İhbar olunan hâkimin, kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı, sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı, farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm vermiş olduğunu, duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak, duruşma tutanakları ile hüküm veya kararları değiştirmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözü hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi göstermiş ve buna dayanılarak hüküm vermiş olduğunu, hakkın yerine getirilmesinden kaçınmış olduğunu, kasıtlı hareketle veya ağır ihmal sonucu, yasaya ve adalete aykırı karar verdiğini veya memuriyet görevini savsadığını kabule yeterli delil bulunmadığının anlaşıldığı, hâkimin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile bunların gerçekleştirilmesine yönelik teminatlar hâkimlerin keyfî davranabilecekleri, istedikleri şekilde karar verebilecekleri ve bu kararlardan da sorumlu olmayacakları anlamına gelmemekle birlikte, somut olayda, HMK’nun 46. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisinin mevcut olmadığı sonuç ve vicdani kanaatine varıldığından, işbu davanın esastan reddine ve HMK.nun 49. maddesi hükmü uyarınca, davacının takdiren ....... TL disiplin para cezası ile mahkumiyetine karar vermek gerekeceği-
Davacı ceza davasında yapılan işlemler sebebiyle tazminat talep etmiş olup, ilgili yasal düzenlemeler uyarınca görevli mahkemenin davacının oturduğu yer ağır ceza mahkemesi olduğu, bu durumda, Özel Dairece verilen dava dilekçesinin görevsizlik sebebiyle usulden reddine ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu-
Hakimlerin, kayırma , taraf tutma yahut davacıya kin veya düşmanlık sebebiyle, hukuka aykırı bir karar verdikleri veya açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar ve hüküm verdikleri ya da hakkın yerine getirilmesinden kaçındıkları yönünde bir delil elde edilemediğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Somut olayda; hakimlerin yargısal faaliyetleri nedeniyle sorumlulukları sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Hakimin kararından dolayı Hazine aleyhine açılan tazminat istemine ilişkin davada; yeterli delil bulunmaması ve yasada düzenlenen sınırlı-sayılı hukuki sorumluluk nedenlerinden hiç birisi mevcut olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Hâkimin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile bunların gerçekleştirilmesine yönelik teminatlar hâkimlerin keyfî davranabilecekleri, istedikleri şekilde karar verebilecekleri ve bu kararlardan da sorumlu olmayacakları anlamına gelmeyeceği-
Somut olayda, sorumluluğa dayanak yapılan olguların; temyiz ve karar düzeltme aşamalarında itirazların dikkate alınmaması, itiraz edilmeyen hususlarda da karar verilmesi, sözleşme maddelerinin sayılması olduğu, olayların gelişim biçimi itibariyle, hukuki sürecin işlediği; davacı tarafından da, yargısal yollara başvurulduğu, sınırlı ve sayılı hukuki sorumluluk nedenlerinden hiç birisinin mevcut olmadığı, şu durumda, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca, davanın esastan reddi halinde disiplin para cezasının takdir edilerek hüküm altına alınması gerekeceği-
Hakimlerin yargısal faaliyetleri nedeniyle sorumlulukları, yasada sınırlı ve sayılı olarak ifade edildiği- Usul kurallarına uyulmaması, hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alınması ve dosyanın yeterince incelenmemiş olması nedeniyle açılan tazminat davasında sınırlı ve sayılı hukuki sorumluluk nedenlerinden hiç birisi mevcut olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davadaki istem hakimin hukuki sorumluluğundan kaynaklı tazminat istemiyle bir ilgisi bulunmadığından, hukuki nitelendirmesinde hata yapılmış olup, davacının istinaf başvurusu uyarınca işin esasının incelenmesi gerektiği-
HMK'nin 46. maddesinde "hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceğinin" kabul edilmiş olduğu-
Temyiz istemine konu kararın verildiği 22.01.2019 tarihte, temyiz (kesinlik) sınırının 3.200,00 TL olarak değiştiren hüküm yürürlükte bulunduğundan 1.500,00TL olan uyuşmazlığa konu miktar bu sınırın altında kalması sebebiyle karara karşı temyiz yoluna gidilmesinin miktar itibariyle mümkün olmadığı-
Dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle usulden reddine dair kararın 06.11.2018 tarihinde kesinleşmesine, davacının dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine ilişkin dilekçesinin HMK'nin 20. maddesinde düzenlenen iki haftalık süreden sonra 22.11.2018 tarihinde sunulmasına göre Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararının onanması gerektiği-