Müşterek çocuğun özel okul eğitimiyle ilgili davalı eğitim kurumu ve dava dışı baba/eş arasında imzalanan sözleşmede taraf olarak yer almayan davacı eşin, TMK m. 188, 189 ve 327 çerçevesinde, dava dışı eşle birlikte eğitim bedelinden müteselsilen sorumlu olduğunun kabul edilemeyeceği- "Müşterek üç çocuğun, birden çok eğitim yılı boyunca özel okulda eğitim aldığı gözetildiğinde, "çocukların davacı annenin rızası dışında özel okula kaydettirildiği" iddiasının genel hayat tecrübesi ile bağdaşmadığı, çocuğun eğitim giderinden kanun gereği anne ve babanın birlikte sorumlu olduğu, özel okula kayıt işlemi ve bundan doğan eğitim giderlerinin günümüz koşullarında evlilik birliğinin sürekli ihtiyaçları kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, davacının temsil yetkisinin aşıldığı yönünde hâkim müdahalesini talep ettiği yönünde herhangi bir savunmada bulunmadığı, sorumluluğun sözleşmeden değil kanundan kaynaklandığı ve bu nedenle uyuşmazlığın sözleşmenin nispiliği ilkesiyle çözümlenemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Davacıların kanuni temsilcileri vasıtasıyla görevlendirilen vekilin, vekalet görevinin ergin olmaları nedeniyle sona erdiğinden haberdar edilmeleri; davayı bizzat takip yahut başka bir avukat görevlendirmek suretiyle mevcut usuli sorunu ortadan kaldırabilecekleri açıklanarak, bu yönlerden karar almalarına yetecek uygun bir süre verilerek ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde işlem yapmak gerekeceği, ancak, yerel mahkemece davacılara tebligat çıkartılarak durumdan haberdar edilmeksizin ve davayı bizzat takip yahut başka bir avukat görevlendirmek suretiyle davaya devam edebilecekleri açıklanmaksızın yetkisiz hale gelen vekile bildirim ile yetinilerek, davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, kabule göre, HMK'nun 77. maddesi gereğince hüküm sonucunun davanın açılmamış sayılması şeklinde oluşturulmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Velayetin kullanılması kapsamında anne babadan birisi tarafından açılacak davaya diğer eşin sonradan icazetini bildirip olumlu iradesini ortaya koyması ile velayetin birlikte kullanılması gerçekleşmiş olacağı- Mahkemece davacıya, eşinin davaya katılmak ya da duruşmada hazır bulunmak suretiyle icazetini bildirmesi veya icazetini gösteren imzası noterden onaylı belge ibraz etmesi için mehil verilesi gerektiği- Ad ve soyadı değişikliği davaları dahil nüfus kayıtlarının düzeltilmesine ilişkin davalarda nüfus müdürü veya memurunun bulunması ve kararın onların önünde verilmesinin zorunlu olduğu-
Ana ve baba veya velayet bunlardan yalnızca birinde ise, velayet hakkına sahip olan ebeveyn, velayet hakkı kapsamında kural olarak, çocuk malları üzerinde hakimden izin almaksızın tasarrufta bulunabileceği, eş deyişle, velayet hakkına sahip olanın, bu hak çerçevesinde, çocuğun yasal temsilcisi sıfatıyla çocuk malları üzerinde tasarrufta bulunabilmesi için kural olarak hakimin iznine ihtiyacı olmadığı (TMK. m. 342/3), ancak, çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi için zorunluluk varsa, hakim ana ve babaya, ilerde sorumluluk davasıyla karşılaşmamaları için belirlediği miktarlarda çocuğun diğer mallarına da başvurma yetkisi tanıyabileceği (TMK. m. 356/2) -
Yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ile tescil istemine ilişkin davada, olayda, bonoların düzenlendiği tarihler itibariyle yürürlükte olan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 345.maddesi hükmü uyarınca, küçüğün babası ile birlikte imzaladığı senetten dolayı sorumlu tutulabilmesi için bir kayyımın katılmasına ve hakimin onayına gerek bulunduğunun açık olduğu- Davacı, senedin düzenlendiği tarihte velayet altında bulunduğuna göre, aynı Kanunun 342. maddesi gereğince temsilinin velisine ait olduğu, o halde, takip dayanağı kambiyo senetlerinin tanzim tarihlerinde mümeyyiz küçük durumunda bulunan davacı........'nin, birlikte imza edenlerle beraber iş bu kambiyo senetlerinin bedelinden hamillerine karşı müteselsil borçlu sıfatıyla sorumlu tutulabilmesi için, Türk Medeni Kanunu'nun 345. maddesi gereğince bir kayyımın katılmasına ve hakimini onayı gerektiğine göre, bu hususun yerine getirilmediği gözetildiğinde, icra takiplerinin dayanağı bonolardan davacı .........'nin sorumlu tutulamayacağı, durumun kamu düzeniyle ilgisi olmasına göre, küçük ile birlikte imza koyanların sorumlu tutulmaları gerekeceği-
Çocuk adına açılacak tüm davalarda, eşlerden herhangi birine öncelik veya üstünlük tanınmadan velayetin beraber kullanılacağı-
Velayet hakkına sahip olanın, bu hak çerçevesinde, çocuğun yasal temsilcisi sıfatıyla çocuk malları üzerinde tasarrufta bulunabilmesi için kural olarak hakimin iznine ihtiyacı olmadığı-
Sigortalılığın tespiti davasında, reşit olmayan çocuğu temsilen düzenlenen vekaletname ile verilen vekalet görevi çocuğun reşit olmasıyla sona ermeyeceği gibi, çocuğun reşit olmasından sonra yapılan işlemlerin ancak onun icazeti olmadığı durumda geçersiz hale geleceğinden, somut olayda da küçüğün reşit olduktan sonra kendisi adına yapılan işlemlere icazet etmediği yönünde bir irade bildirimi olmadığı gözetilerek reşit çocuk ile vekili arasındaki ilişkinin devam ettiğinin kabulü gereceği Sigortalı tarafından primlerin süresi içinde ödenmesi ve ödemenin yapıldığının kuruma belgelendirilmesi gerektiği halde talep edilen dönemde prim ödediğini ve bu ödemenin Kuruma belgelendirdiğini "alındı" belgesi ile ispat edemedikleri gözetilmelidir. Sosyal Güvenlik Kurumu harçtan muaf olduğu halde yargılama giderleri içine katılarak başvuru harcının Kuruma yükletilmesinin isabetsiz olduğu-
Ana ve baba tarafından çocuk adına açılacak davada birlikte hareket edilmesinin gerekeceği, ana veya babanın birinin açtığı davaya diğerinin sonradan onay verebileceği ve davaya devam edileceği-
Davacı anne küçüğün velisi ve yasal tek temsilcisi olduğundan; Türk Medeni Kanununun 342 ve 462/1-2.maddeleri gereğince 327. ve 356.madde hükümleri koşullarının oluşması dışında hakimden izin almaksızın taşınır veya taşınmaz hangisi olursa olsun çocuk mallarını satabileceği; 360. ve 361.maddelerdeki olumsuz koşullar gerçekleşmedikçe onun mallarını yöneteceği ve bununla yükümlü olacağı, yönetim hakkı sona erince de çocuğun mallarını hesabıyla birlikte ergin çocuğa, vasisine veya kayyımına devredeceği-