İhtiyati haciz kararına dayalı olarak icra müdürlüğünce yapılan haciz işlemi sırasında şikâyetçinin dosya borcuna icra kefili olduğu, ancak kefaletini herhangi bir borçluya hasretmediği görüldüğünden icra kefaletinin bütün borçlular yönünden olduğunun kabulünün gerekeceği-
Teb. K.’nun 21. maddesinde iki hususun düzenlenmiş olduğu; bunlardan birinin “adreste bulunmama” diğerinin ise “tebellüğden imtina” olduğu– Tebliğ memurunun, muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebini ve tevziat saatlerinden sonra geleceğini tesbit etmeden sonraki işlemlere geçip tebliğ işlemini bitiremeyeceği– Yapılan ihaleye ilişkin artırma tutanağında “artırmanın yapıldığı tarih”in gösterilmemiş olmasının ihalenin feshine neden olacağı-
Borçluya yapılan ödeme emri tebligatı usulüne uygun olmasa da, borçlu daha sonra icra müdürlüğünden teminatın iadesine muvafakati hakkında talep ettiğinden, mevcut tebligata ıttıla kesbettiğinin kabulü gerektiği ve bu durumda, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, borçlunun söz konusu talep tarihinden itibaren beş gün içinde ödeme emrine itiraz etmediğinden, 5. günün bitiminde ihtiyati haczin kesin hacze dönüşeceği ve davacının hacizleri davalının hacizlerinden sonra olduğundan, sıra cetvelinin iptali istemli davanın reddi gerektiği-
Borçluya birden fazla kez ödeme emri tebliğ edilmiş olması halinde, itiraz süresinin, «ilk tebliğ tarihi»nden değil, «son tebliğ tarihi»nden itibaren işlemeye başlayacağı-
Tebligat K. mad. 21 uyarınca, tebliğ tarihinin “ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih” olarak düzenlendiği- Ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği tarihten yasal 7 günlük süre geçtikten sonra yapılan şikayet süresinde olmadığı- “Takip dayanağı senet örneğinin gönderilmediği” hususunun 7 günlük şikayet süresi içinde icra mahkemesine bildirilmesi gerektiği ve bu durumda, icra mahkemesince “takibin iptaline” değil “ödeme emrinin iptaline” karar verilmesi gerekeceği–
Tebligat sırasında adresinde bulunmayan muhatabın «tevziat (dağıtım) saatinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği»nin tebligat parçasında belirtilmesinin, gerçek kişiler yönünden zorunlu olduğu, tüzel kişi muhataplar bakımından bunun belirtilmemiş olmasının tebligatın hükümsüzlüğünü gerektirmeyeceği–
Tebligat Kanununun 21 ve Tebligat Tüzüğü‘nün 28. maddesi uyarınca; muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek kişilerin hiçbirisi gösterilen adreste bulunmazsa; tebliğ memurunun bu kişilerin adreste bulunmama sebeplerini, bilmesi muhtemel konusu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti, zabıta âbir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp imzalatması, imzadan kaçınmaları halinde bu durumu da tutanağa yazıp imzalamaları (imzalatmaları) gerekeceği, ayrıca, tebliğ sırasında hazır bulunmayan muhatapların, tevzi (dağıtım) saatlerinden sonra adrese geldiğinin (döndüğünün) beyan edilmesi halinde, bunun tebligat parçasına yazılıp imzalanması gerekeceği–