Ödeme taahhüdünün yer aldığı icra tutanağında, ödenmesi gereken toplam borç miktarının -faiz, icra giderleri, icra vekalet ücreti gibi- bütün eklentileri ile birlikte ve hiç kuşkuya neden olmayacak biçimde hesaplanıp açıkça gösterilmemiş olması halinde taahhüdün hukuken borçluyu bağlamayacağı (geçerli olmayacağı)—
Alacaklı (vekili) tarafından ödeme taahhüdünün kabulünün şarta bağlanmış olması halinde, taahhüdün borçluyu bağlamayacağı (hukuken geçerli olmayacağı)- Birden fazla ödeme taahhüdünde bulunmuş olan borçlu hakkında hangi taahhüdün hangi taksidinin şikayet edildiğine ilişkin şikayet dilekçesinde açıklama bulunmaması halinde geçerli bir şikayetten bahsedilemeyeceği–
Anayasanın 38/VIII maddesinin, borcunu «ödemeyen»i değil, «ödeyemeyen»i koruduğu, bu nedenle taahhüdü ihlâl suçlarında, ödeme gücü olduğu halde borcu ödemeyen ve taahhüdünü ihlâl edenin cezalandırılması ve bunun için alacaklıya «sanığın malvarlığını ispat için» olanak tanınması gerekeceği
İhtiyati haciz sırasında yapılan taahhüdün geçerli olmayacağı-
Borçlunun ancak İİK. 111/I ve II’deki koşulların gerçekleşmesi halinde, alacaklının kabulüne gerek kalmadan, yasal taksit hakkını kullanabileceği-
İcra müdürünün (ya da icra kâtibinin) imzasını içermeyen borçlunun borç ödeme taahhüdüne ilişkin beyanının yer aldığı tutanağın geçerli olmadığı–
Anayasa’nın 38. maddesine 4709 sayılı Yasanın 15. maddesi ile eklenen 8 fıkrasına göre; «yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğün yerine getirilememesi» nedeniyle kimsenin özgürlüğünden alıkonamayacağı, alacaklının onayıyla karşılaştırılan ödeme koşulunun icap ve kabulle oluşan bir sözleşme olup, bu ödeme koşuluna borçlu tarafından haklı bir neden olmaksızın uyulmamasının, İİK’nun 340. maddesinde düzenlenen ve yaptırımı özgürlüğü bağlayıcı ceza olan suçu oluşturacağı, İİK’nun 340. maddesindeki «makul sebep» «yerine getirememe» kavramından daha dar bir anlam taşıdığından; «sanığın borcunu hangi nedenle veya nedenlerle yerine getiremediği» araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-