İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davalının taşınmazı 2014 yılındaki 3. kişiye devrinin katılma alacağını azaltma kastıyla yapılmadığı kabul edilerek, davacı tarafın katılma alacağı talebi reddedilmiş ise de, boşanma dava dosyasında dinlenen tanık beyanlarına göre, tarafların Ekim 2014 yılında meydana gelen tartışma sonrası ayrıldıkları, bu tartışmadan sonra yeniden bir araya geldikleri, 2015 yılının sonuna doğru yeniden anlaşmazlığa düştükleri ve ayrıldıkları, bu anlaşmazlık sonrası açılan boşanma davası sonrasında boşandıkları, davalının davacıyla Ekim ayındaki tartışmaları sonrasında, 11.11.2014 tarihinde taşınmazı 3. kişiye devrettiği, daha sonra boşanma davasından sonra 2018 yılında yeniden taşınmazı devraldığı dikkate alındığında, davalının davaya konu taşınmazı davacının katılma alacağını azaltma kastıyla devrettiğinin kabulü gerekeceği, buna göre, dosyadaki toplanmış veya toplanacak deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle, davacının artık değere katılma alacağı talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalılar ... ve ...'nın davanın açılmasına sebebiyet vermedikleri ve yargılamanın ilk duruşmasında davayı kabul ettikleri sabit olup, haklarında harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilirken bu hususun gözetilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağının hesaplaması yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, aracın ruhsat ve satın alınma bilgileri, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri malvarlıklarına ilişkin sair belgelerin bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulması gerekeceği, uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kuruldan da yardım alınması gerekeceği, bu durumda mahkemece, alım tarihindeki değer tespiti, kalan kredi borcu ve hesaplamada açıklanan eksiklik ve hatalar giderildikten sonra Yasa ve yerleşik Daire uygulamasına uygun şekilde hesaplama yapılıp temyiz edenin sıfatı gözetilerek oluşacak sonuç dairesinde davacının katılma alacağı hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Tasfiyeye konu meskenin eşler arasında mal ayrılığının rejiminin geçerli olduğu ............. tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edildiği, mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümlerin uygulanacağı, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesince, davacı tarafından katkısının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın ve istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş ise de, davacının dava dilekçesinde, Hollanda’da çalışarak gelir elde ettiğini, davalıya kendisinin para göndermek suretiyle davaya konu taşınmazın alındığını beyan ettiği, davacı tarafın tanık bildirmediği, dosya kapsamında dinlenen davalı tanıklarının ise, davacı erkeğin evlilik birliği içinde Hollanda’da inşaat işinde çalıştığını beyan ettikleri, mahkemece bu konuda yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan karar verildiği anlaşıldığından, mahkemece yukarıda açıklanan Dairemizin ilke ve uygulamalarına göre taraf gelirleri toplanarak, her bir eşin kişisel harcamaları ile kocanın 743 Sayılı TKM'nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama da göz önünde bulundurularak belirlenecek katkı payı oranına göre hesaplanacak katkı payı alacağına hükmedilmesi gerekeceği-
Davaya konu taşınmazın 2000 yılında müteahhitten satın alınarak edinildiği, alım sırasında davacının bedele karşılık müteahhide senet verdiği, buna göre, senetlerin taşınmazın ediniminde kullanıldığının kabulü doğru ise de, mahkeme yazı işleri müdürlüğünün tutanağından anlaşıldığı üzere, düzenlenen senetlerin ödemelerinin bir kısmının 01.01.2002 tarihinden önceki döneme, bir kısmının ise 01.01.2002 tarihinden sonraki döneme isabet ettiği, buna göre öncelikle ilgili senetler dosyaya alınarak, Dairemizin yukarıda açıklanan ilke ve uygulamaları doğrultusunda, 01.01.2002 öncesi dönemde yapılan ödemeler sebebiyle davacı lehine katkı payı alacağı, 01.01.2002 sonrası dönemde yapılan ödemeler sebebiyle davacı lehine katılma alacağı hesaplanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile taşınmazın borcunun tamamının 01.01.2002 öncesi dönemde sona erdiği kabul edilerek davacı lehine katkı payı alacağı hesaplanmasının doğru olmadığı-
