Evliliğin boşanma sebebiyle sona erdirilmesine karar verilmesi hâlinde, mal rejiminin dava tarihinden geçerli olmak üzere sona ereceği- Somut olayda; taraflar arasında yurtdışında açılan boşanma dava tarihi tespit edilerek sonucuna göre tasfiyeye dahil edilecek malla belirlenerek tasfiyenin gerçekleştirilmesinin gerektiği-
Anlaşmalı boşanma protokolünde "eşlerin birbirlerinden başkaca maddi ve manevi tazminat talepleri bulunmamaktadır” şeklindeki beyan ve ifadenin, edinilmiş mallara katılma mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkını kapsamadığı-
Davacı kadının tarafların müşterek çocuğunun doğumuna kadar çalışarak gelir elde ettiği, bu suretle dava konusu taşınmazların edinilmesinde az da olsa katkısının olduğu anlaşılmakla, tarafların her ikisi de çalıştığına göre, davacının taşınmazların edinilmesine bir miktar katkı payının olduğunun kabulü gerektiği- Davacının bir katkı oranı belirlenemediği takdirde, TMK 4. ve TBK 50. madde uyarınca, davacının çalışma süresi de göz önünde bulundurularak hukuk ve hakkaniyete uygun bir katkı oranı takdir edilerek hesaplanacak katkı payı alacağına hükmedilmesi gerektiği-
Davacının; edinilmiş mal olduğunu iddia ettiği dava konusu evin, davalı eşi tarafından evlilik birliği içerisinde karşılığını vererek mülkiyetini elde ettiğini kanıtlayamadığı- Dosyada davalı tarafından, davacının iddiasını ispatlar nitelikte mal rejiminin devamı süresince eşinin katılma alacağını azaltma kastıyla yaptığı bir devrin de bulunmadığı; hâl böyle olunca, dava dışı üçüncü kişinin mal varlığına yapılan katkının, TMK hükümleri uyarınca mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan gerek değer artış payı davası gerekse artık değere katılma davası çerçevesinde değerlendirmek suretiyle davalıdan talep edilemeyeceği-
Eşlerin birlik devam ederken serbest iradeleriyle gerçekleştirdikleri paylaşımla, her bir payın o eşin kişisel mal grubuna terk edildiğinin kabul edileceği- Hayatın olağan akışına göre bunun aksini iddia eden eşin iddiasını ispatlamakla yükümlü olduğu- Dosya kapsamı itibariyle, davalı erkek eşin kişisel malı niteliğindeki 28.000TL parayı dava konusu taşınmazın alımında kullandığının anlaşılmasına göre; dava konusu bağımsız bölümün satın alınma tarihindeki değerinin, kişisel ve edinilmiş mallarla karşılanma oranı tespit edilerek, Özel Dairenin bozma ilamında gösterilen ilke ve esaslar doğrultusunda işin esasına yönelik bir karar verilmesi gerekeceği-
Tasfiyeye konu mal kredi ile satın alınmışsa, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarlarının belirleneceği, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı haklarının doğabileceği, kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasında sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiyenin gerçekleştirileceği-
Evlilik birliği içinde edinilen taşınmaza aynı dönemde çalışan ve geliri bulunan kadının da katkı yapmasının olağan olduğu- Koca tarafından, tanık beyanlarının aksine bir delil ileri sürülüp kadının çalışmadığı ispatlanmadığına göre, çalışan kadının evlilik birliği içinde edinilen ve tapuda erkek eş adına tescil edilen taşınmaza katkısının bulunduğunun kabul edileceği- Davacı eşin ev işlerinin yanında davalı ile birlikte tarlada, bahçede, hayvan yetiştiriciliğinde, mevcut bir dükkânın işletilmesinde vb. şekilde düzenli çalışma ve katkısının varlığı sabit iken “davacının elde ettiği gelirin belirlenememesi” nedeniyle katkı oranının tespitinde duraksama ve güçlük yaşandığı takdirde hâkimin, denkleştirici adalet ilkesi gereği, somut olayın koşullarını kendi içinde değerlendirmek suretiyle hukuk ve hakkaniyete uygun bir katkı oranı takdir etmesi, bu oranın, tasfiyeye konu taşınmazın dava tarihi itibari ile belirlenecek olan rayiç değeriyle çarpılması sonucu davacı eşin katkı payı alacağı miktarının belirlenmesi gerektiği-
Cı-davalı kadının karşı dava konusu 33 BSC 11 plakalı araca yönelik temyiz itirazlarının incelemesine gelince; Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK md. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre karşı dava konusu araca yönelik talep, artık değere katılma alacağı isteği-
Mahkemece, Dairemiz'in ilke ve uygulamalarına göre, peşinatın tarafların kişisel malı ile karşılandığı iddia ve ispat edilemediğine göre, edinilmiş mal kabul edilerek, peşinat ile tasfiyeye konu taşınmaz için kullanılan kredinin boşanma dava tarihinde kadar yapılan kredi ödemelerinin toplam kredi ödemelerine ve edinme değerlerine oranlaması yapılarak, mahkemenin ilk kararının davalı tarafından temyiz edilmiş olması ve bozma nedenleri dikkate alınarak, talep miktarı ve faiz başlangıç tarihi yönünden usuli kazanılmış haklar da göz önünde bulundurularak artık değere katılma alacağına hükmedilmesi gerekeceği-
İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davalının taşınmazı 2014 yılındaki 3. kişiye devrinin katılma alacağını azaltma kastıyla yapılmadığı kabul edilerek, davacı tarafın katılma alacağı talebi reddedilmiş ise de, boşanma dava dosyasında dinlenen tanık beyanlarına göre, tarafların Ekim 2014 yılında meydana gelen tartışma sonrası ayrıldıkları, bu tartışmadan sonra yeniden bir araya geldikleri, 2015 yılının sonuna doğru yeniden anlaşmazlığa düştükleri ve ayrıldıkları, bu anlaşmazlık sonrası açılan boşanma davası sonrasında boşandıkları, davalının davacıyla Ekim ayındaki tartışmaları sonrasında, 11.11.2014 tarihinde taşınmazı 3. kişiye devrettiği, daha sonra boşanma davasından sonra 2018 yılında yeniden taşınmazı devraldığı dikkate alındığında, davalının davaya konu taşınmazı davacının katılma alacağını azaltma kastıyla devrettiğinin kabulü gerekeceği, buna göre, dosyadaki toplanmış veya toplanacak deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle, davacının artık değere katılma alacağı talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-