Davalı kocanın eşini değişik zamanlarda dövdüğünün onu ölümle tehdit ve ahlaksızlıkla izafe ettiğinin açıkça anlaşıldığı, bu durumda davacı kadın için birliğin çekilebilirliğinden söz edilemeyeceği, boşanmaya karar verilmesinin gerektiği-
“C.a kast dışında kalan ve gerek beden tamlığına gerekse kişilik haklarına yönelik bütün eylem ve davranışlar ile şeref ve haysiyete yönelik ağır hakaretler”in “pek kötü muamele” kavramına girdiği-ceza mahkemesinin “pek kötü muamele”den kaynaklanan eylemden- müessir fiil, hakaret vb. gibi- dolayı verdiği mahkumiyet kararında belirlediği maddi olgunun, hukuk hakiminin bağlayacağı–
Karısını başkaları ile aldatmış olan ve aynı zamanda karısı tarafından hakarete uğrayan kocanın istemi üzerine boşanmaya karar verilebilir mi?
Evlilik birliğine sadakatsizlik eden kocanın bu nedenle kendisine karşı onur kırıcı davranışta bulunan karısına karşı daha fazla kusurlu sayılıp sayılamayacağı,yani kocanın aile birliğine sadakatsiz sayılan davranışının mı, yoksa karının onur kırıcı tepkisinin mi daha ziyade kusur sayılacağı konusunda takdir hakkını kullanan hâkimin, olayların kendi yapı ve oluşlarını dikkate alacak ve gene her olayı kendi koşulları içerisinde değerlendireceği-
Her akşam eve sarhoş gelen, eşi ve çocukları ile ilgilenmeyen, aile fertlerini komşulara muhtaç bırakan kocaya karşı karısının söylediği sözlerin «hakaret» olarak değil «kocasının haksız hareketlerine tepki» olarak algılanması gerektiği