Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine ilişkin davada, gecikme tazminatı hesabında, işin, fiilen teslim edilmesi gereken tarihin başlangıç tarihi olarak esas alınması gerekip, işin teslim edildiği ana kadar olan sürenin hesaba dahil edileceği-
31.08.1893 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davacıya isabet eden 4 adet bağımsız bölümün henüz teslim edilmediği ve mücbir sebepten ötürü teslim süresinin de henüz dolmadığı dava tarihi itibariyle teslim süresi dolmayan inşaatla ilgili "eksik işten" söz edilemeyeceğinden bu husus gözden kaçırılarak hatalı gerekçe ile yazılı şekilde eksik iş bedeline hükmedilmesinin isabetsiz olduğu- 
Taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı gecikme tazminatının tahsili istemine ilişkin açılan davada, yüklenicinin sözleşmede kararlaştırılan tarihten önce yapıyı bitirip teslim ettiği, iskan ruhsatının alındığı, arsa sahibince bağımsız bölümlerin bir kısmının satıldığı ve bir kısmının kiraya verildiği gerekçesiyle, gecikme tazminatı isteminin reddine karar verilmiş ise de, iskan ruhsatının alınmış olması ile teslimin gerçekleştiği kabul edilemeyeceği gibi bağımsız bölümlerin dava tarihinden sonra kiraya verildiği ve üçüncü kişilere satıldığı- Davadan önce yaptırılan delil tespiti sonucu alınan bilirkişi raporunda ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda pek çok eksiklik tespit edilmiş olup tespit edilen bu eksik işler gözününde bulundurulduğunda bağımsız bölümlerin kaba inşaat seviyesinde olduğu anlaşıldığından, eksik iş bedelinin tahsili isteminin kısmen kabulüne karar verildiği, ispat yükü üzerinde bulunan davalı yüklenicinin yasal delillerle teslimin varlığını kanıtlayamadığı- Bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak, dava konusu bağımsız bölümler için 29.12.2011 tarihinden dava tarihine kadar gecikme tazminatı hesaplanıp hüküm altına alınması gerektiği- 
Davalı yüklenici alacak kalemleri ile ilgili olarak bunların yerine getirildiğini ve gerekli ödemelerin yapıldığını savunmasına rağmen mahkemece belirtilen itirazlar yönünden inceleme yapılmadığı ve bilirkişiden bu konuda ek rapor da alınmadığı- Hüküm yerinde, ileri sürülen savunmalar tartışılmayıp reddedilme gerekçeleri de yazılmadan hükme varıldığı; davalının bilirkişi raporuna yönelik itirazları üzerinde durularak gerekli incelemenin yapılıp gerekirse bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerektiği- 
Gecikme tazminatı ve ifaya ekli cezai şart, olumlu zararlardan olup sözleşmenin ifasını bekleyen bir arsa sahibinin, gecikme tazminatını ya da cezai şartı, davadan önce tarafların fesih iradeleri birleşmediği ya da sözleşmenin feshi isteminde haklı olmadığı mahkemece kabul edildiği taktirde isteyebileceği, ilke olarak kabul edilip tarafların sözleşme ile bunun aksini kararlaştırabileceği- Taraflar arasında imzalanan 30.05.2005 tarihli sözleşmenin 14/b maddesi gereğince, tarafların sözleşme ile fesih halinde dahi gecikme tazminatı ile cezai şartın ödeneceğini hüküm altına almaları dikkate alınmaksızın yazılı şekilde, yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesinin isabetsiz olduğu- 
İnşaat ruhsatının alındığı tarihten itibaren sözleşme ile kararlaştırılan süre eklendiğinde teslim tarihinin 7 ay geciktiği göz önüne alınarak, her bir davacının sözleşme ile kararlaştırılan maktu aylık gecikme tazminatını hak ettiği-
