Borçlu şirket ile istihkak iddiasında bulunan şirketin ortaklarının aynı kişiler veya aynı soyadını taşıyan kişiler olması ya da temsilcilerinin aynı kişi olması halinde şirketler arasında «organik bağ» bulunduğu ve dolayısıyla bunlar arasındaki -devir, satış, kira gibi- işlemlerin -kural olarak- alacaklardan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işlemler olarak kabulü gerekeceği–
Borçlu ile üçüncü kişi arasındaki ticari ilişkinin “işletme devri” niteliğinde olması ve İİK.’nun 44. ve TTK.’nun 202. maddesindeki koşulların yerine getirilmemiş olması halinde işletmeyi devir alan üçüncü kişinin TBK.’nun 202. maddesi uyarınca işletmenin borçlarından sorumlu olacağı-
Mahcuzların borçlu şirket temsilcisinin huzurunda haczedilmiş olması nedeniyle İİK 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu- Davacı üçüncü kişi ile borçlunun danışıklı hareket ettiği, bilirkişi raporundan davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmaması nedeniyle lehine delil olarak kabul edilemeyeceğinin anlaşıldığı ve davacının davasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddi gerektiği-
Üçüncü kişi tarafından borçludan satın alındığı iddia edilen malların teslim alınmayıp uzunca bir süre borçlunun elinde bırakılmasının hayatın olağan akışına aykırı ve yapılan satışın muvazaalı olduğunu göstereceğini-
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20/d maddesine uygun şekilde noterde düzenlenen sözleşme ile, iyiniyetle aracı satın almış olan kişinin mülkiyeti kazanacağı, mülkiyetin alıcıya geçmesi için trafik sicilinde aracın alıcı adına tescilinin -tescil işlemi «açıklayıcı» bir işlem olup, satışın geçerliliğini etkileyici nitelikte «kurucu» bir işlem olmadığından- zorunlu olmadığı–