Davacı-davalı kadının 25.197 TL tutarındaki ziynet alacağı talebinin kabulüne karar verilmiş olup, karar tarihi itibariyle dava konusu temyiz parasal sınırların altında kaldığından, bölge adliye mahkemesince ziynet alacağı davası yönünden verilen kararın kesin olduğu, bu nedenle, davalı-davacı erkeğin ziynet alacağı davasının kabulüne dair temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekeceği- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı-davalı kadın yararına takdir edilen maddî tazminatın az olduğu,Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekeceği-
Davalı erkeğin ekonomik durum araştırmasından ve tanık beyanlarından erkeğin ticari taksisinin olduğu anlaşıldığından ve ayrıca dosya arasında bulunan sosyal inceleme raporunda davalı erkek ile yapılan görüşmede erkeğin İstanbul’da bulunan aile şirketinin Antalya şubesinde çalıştığı beyan edildiğinden, Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekeceği- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, manevi tazminat isteyenin boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılmasına nazaran davacı kadın yararına hükmolunan manevî tazminatın az olduğu, Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile, Türk Borçlar Kanunu’nun 50 ve 51. maddeleri nazara alınarak daha uygun miktarda manevî tazminat takdiri gerekeceği-
2. HD. 08.11.2021 T. E: 6614, K: 8235-
2. HD. 08.11.2021 T. E: 8840, K: 8220-
2. HD. 08.11.2021 T. E: 6740, K: 8303-
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı-karşı davalı erkeğin kadına karşı birden fazla fiziksel şiddetinin ve sürekli hakaretlerinin olduğunun anlaşıldığı, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda; erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- Evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-karşı davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların, kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşıldığından, mahkemece, tarafların, sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Bölge adliye mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen davacı-davalı erkeğin evi, eşi ve çocuğuna karşı ilgisiz olduğu, ailesinin evliliğe müdahalesine sessiz kaldığı, ailesinin yönlendirmesi ile hareket ettiği kusurları karşısında davalı-davacı kadının ev eşyalarının yırtması ve intihar girişiminde bulunması kusurlarına göre boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı erkeğin davalı-davacı kadına nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet kuralları gözetilerek davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatın fazla olduğu, Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekeceği- Tanık beyanları dikkate alındığında kadının talep ettiği ziynetler yönünden davanın ispatlandığı, ilk derece mahkemesinin kararının yerinde olduğunun anlaşıldığı, belirtilen miktarlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Tarafların avukatları eşliğinde kendi hür iradeleri ile imzaladıkları sözleşmenin yardım nafakasının aşar şekilde özel koşullar içerdiği, sözleşmenin imzalandığı tarih ile dava tarihi arasında çok zaman olmaması ve kurda meydana gelecek artışların da olabileceğinin taraflarca öngörülebilir olduğu gözetilerek "sözleşmenin uyarlanması" talebinin kabulünde, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, çocuğun ihtiyaçları, paranın satın alma gücü, uzlaşma tarihinden itibaren değişen kur farkı ve hakkaniyet ilkesinin dikkate alınması doğru ise de, sözleşmenin yapıldığı tarihteki kur miktarının altında bir miktara hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemece tarafların belirlenen ve gerçekleşen kusurları yanında, erkeğin, kadını ............. tarihli son olayda "çocuğa bir şey olsun seni bitiririm, çocuğa bir şey olsun hepinizi benzin döküp yakmazsam" şeklinde mesaj göndermek suretiyle tehdit ettiği, bu nedenle hakkında açılan ceza davasında yapılan yargılama sonucunda üzerine atılı tehdit suçu sabit görülmekle cezalandırılmasına karar verildiği, kararın kesinleştiği dikkate alındığında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda erkeğin kadına nispeten ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- Boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda davacı-karşı davalı erkek ağır kusurlu olup, bu kusurlu davranışların aynı zamanda davalı-karşı davacı kadının kişilik haklarına zarar verici nitelikte olduğu, TMK 174/1-2 madde koşullarının kadın yararına oluştuğu-