Yargılama sırasında farklı tarihlerde alınan bilirkişi raporlarındaki bedellerin hangi yıla ve hangi fiyatlara göre hesap yapıldığının belirtilmediği; davacı vekilinin raporu kabul ettiğini bildirdiğinden, uzman bilirkişi heyetinden rapor alınarak, belirlenen eksik ve kusurlu işlerin dava tarihindeki serbest piyasa fiyatlarıyla bedelinin hesap ettirilmesi ve davacı vekilinin ilk bilirkişi raporundaki miktarı kabul etmesinin davalı yararına usuli kazanılmış hak doğurduğu da dikkate alınarak, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği- Davada talep edilen miktara dava; ıslah işlemi ile artırılan miktara ise ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, tüm alacağa dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- 
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereği yapılması gereken tamamlanmamış inşaatın , davacıya isabet eden 92 daire için cezai şart ve gecikme tazminatının  tümüne davacının 17.08.2010 tarihli ihtarının tebliği tarihi olan 20.08.2010'dan itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, davadan önce davalının temerrüde düşürülmemiş olduğunun kabulü ile hüküm altına alınan alacağa dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faiz yürütülmesinin doğru olmadığı ancak sonucu itibariyle doğru olan kararın, HUMK'nın 438/son maddesi uyarınca gerekçesi değiştirilerek hüküm fıkrasında yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün HUMK'nın 438/7. maddesi uyarınca düzeltilmesi suretiyle onanması gerektiği- 
Taraflar arasında sözleşme konusu inşaatın teslim edilmesinin kararlaştırıldığı tarihten itibaren sözleşmedeki gecikme tazminatının ödenmesini istenmiş olup, davalıya gönderilen ihtarnamede de açıkça inşaatın teslimi gereken tarihin kararlaştırıldığı belirtildiğinden inşaatın teslimi gereken tarihin taraflar arasındaki sözlü anlaşma gereğince ihtarnamede belirtilen tarih olarak kabulünün gerektiği- Taraflar arasında imzalandığı iddia edilen protokol gereğince gecikme tazminatı istenmiş ise de, böyle bir protokol dosyaya sunulmadığından, çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, gecikme tazminatının rayiç kira bedeli üzerinden tespit edilmesi gerektiği-
İnşaatta halen eksik ve kusurlu işler bulunduğu gibi davalı yüklenici tarafından yapı kullanma izin belgesi işlemleri takip edilip sonlandırılıp davacı arsa sahiplerine harçları yatırması yönünde ihtarname gönderilerek, TBK. mad. 106 gereğince davacı yan alacaklı temerrüdüne de düşürülmemiş olduğundan ve zamanaşımı alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlayacağından ( TBK. mad. 149), yani zamanaşımı süresinin başlaması için, hukuki anlamda bir teslimin varlığından sözedilemeyeceğinden, tazminat talebi yönünden, henüz zamanaşımı süresinin işlemeye başlamadığının kabul edileceği- Kararlaştırılan maktu gecikme tazminatının, arsa sahibinin gecikmeden doğan zararını karşılamaktan uzak kalması halinde süresiz uygulanamayacağı ve bu durumda, kararlaştırılan maktu gecikme tazminatının ne kadar süreyle tarafları bağlayacağı konusunda, sözleşmedeki teslim süresi, gecikilen sürenin uzunluğu, öngörülen tazminat miktarı, geçen süre içinde gerçekleşen enflasyon, fiyat artışları, döviz fiyatları ve faiz oranlarındaki artış ve eksilişler ve rayiçlere göre istenebilecek miktar ile maktu tazminatın ödenmeye devam edilmesi halinde arsa sahibinin elde edeceği miktarlar da gözönünde tutulmak suretiyle bilirkişi görüşünden de yararlanılarak, sözleşmede belirlenen maktu gecikme tazminatı miktarının en az 1 yıl süreyle mutlak bağlayıcı olacağı ve maktuen belirlenen miktar ile rayiçlere göre saptanacak miktar arasında en az bir misli fark bulunması gerektiği de dikkate alınarak hakkaniyete uygun biçimde hakim tarafından takdir edilmesi gerektiği-
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor