7. HD. 20.04.2016 T. E: 14366, K: 8708-
Kıdem ve ihbar tazminatı hesaplamasına esas ücret belirlenirken davacı işçiye sağlanan sosyal hakların parasal karşılığının da çıplak ücrete eklenmesi gerektiği- Davacıya sağlanan yol ve yemek sosyal haklarının gerekirse ilgili Ticaret ve Sanayi Odasına sorulmak suretiyle parasal karşılığı tespit edilerek tazminata esas ücret eklenmek suretiyle hesaplama yapılıp, davacının yapmış olduğu ödemeler mahsup edilerek çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Fazla mesai ücreti gece çalışması gibi istisnalar hariç haftalık 45 saati aşan çalışmalar için söz konusu olup, fazla mesai süresinin haftalık çalışma süresi üzerinden hesaplanması gerektiği, günlük çalışma süresi üzerinden hesaplama yapılamayacağı- Tanık beyanlarına göre gece ve gündüz olmak üzere işyerinde vardiyalı çalışma yapıldığı anlaşıldığından, gece vardiyasında günlük 7,5 saati aşan çalışmaların fazla mesai hesaplamasında dikkate alınmamasının hatalı olduğu- Davacının işyerine ulaşım için yolda geçirdiği sürelerin çalışma süresi içerisinde değerlendirilemeyeceği- Günlük çalışma süresi hesaplanırken davacı işçinin fiilen çalıştığı sürelerin dikkate alınacağı- Davacı tanıkları işyerinde 07.00-18.00 saatleri arasında günlük 11 saat çalışıldığını, gece vardiyasında da yine 11 saat çalışıldığını beyan etmiş olduğundan, hesaplamaların bu saatler üzerinden yapılması gerektiği- Davalı tarafından fazla mesailere karşılık yapılan ödemelerin ait olduğu ayların hesaplamada dışlanmak yerine yapılan hesaplamadan mahsubunun da hatalı olduğu- Dosyada bulunan izin belgelerinin hesaplamalarda dikkate alınmamasının hatalı olduğu- Gerekirse tanıklar yeniden dinlenmek suretiyle davacının vardiya sistemi belirlenerek davacı tanık beyanlarında belirtilen saatler üzerinden, gece vardiyasında çalışılan dönemler de belirlenip, gündüz vardiyası için haftalık çalışma süresi, gece vardiyası için ise günlük 7,5 saati aşan çalışma süresi hesaplanarak yapılan fazla mesailer belirlendikten sonra, dosyada bulunan izin belgelerinin ait olduğu dönemler ile davalı tarafından yapılan fazla mesai ödemelerinin ait olduğu aylar hesaplamalardan dışlanmak suretiyle çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Dosyaya "Pazar izinlerine mahsuben" açıklamalı izin talep formları sunulmuş olup bu formlardan davalı işyerinde hafta tatili izinlerinin toplu kullandırıldığı anlaşıldığından, bilirkişi raporunda bu izin belgelerinin dikkate alındığı belirtilmiş ise de ne şekilde dikkate alındığı denetime elverişli şekilde gösterilmediğinden ve diğer hastalık, mazeret gibi diğer izin belgelerinin de dikkate alınması gerektiğinden, mahkemece, tüm izin belgelerinin dökümü yapılarak davacının çalıştığı hafta tatilleri belirlenerek izin belgeleri ve tanık anlatımları da dikkate alınması, bordrolarda hafta tatili mesai adı altında yapılan zamlı ödemeler varsa bu aylar da hesaplamada dışlanarak çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT. mad. 13/1 gereği değeri parayla ölçülebilen davalarda hükmedilecek avukatlık ücretinin kabul ve reddedilen miktarı geçmemek koşuluyla aynı Tarifenin İkinci Kısmında belirlenen maktu ücretlerin altında kalmamak üzere nispi olarak hesaplanacağı düzenlendiği-
7. HD. 13.04.2016 T. E: 2015/6205, K: 8091-
7. HD. 13.04.2016 T. E: 2015/6275, K: 8108-
İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshinin istifa olarak değerlendirilmesi gerektiği- İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erdiğinin kabulü- İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de, işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemeyeceği- İstifaya rağmen tarafların belirli bir süre daha çalışma yönünde iradelerinin birleşmesi halinde, kararlaştırılan sürenin sonunda iş sözleşmesinin ikale yoluyla sona erdiğinin kabulü- Şarta bağlı istifanın kural olarak mümkün olmadığı- Uygulamada en çok karşılaşılan şekliyle, işçinin ihbar ve kıdem tazminatı haklarının ödenmesi şartıyla ayrılma talebinin istifa olarak değil, ikale (bozma sözleşmesi) yapma yönünde bir icap olarak değerlendirilmesi gerektiği- İşverenin tazminatların derhal ödeneceği sözünü vermek ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemeyeceği, bu halde feshin işverence gerçekleştirildiğinin kabul edilmesi gerektiği- İşçinin haklı nedenle derhal fesih nedenleri mevcut olduğu ve buna uygun biçimde bir fesih yoluna gideceği sırada, iradesi fesada uğratılarak işverence istifa dilekçesi alınması durumunda da istifa değil işçinin haklı olarak sözleşmeyi feshettiğinin kabul edilmesi gerektiği- İstifa belgesine dayanılmakla birlikte, işçiye ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmiş olması, yapılan bildirimde işveren feshinden söz edilmesi gibi çelişkili durumlarda, her bir somut olay yönünden bu çelişkinin istifanın geçerliliğine etkisinin değerlendirilmesi gerektiği- İstifa belgesindeki ifadenin genel bir içerik taşıması durumunda, işçinin dava dilekçesinde somut