Avukatlık Yasası ve gerekse de yasaya dayalı olarak hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde yer alan düzenlemelerin; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun, davanın taraflarına ve hükmün kimlere yönelik olarak kurulacağına ilişkin hükümlerini kaldırıcı veya değiştirici nitelikte olmadığı, aksine, hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin -ve bu bağlamda vekalet ücretinin- davanın tarafları hakkında kurulması gerekeceği, Avukatlık Yasası’ndaki, “vekalet ücreti avukata aittir” biçimindeki düzenlemenin hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kural olduğu, bu yorum ve varılan sonucun aynı maddedeki “bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez” biçimindeki düzenleme ile de doğrulandığı,bu nedenlerle, taraf sıfatı bulunmayan vekil yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı-
Hazine avukatlarının genel bütçeye dahil bakanlıkları davada temsil edebilecekleri, ancak davadaki tüm işlemler ve verilecek hüküm Hazine ya da Hazine avukatının leh ya da aleyhine değil, temsil olunan bakanlığın leh ya da aleyhine olacağı, bu nedenle Tarım ve Köyişleri Bakanlığını temsilen yasa gereği olarak davada Hazine vekilinin bulunmasının, Hazinenin taraf olduğu anlamına gelmeyeceği, hal böyle olunca, açık bir yasal düzenleme ile mera, yaylak ve kışlaklar yönünden sahiplenme ya da koruma yönüyle Tarım ve Köyişleri Bakanlığına davalarda temsil yetkisi verilmediğinden, yasa ile verilen görevleri dışında mülkün sahibi olan Hazineyi doğrudan doğruya temsil yetkisi de bulunmadığından aktif dava ehliyetinin bulunmayacağı-
Görevsizlik kararı verilmesi durumunda kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücreti verilmesinin gerekeceği-
Avukatlık Yasası ve gerekse de yasaya dayalı olarak hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde yer alan düzenlemeler; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun, davanın taraflarına ve hükmün kimlere yönelik olarak kurulacağına ilişkin hükümlerini kaldırıcı veya değiştirici nitelikte olmayıp; aksine, hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin -ve bu bağlamda vekalet ücretinin- davanın tarafları hakkında kurulması gerekeceği, Avukatlık Yasası’ndaki, “vekalet ücreti avukata aittir” biçimindeki düzenlemenin hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kural olduğu, bu yorum ve varılan sonuç aynı maddedeki “bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez” biçimindeki düzenleme ile de doğrulandığından taraf sıfatı bulunmayan vekil yararına vekalet ücretine hükmedilemeyeceği-
Vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma, sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi, vekilin yükümlülüğü daima mevcut olup vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekilin sorumlu olacağı-
08.03.2005 gününden itibaren kayyımla idare edilen dava konusu taşınmazın 219/576 payı, satış suratiyle ortaklığın giderilmesi davası sonucunda verilen hükmün infazı suretiyle başka şahıslara satılmış ve görülmekte olan dava açılmadan önce, 10 yıllık idare süresi dolmadan, 05.02.1998 günü kayyımın görevi sona ermiş olduğundan Hazinenin, dava tarihi itibariyle dava hakkı bulunmadığından, sıfat yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği- Delillerin toplanmasına ilişkin tensip ara kararı gereği yerine getirildikten sonra davanın reddi hüküm altına alındığına göre; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7. Maddesi uyarınca nispi vekalet ücreti üzerinden yarı oranında indirim yapılamayacağı-
Tarifeye göre hükmedilen avukatlık ücretinin yasal çerçeve içerisinde istenebileceği; genişletici yorum yapılarak avukatlık ücretinin katma değer vergisinin de borçludan istenemeyeceği–
Kadastro mahkemelerinde vekalet ücretinin 3402 sayılı Kadastro Kanununun 31/3.maddesine göre hesaplanacağı ve burada avukatlık asgari ücret tarifesine atfın sadece üst sınır açısından yapıldığı, hakimin davanın önemini, vekilin sarfettiği emeği, tarafların davada iyiniyetle hareket edip etmediğini, hak ve eşitlik kurallarını gözönünde tutarak vekalet ücretini maktuen taktir ve tayin edeceği, hakimin taktir hakkını kısıtlayacak bir alt sınır bulunmadığı-
Dava 23.03.2001 tarihinde açılmış olup, davanın kısmen kabulüne ilişkin karar 4667 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra, 10.07.2002 tarihinde verildiğinden; mahkemece 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 4667 sayılı Kanunla değişik 168/son maddesi uyarınca karar tarihinde yürürlükte olan avukatlık Ücret Tarifesine göre vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekeceği-
Temyize konu davada, taraf vekilleri 19.06.2003 tarihli oturumda bozma ilamına uyulmasını istemişlerdir; bozma sebebi ise kamu düzenine ilişkin olmadığından, mahkemece, bozma kararının 2 numaralı bendinde, vekalet ücretinin davacı lehine hükmedilmesinin gerekeceği-