Babalık davasının niteliği itibariyle kamu düzenini ilgilendirdiği, davayı kesin çözüme ulaştırıcı nitelikteki, davalının daha önce geçirdiği rahatsızlık sebebiyle çocuk yapma kabiliyetinin kalmadığına dair savunması tahkik edilmeden, eksik inceleme ile karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Babalık davasında davalının, çocuk yapma kabiliyetinin bulunmadığı yolunda savunma yaptığı, adli tıp kurumunun raporlarında kısırlığın sonradan oluştuğu ve çocuğun ana rahmine düştüğü tarihte kısırlığın bulunduğuna dair bir veriye rastlanamadığının belirtildiği, ne var ki davalı tarafça dosyaya ibraz edilen özel rapor bilimsel açıklama ve ekleri yabancı literatür münderecatına göre davalının tüm hayatı boyunca ona eşlik eden primer üreme organları yetersizliği sebebiyle doğuştan itibaren hiç çocuğu olamayacağının belirtildiği ve bu iddianın bilimsel dayanaklarının açıklandığı, öyle ise mahkemece yapılacak işin, dosyanın tümünü yeniden Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu’na göndererek söz konusu özel raporun bilimsel açıklamanın tıbbi ilkelere uygun olup olmadığı ve sonuçta davalının doğuştan veya en azından 1.7.1984 tarihi itibariyle çocuk yapma kabiliyeti bulunup bulunmadığı konusunda ek rapor almaktan ibaret olduğu-
Babalık davasının kabul edilebilmesi için öncelikle ana ile baba olduğu ileri sürülen kişi arasındaki cinsel ilişkinin, küçüğün ana rahmine düştüğü dönemi kapsaması gerektiği–
Yapılan kan tahlilinin, babalık hususunda ancak olumsuz bir delil sağlayarak çocuğun davalı babadan olmadığını belirleyebileceği, yoksa çocuğun babasının davalı olduğunu kesin olarak saptayamayacağı, ancak bunun için tıptaki gelişmelerden istifade ederek antropobiyolojik tahlil gibi yollara gidilmesinin, Adli Tıp'tan bu konuda mütalaa alınmasının gerekeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • kayıt gösteriliyor