TÜRK MEDENİ KANUNU > - Miras Hukuku > - MİRASIN GEÇMESİ > - MİRASIN GEÇMESİNİN SONUÇLARI > - RESMÎ TASFİYE > - A. Koşulları > - B. Usul > Madde 634 - I. Yönetim
Davalı işveren mirasçılarının mirası reddetmeleri halinde mirası reddeden mirasçılar yönünden tespit hükmü kurulup kurulamayacağına ilişkin uyuşmazlıkta, en yakın mirasçılarının tamamı olduğu anlaşılan tek mirasçı tarafından reddolunan miras daha sonraki derece bulunan mirasçılara geçmeyeceğinden, taraf teşkilinin sağlanması amacıyla mahallin sulh hukuk mahkemesine durum bildirilerek iflas hükümlerine göre reddolunan mirasın tasfiyesinin sağlanması, davalı muris için atanacak ve yetkilendirilecek bir temsilci ile yargılamaya devam edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- "Yasal mirasçılardan birinin mirası reddi hâlinde reddeden mirasçının mirasbırakandan önce ölmüş gibi sayılarak onun payının miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi diğer hak sahiplerine geçeceği, bu nedenle mirası reddedenin eldeki davada pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı, bu itibarla mirası reddedenin mirasçılarının davaya dâhil edilerek taraf teşkilinin sağlanması gerektiği" ve "hizmet tespiti istemine ilişkin eldeki davada davanın niteliği itibariyle Sosyal Güvenlik Kurumunun taraf olmasının yeterli olduğu, zira bu davanın sadece Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı açılabileceği" görüşlerinin HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Adi ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesinin ayrı ayrı hukuki işlemler olduğu, tarafların sona eren ortaklığın tasfiyesi hususunda anlaşamadıkları gözetilerek, ortaklığın sona ermesinin yasal sonucu olan tasfiyenin de mahkemece TBK. 642 vd.nda belirtilen sıra ve yöntem izlenerek bizzat yaptırılması ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği, sadece ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile tasfiye memuru tayinine karar verilmesi, ayrıca tasfiye biçiminin açıklanmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Sözlü olarak yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı bağımsız bölüm teslimi, mümkün olmaz ise bedelinin tahsili ile tazminat istemine ilişkin davada, taraflar arasında davacı arsa sahiplerine düşecek bağımsız bölüm sayısı konusunda ihtilaf bulunduğundan, mahkemece gerekirse mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak, sözleşme tarihi itibariyle taşınmazın bulunduğu bölgede uygulanan emsal sözleşmelerdeki paylaşım oranları baz alınıp, davacı arsa sahipleri ve davalı yüklenici arasında uygulanması gereken paylaşım oranının tespit edilmesi ve bu paylaşım oranına göre davacı arsa sahiplerinin 2 bağımsız bölüm talep etmekte haklı olup olmadıklarının değerlendirilmesi gerektiği-
Mahkemece; davacı ile dava dışı müteahhit firma arasındaki sözleşmenin MK.'nun 634., BK.'nun 213, Noterlik Kanunu'nun 60 ve Tapu Kanunu'nun 26.maddesi gereğince resmi şekilde yapılmadığı, geçersiz olduğu, geçersiz sözleşme gereğince de davacının satış sözleşmesinden doğan hakkını ancak akidine ileri sürebileceği, nitekim yerel mahkemece, davaya konu bağımsız bölümün rayiç bedelinin müteahhit firmadan tahsiline karar verildiği, davacı ile davalı arsa maliki arasında bir satış sözleşmesi bulunmadığı, davacı tarafından davalının da sebepsiz zenginleştiğinin da ispat edilemediği göz önünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Şeklen geçersiz sözleşmelerin de, inşaatın reddedilemeyecek seviyede ikmal edilmesi veya bu sözleşmeye güvenerek öncesinde veya sonrasında tapuda pay devri yapılması suretiyle geçerli hale gelmesinin mümkün olduğu- Adi yazılı şekilde yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi geçersiz olup, mahkemece, inşaatın reddedilemeyecek seviyede olup olmadığı ya da tapuda pay devri yapılıp yapılmadığı araştırılarak karar verilmesi gerektiği-
Davalı müteahhit ile dava dışı arsa sahipleri arasında düzenlenen tarihsiz "kat karşılığı iş sözleşmesi" başlıklı sözleşmenin içeriği ve niteliği itibariyle “arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi” olduğunun anlaşıldığı, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri, tapuda pay devri edimini de içerdiğinden TMK'nın 634, BK'nın 213, Noterlik Kanunu'nun 60 ve Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri gereğince resmi biçimde yapılması gerekli olup, bu şekle uygun olmayan sözleşmenin şeklen geçersiz olduğu, dosya kapsamına göre, davalı müteahhit ile dava dışı arsa sahipleri arasındaki sözleşmenin adi yazılı olarak düzenlendiğinin anlaşıldığı, bu durumda, davalı müteahhit ile dava dışı arsa sahipleri arasındaki sözleşme geçersiz olup, buna bağlı olarak düzenlenen taraflar arasındaki harici satış sözleşmesinin de geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmelerde herkesin aldığını iade etmekle yükümlü olduğu-