin kesin hacze dönüştüğünü, İİK'nın 106. maddesi gereğince 1 yıllık sürede aracın yakalanması ve 500,00 TL avans yatırılarak satışının istendiğini, yeniden 400,00 TL avans yatırılarak satış talep edildiği, İİK'nın 106 ve 110. maddelerindeki süreler dolmadan satış istenmiş olduğu gerekçesiyle devam eden hacizler nedeniyle sıra cetveli yapılmasında bir usülsüzlük bulunmadığı-
İcra ve İflas Kanunu'nda taşınmaz üzerine konulan haczin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmadığı ve aynı takip dosyasından olsa da konulan her haciz yeni bir haciz olup borçlunun her hacze yönelik olarak şikayet hakkının olduğu- Borçlunun meskeniyet şikayetine konu ettiği taşınmaz üzerinde 25.07.2013 tarihinde yeniden haciz konulan haciz yönünden (1 yıllık) satış isteme süresi geçmiş ise de, 21.11.2012 tarihinde konulan haciz yönünden- o tarihte yürürlükte olan İİK'nun 106. maddesi uyarınca- satış isteme süresi, 2 yıl olduğundan ve henüz geçmediğinden, haczin düştüğünden söz edilemeyeceği-
Satış bedelinden 3. sıra iptal edilmiş olsa da, 7. sırada yer alan şikayetçiye intikal edebilecek para kalmayacağından şikayetçinin sıra cetvelinin 3. sırasındaki alacaklıya yönelik şikayette bulunmakta hukuki yararının bulunmadığı- Sıra cetveliyle ilgili başlatılan haciz ve satış süreleri, başlatıldığı tarihteki yasa hükümlerine tabi olup sonradan yapılan değişikliklerde belirtilen süreler önceki yasa zamanında başlatılmış süreleri etkilemeyeceği-
Satış isteme süresi, hak düşürücü nitelikte olup, bu sürenin geçmesi halinde haczin kalkmış olmasına rağmen yapılan ihalenin feshi gerekeceği- Satışa konu taşınmazların ihtiyati haciz kararına dayanılarak haczedildiği, bu hacze dayalı olarak yapılan keşif sonrası bilirkişi raporu düzenlendiği, bu raporda belirtilen bedelin, feshi istenen ihalede tahmini bedel olarak esas alındığı, iki yıllık satış isteme süresi dolmadan satış talebinde bulunularak aynı gün icra müdürü tarafından belirtilen satış avansını yatırdığı, taşınmaz üzerine ikinci kez haciz konulmuş ise de, ihalenin geçerli ilk hazce dayalı olarak yapıldığı anlaşıldığından, süresinde satışın istenmiş olduğu ve ihalede başkaca bir usulsüzlük bulunmadığı anlaşıldığından, ihalenin feshi isteminin reddi gerekeceği-
Vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunlu olduğundan asile yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmamasının sonuca etkili olmadığı, satış ilanının borçlu vekiline tebliğ edildiği anlaşıldığına göre, mahkemenin bu yöndeki ihalenin feshi sebebinin yerinde olmadığı-
İİK. m.106 ve 110. maddelerinde yer alan satış isteme süreleri hak düşürücü nitelikte olup; mahkemece satış talebinin öngörülen süreler içinde yapılıp yapılmadığının re'sen gözetilmesi gerektiği-Satış isteme sürelerinin geçmesine karşın tapu sicilinde şeklen varlığını sürdüren haczin İİK'nun emredici nitelikteki anılan maddelerine aykırı bir durum yarattığı, bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesinin yasa ile hakime yükletildiği-
6352 s. Kanunun ilgili hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılan takip işlemleri hakkında, değişiklikten önceki hükümlerin uygulanmasına devam edileceği- 6352 sayılı Yasa değişikliğinin, takip tarihinden itibaren değil, haciz, satış gibi başlatılan her bir takip işlemi tarihi esas alınarak uygulanacağı-
Bedeli sıra cetveline konu olan, borçlunun iştirak halinde malik olduğu taşınmazdaki borçluya ait paya, şikayet olunanın alacaklı olduğu .... İcra Müdürlüğü'nün 2008/695 E. sayılı dosyasında, 25.11.2010 tarihinde haciz konulduğu, şikayet olunanın haciz tarihinden itibaren iki yıl içinde, İİK'nın 121. maddesi uyarınca İcra Hukuk Mahkemesi'nden yetki alarak, ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nde ortaklığın giderilmesi davası açtığı, bu nedenle süresi içinde satışın talep edilmiş olduğu ve şikayet olunanın haczi düşmediğinden şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-
Satışa konu taşınmazın elbirliği (iştirak halinde) değil, paylı (müşterek) mülkiyet şeklinde tasarruf edildiği anlaşıldığından, borçlunun müşterek mülkiyet konusu taşınmazdaki payının, ortaklığın giderilmesine ilişkin dava açılmasına ve karar alınmasına gerek bulunmaksızın satışının yapılabileceği, bu durumda gerekmediği halde İİK.'nun 121. maddesi uyarınca alınan yetkiye dayanarak ortaklığın giderilmesi davası açılmış olsa dahi bu davanın, satış isteme süresini kesmeyeceği-