Eldeki dava davacısının geçerli olmayan veraset ilamı ile yani kendisini tek mirasçı olarak gösteren veraset ilamıyla davaya konu hesaplardan para çektiğinden davacıya karşı alacak davası açıldığı, buna göre .......... Bankası hesabından ................. tarihinde çekilen ............. TL’nin kim tarafından çekildiğinin veya kime ödendiğinin tereddütsüz bir şekilde belirlenmesinden sonra, eğer davacıya ödendiyse bu miktarın katılma alacağından mahsubunun gerekeceği, yine mal rejiminin sona erdiği tarihteki mevcut bakiyenin katılma alacağının belirlenmesinde dikkate alınması gerektiğinden, ....... Bankası hesabından ............. tarihinde çekilen paranın tasfiyede dikkate alınmasının hatalı olduğu-
Dava konusu taşınmazın ............. tarihinde davalı eş adına satış yoluyla tescil edildiğine, ............ tarihinde taşınmazın 3. kişiye satış yoluyla devredildiğine, satış ile mal rejiminin sona erdiği tarih arasında geçen süre ile dosya kapsamında davacının da kabulünde olduğu üzere bu taşınmazın satılarak, bedelinin davalının kızının düğününde harcandığı anlaşıldığına, mal rejiminin tasfiyesinde ancak mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye edileceğine göre, mahkemece bu gerekçe ile söz konusu dükkana ilişkin katılma alacağı talebinin reddi gerekeceği- Mahkemece, davalının kişisel malı niteliğindeki taşınmaz hissesinin devir tarihindeki değeri ve davaya konu ....... numaralı meskenin edinim tarihindeki değeri uzman bilirkişilerce belirlenerek, davaya konu meskenin edinilmesinde, kişisel mal ile karşılanmayan kısım bulunup bulunmadığının belirlenmesi, kişisel malla karşılanmayan kısım var ise, bu kısım edinilmiş mal kabul edilerek, bu kısım üzerinden davacı lehine katılma alacağına hükmedilmesi gerekeceği-
Davalı ve abisinin, plakanın davalıya devri öncesinde ticari plakayı beraber çalıştırdıkları dikkate alındığında, ticari plakanın davalı ve abisine ait olup, davalı tarafından abisinden devralınan kısmın, abisine düşen yarı payı bulunduğu, bu yarı payın kişisel malı niteliğinde olduğunun ispat yükünün davalıda olduğu, dosya kapsamına göre, abiden alınan bu kısmın kişisel malı niteliğinde olduğunun somut delillerle ispatlanamadığı, bu nedenle ticari plakanın karar tarihine en yakın tarihteki değerinin yarısının davacının edinilmiş malı kabul edilerek, bu kısım üzerinde davacı lehine katılma alacağına hükmedilmesi gerekeceği-
Dosya kapsamına göre, davacının ziynet eşyalarının satılarak edinilen dava dışı arsanın satım bedelinin dava konusu taşınmazın edinilmesinde kullanıldığının ispatlanamadığının kabulü doğru ise de, dava dilekçesinde delil olarak dayanılan boşanma dava dosyasında davacı kadının o dosyadaki tanıklarının, kadının çocuk bakarak, el işleri yaparak aile geçimine katkıda bulunduğunu beyan ettikleri, eldeki dosyada dinlenen davacı tanıklarının davacının evlilik birliği içinde çalışıp çalışmadığıyla ilgili beyanlarının alınmadığı anlaşıldığına göre, davacı tanıklarının yeniden çağrılarak davacının çocuk bakarak veya el işi, örgü işi yaparak çalışıp çalışmadığı, çalışmış ise bu çalışmalarının devamlılık arz edip etmediğinin sorulması, bu şekilde davacının çalışması dava konusu evin edinilmesinden önce devamlılık (veya katkı sağlayacak kadar kısmen) arz etmiş ise, davacının elde ettiği gelirin ve buna bağlı olarak katkı oranının belirlenip belirlenemeyeceği gözetilerek, hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi ile 6098 sayılı TBK'nın 50. ve 51. maddelerinin kapsamları da dikkate alınarak dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden belirlenecek bir miktar paranın davacı lehine katkı payı alacağı olarak hüküm altına alınması gerekeceği-
"Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceği, ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durumun ortadan kaldırılamayacağına” ilişkin HMK’nin 177. maddesinde -28.07.2020 tarihinde- yapılan değişikliğin derdest davalarda da uygulanacağı- Bozma sonrası "davacı vekilince son celse mazeret bildirmelerine rağmen bu konuda hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmeden hüküm kurulması" nedeniyle temyiz edilen ve "adil yargılanma kuralına uyulmaması" nedeniyle tekrar bozulan karar üzerine, bozma sonrası davacı vekili, "(ilk) Yargıtay bozma ilamında ancak bedel talep edilebileceği belirtildiğinden, taleplerini ıslah ederek dava konusu taşınmazın değerinin 1/2’sini edinilmiş mal rejiminin tasfiyesi ve katılım alacağı olarak talep ettiklerini" belirtmiş ve mahkemece "bozma sonrası ıslah yapılamayacağı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, (ilk) bozma ilamı araştırmaya yönelik olup tahkikat devam ettiğinden, davacının ıslah dilekçesi dikkate alınarak yargılama yapılıp sonuca göre karar verilmesi gerektiği-