Davacının 10 yılı aşkın süredir haber alamadığı annesinin gaipliğine karar verilmesini istemesi üzerine mahkemece davanın kabulü ile ...'nın gaipliğine, kararın ........ tarihinden itibaren hüküm ifade etmesine karar verildiğinin görüldüğü, ............... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin kararı ile gaipliğine karar verilen ...'nın tek mirasçısının ... olduğu anlaşıldığından, gaipliğine karar verilen ... mirasçısı ...'nın davaya dahil edilerek karar verilmesi gerekirken yokluğunda taraf teşkili sağlanmadan karar verilmesinin doğru olmadığı-
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; gaipliğine karar verilen ...’ın 1993 yılından beri kayıp olduğu, yaklaşık 24 yılı aşkın zamandır kendisinden haber alınamadığının, gaipliğine karar verilmesi gerektiğinin iddia edildiği, mahkemece toplanan delillere göre gaipliği istenen ...’dan yaklaşık 25 yıldır haber alınamadığı tespit edilmiş ise de bu kişinin ölümü hakkında kuvvetli olasılığın varlığının kanıtlanmadığı, bu durumda mahkemece Türk Medenî Kanunu'nun 32. maddesinde öngörülen "ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa" koşulu dikkate alınmaksızın adı geçenin gaipliğine ilişkin hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemenin, "isteğin çekişmesiz yargı işlerinden olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine" şeklindeki kararının TMK'nın 32. vd. maddelerine dayalı olarak açılan gaiplik davalarında verilebilecek kararlardan olduğu, oysa somut olayda davacı Hazine, gaiplik isteği yanında, son mirasçı sıfatıyla taşınmazın satış bedelinin Hazine'ye devri isteminde de bulunduğundan, bu tür bir isteğin TMK'nun 588. maddesi kapsamında olduğu- Davanın taşınmazın aynına yönelik olduğu gözetildiğinde olayda HMK'nun 382. ve 383. maddelerinin uygulama yerinin bulunmadığı, zira davanın mal varlığına yönelik olup, bu hali ile HMK'nun 2. maddesi kapsamında olduğunun kabulünün zorunlu olduğu, anılan madde uyarınca da davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu-
TMK'nin 32. maddesinin kabul ettiği anlamda ölüm karinesinin mevcudiyeti iddia ve ispat edilmediğinden, davacının dava açmakta hukuki yararı ve aktif husumet ehliyeti bulunmasına rağmen, Kanunun gaiplik için aradığı şart ve unsurların tekemmül etmediği anlaşılmakla davanın bu gerekçe ile reddi gerektiği-
Gaiplik ve taşınmaz bedelinin hazineye devri davasında görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu-
Taşınmaz malikleri hakkında gaiplik kararı verilmesi ve gaiplerin hisselerine düşen ve kayyım hesabına depo edilen satış bedelinin idareye ödenmesi istemiyle açılan davada, davanın TMK'nun 32. maddesinde belirtilen ölüm tehlikesi içinde kaybolma veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamama nedenlerinden hangisine bağlı olarak açıldığı tespit edildikten sonra TMK'nun 35/2 maddesinde belirtildiği üzere ölüm tehlikesinin veya son haberin alındığı günün tespit edilmemesi; davaya konu satışı yapılan parsele ait tapu kaydında satıştan önceki vakfın gerçek niteliği tespit edilmeden davanın kabulüne karar verilmesi, davalı aleyhine yargılama gideri ve ücreti vekaletin hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Türk vatandaşlığını kaybederek nüfus kaydı kapatılmış bir kimse hakkında gaiplik kararı verilemeyeceği-
Gaipliği istenen kişilerden son haber alma tarihi tespit edilirken gerekli araştırmaların yapılması gerektiği- Eksik araştırma yapılarak kayyım tayini davasının açıldığı tarihin son haber alma tarihi olarak kabul edilmesinin doğru olmadığı-
8. HD. 26.01.2017 T. E: 145, K: 760-
TMK'nın 32 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan gaiplik davalarında görevli mahkemenin, HMK'nın 382/2-a/4. maddesi uyarınca, sulh hukuk mahkemesi olduğu-