sebepleri belirtmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, bu halde de istifanın ardındaki gerçek durumun araştırılması gerektiği- İş sözleşmesinin istifa ile sona ermesi halinde, işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanması mümkün olmadığı, ihbar ve kıdem tazminatlarına da hak kazanamayacağı- İstifa durumunda işçinin işverene ihbar tazminatı ödemesi yükümü ortaya çıkabileceğinden, istifa türündeki belgelerin titizlikle ele alınması gerektiği- İmzaya itiraz ya da metin kısmına ilaveler yapıldığı itirazının mutlak olarak teknik yönden incelenmesi gerektiği- Hafta tatili izninin kesintisiz en az yirmidört saat olduğu, bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemeyeceği, hafta tatilinin bölünerek kullandırılamayacağı, buna göre hafta tatilinin yirmidört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatilinin hiç kullandırılmamış sayılması gerektiği- Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlü olduğu- İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğinde olduğu- Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğinde olduğu- Fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerektiği- Genel bazı vakıalar göz önüne alınarak işçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığının araştırılabileceği- İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün olmadığı- İşçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabileceği- Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerektiği- İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği- Hafta tatili çalışmalarının uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde taktiri indirim yapılması ancak hafta tatili çalışmasının taktiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda, böyle bir indirime gidilmemesi gerektiği-Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı ve zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı- İşçilerin gece çalışmalarının günde yedibuçuk saati geçeyeceği- Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedi buçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmesi gerektiği- Fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı, bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği- Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği- 4857 sayılı İş Kanununun 41 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, fazla çalışma saat ücretinin, normal çalışma saat ücretinin yüzde elli fazlası olduğu, işçiye fazla çalışma yaptığı saatler için normal çalışma ücreti ödenmişse, sadece kalan yüzde elli kısmının ödeneceği- Fazla çalışma ücretinin son ücrete göre hesaplanmasının doğru olmayıp, ait olduğu dönem ücretiyle hesaplanması gerektiği- İşçinin normal çalışma süresinin sözleşmelerle haftalık kırkbeş saatin altında belirlenmesi halinde, işçinin bu süreden fazla, ancak kırkbeş saate kadar olan çalışmaları “fazla sürelerle çalışma” olarak adlandırılacağı, bu şekilde fazla saatlerde çalışma halinde ücretin normal çalışma saat ücretinin yüzde yirmibeş fazlası olacağı- Fazla çalışmaların aylık ücret içinde ödendiğinin öngörülmesi ve buna uygun ödeme yapılması halinde, yıllık 270 saatlik fazla çalışma süresinin ispatlanan fazla çalışmalardan indirilmesi gerektiği-
Fazla mesai ücreti alacağının ödetilmesine-
İşçinin davasını açtığı veya ıslah yoluyla dava konusunu arttırdığı aşamada, mahkemece ne miktarda indirim yapılacağı işçi tarafından bilenemeyeceğinden, bu tür indirimden kaynaklanan ret sebebiyle davalı yararına avukatlık ücretine karar verilmesinin adaletsizliğe yol açacağı, fazla çalışma alacağından yapılan indirim nedeniyle reddine karar verilen miktar bakımından, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilemeyeceği- Davacının 45 saati aşan bir çalışmasının olmadığı gibi gece çalışmasında 7,5 saati aşan bir çalışma olmadığından fazla çalışma ücretine hak kazanmadığı- Tanık beyanlarından, işyerinin her yıl ramazan ayı boyunca kapalı olduğu anlaşıldığından, o ayın (ramazan ayının) ücreti veriliyorsa davacının ramazan aylarında yıllık izinlerini kullandığı kabul edilmesi, ramazan ayında davacıya ücret ödenmiyor ise davacının kıdeminin yılda 11 ay alınarak hesaplanması gerektiği-
Kıdem tazminatı ile fazla mesai ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarının ödetilmesine-
Davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine-
Davacıların murisinin çalışmasının ne kadarının davalı işveren yanında geçtiğinin belirlenmesi gerektiği; çalışmasının part-time olup olmadığını araştırmak, part-time çalışma olduğu anlaşılırsa gerektiğinde bilirkişi düşüncesine de başvurulmak suretiyle davacının günde kaç saat çalışmış olabileceğini belirlemek, giderek haftalık ve aylık çalışma sürelerini tespit etmek, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63. maddesi gereğince 7,5 saat çalışma bir günlük çalışma hesabı ile kaç iş gününe karşılık olduğu hususunu açıkça saptamak ve çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-