• «1998 ve 1999 Tasarısı»ndaki Gerekçe

     «Madde 302 - Yürürlükteki Kanunun 301 inci maddesini karşılamaktadır ve içerik olarak hem İsviçre Medenî Kanununun 262 nci maddesinin hem de onu örnek alan 1984 tarihli Öntasarısının 288 inci maddesinin aynısı olmakla birlikte ifade farklılıkları taşımaktadır.

    Maddenin ilk iki fıkrasında babalık karinesi düzenlenmiştir. Birinci fıkrada, esasen, yürürlükteki metnin birinci fıkrasındaki karine tekrar edilmektedir. Böy-lece, davalının çocuğun doğumundan önceki üç yüzüncü gün ile yüz sekseninci gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması, onun babalığına bir karine oluşturacaktır. İkinci fıkrada ise, yürürlükteki metinde yer almayan bir hususa açıklık getirilmektedir. Buna göre, birinci fıkrada belirlenen kritik devrenin dı-şında olsa bile, davalının ana ile fiilî gebe kalma döneminde cinsel ilişkide bulunduğu tespit edilirse, aynı karine yine geçerli olacaktır.

    Üçüncü fıkra, yürürlükteki maddenin son cümlesinde yer alan ve “ciddî şüphe” savunması olarak adlandırılan savunmaya ilişkin belirsizliği ortadan kaldıran açık bir ifadeyle kaleme alınmıştır. Fıkrada, davalının, çocuğun babası olmasının olanaksızlığını veya bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendi-sininkinden daha fazla olduğunu kanıtlaması durumunda, ilk iki fıkrada düzenlenen karinenin geçerliliğinin kaybolacağı hükme bağlanmıştır.»



  • “1984 Tasarısı”ndaki Gerekçe:

     

    ‘Madde 288 - Madde, yürürlükteki Kanunun 301. madde-sini karşılamaktadır. Yürürlükteki metnin birinci cümlesinde ifade edilen babalık karinesi, tasarıya birinci fıkra olarak alınmıştır. Ayrıca tasarıda, doğumdan önceki üçyüz gün ile yüzsekseninci gün arasında kalan sürenin dışında olsa bile fiilî gebe kalma döneminde dâvalının ana ile cinsel ilişkide bulunduğunu tesbit edilirse aynı karinenin geçerli olacağı ikinci fıkrada kabul edilmiştir. İsviçre Medenî Kanununa 25 Haziran 1976 tarihli Kanunla konulan (262.) maddede de böyle bir hükme yer veril-miştir.

    Maddenin üçüncü fıkrası, yürürlükteki 301.maddenin son cümlesinde yer alan «ciddi şüphe» savunmasındaki müphemliği giderecek tarzda düzenlenmiştir.’:

    «II. Karine

    Madde 288 - Dâvalının, çocuğun doğumundan önceki üçyüzüncü gün ile yüzsekseninci gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması babalığa karine teşkil eder.

    Bu sürenin dışında olsa bile fiilî gebe kalma döneminde dâvalının ana ile cinsel ilişkide bulunduğu tesbit edilirse aynı karine geçerli olur.

    Dâvalı, çocuğun babası olması ihtimalinin bulunmadı-ğını veya bir üçüncü kişiye göre ihtimalin daha az olduğunu isbat ederse karinenin etkisi kalmaz.»


  • “1971 Tasarısı”ndaki Gerekçe:

     

    ‘1) Terim ve ifade: Terimler yukarıki maddelere uydurulmuş ve ifade sadeleştirilmiştir. Özellikle, koyu Arapça bir kelime olan (karine) yerine (belirge) terimi konulmuştur. Bilindiği gibi (karine) demek, belli olaylara dayanarak, belli olmayan bir olayın varlığını kuvvetle farz ve kabul etmek, varsaymak demektir. Bu suretle belli olayların varlığı ve bunların ispat edilmesi ile, belli olmayan bir olayın belirmiş olarak kabul edildiği görülür. Türkçemize yerleşmiş olan önerge, sömürge, gösterge ve evvelce zaten mevcut olan süpürge gibi (ge) eki ile üretilen kelimelerde olduğu gibi, gramer kurallarına uygun bulunan (belirge) kelimesi bugünkü nesil için hiçbir anlam taşımayan (karine) kelimesine kıyasla bu kavramı daha iyi açıklamaktadır.

    2) Biçim değişikliği: Madde, aslında olduğu gibi, iki ayrı fıkra haline konulmuştur.

    3) Hüküm değişikliği: Bu maddenin her iki fıkrası, babalık belirgesini daha iyi açıklayacak bir duruma konulmuş, kural değişikliğine lüzum görülmemiştir. Esasen bu konuda Yargı-tay’ın yerleşmiş içtihatları vardır. Bunlara göre bir erkekle bir kadının tenha yerlerde bir araba içinde yarı çıplak durumda yakalanmaları veya bir otelde aynı odada birlikte kalmış olmaları cinsî ilişkinin mevcut olduğuna delil olarak kabul edilmektedir.’:

    «3. Belirge.

    Madde 301- Davalının, çocuğun doğumundan önceki üç-yüzüncü gün ile yüzsekseninci gün arasında ana ile cinsî ilişkide bulunduğunun ispat edilmesi, babalığa belirge olur.

    Şu kadar ki, davalının babalığından ciddî surette şüphe etmeği haklı gösterecek olayların varlığı ispat edilirse, bu belirge düşer.»