Bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti davasında ve fazla ödenen miktarın istirdadı istemine ilişkin birleşen davada, ödeme iddiasında bulunmuş ve bu iddianın kanıtı olarak dekontlar sunmuş olan davacıya karşı, yapılan ödemelerin dava dışı bonolara ilişkin olduğunu, takip ve dava konusu bonolarla ilgili bir ödeme bulunmadığı iddia edilmiş ve ispat yükü ödemelerin dava dışı bonolara ait olduğunu savunan davalıda olmakla beraber ödeme dekontlarında yapılan ödemenin hangi borca ilişkin olduğuna dair bir açıklama bulunmadığından uyuşmazlığın olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK mad. 102 hükmü çerçevesinde çözümlenmesi gerektiğin ve TBK. mad. 102 gözetilerek ve bilirkişi raporları arasındaki çelişki de giderilerek hüküm kurulması gerektiği-
Mahkemece, TBK.nun 102. madde hükmü de gözetilerek kira başlangıcından itibaren sözleşme hükümlerine göre takip tarihine kadar doğmuş kira bedellerinden, takip tarihine kadar yapılan tüm ödemeler düşülerek, bakiye bir borç bulunup bulunmadığının tespitinden sonra sonuca gidilmesi gerekeceği-
Birden fazla borcu bulunan borçlunun, ödeme zamanında bu borçlardan hangisini tediye etmek istediğini alacaklıya beyan etme hakkına sahip olduğu- Geçerli bir beyan vaki olmadığı yahut makbuzda ödemenin hangi borca mahsup edileceği gösterilmediği takdirde, tediyenin (ödemenin) muaccel olan borca mahsup edileceği, birden çok borç muaccel ise tediyenin, borçlu aleyhinde birinci olarak takip edilen borca mahsup edileceği, icra takibi yapılmamış ise tediyenin, vadesi daha önce gelmiş olan borca mahsup edileceği- Taraflar arasında bir borç ilişkisi bulunduğu ve borçlunun daha evvel bir kısım ödemeler yaptığı, takibin fatura tutarının bir kısmına dayandırılarak yapıldığı anlaşılmakla, bu tutarın dışındaki alacağın tahsil edildiğinin alacaklının da kabulünde olduğu- "Taraflar arasında bir açık hesap ilişkisi bulunduğu, bu itibarla takip öncesinde yapılan kısmi ödemelerin alacaklı yanca hangi borca mahsup edilmesi istenmişse bu iradeye üstünlük tanınması ve ödemelerin birden çok borcun vadelerine göre sıralanmasının gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
İstirdat davasına dönüşmüş olan menfi tespit davasının borçlu lehine hükme bağlanması halinde borçlu lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Banka ekstresinden davalının kira ödemelerini açıklamada bulunmadan yaptığı anlaşıldığından, bu ödemeler TBK'nun 102. maddesi uyarınca değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulacağı-
Kesinleşen icra takibi sebebiyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkin davada, banka ödeme dekontlarında görülen ve ödenen kira bedellerinin hangi aylara mahsuben yapıldığının belirtilmediği, Türk Borçlar Kanunu' nun 102. maddesine göre taraflar arasında birden fazla borç bulunması halinde kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödemenin muaccel borç için yapıldığının kabulü gerektiği-
Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemine ilişkin olup, davalının davacıya ödemede bulunduğu davacının da kabulünde olduğuna göre, bu miktar alacakların muacceliyet ve temerrüt tarihleri dikkate alınarak sırayla mahsup edilmeli, yine bu sıralamada kıdem tazminatı yönünden fesih tarihinden ödeme tarihine kadar olan dönem için faiz hesaplanıp mahsup edilmeli ve bakiyesi için fesih tarihinden itibaren faiz yürütülmeli; ödemenin kıdem tazminatını karşılaması ve artan miktar bulunması halinde ise, ihbar tazminatı yönünden dava tarihinden ödeme tarihine kadar olan dönem için faiz hesaplanıp mahsup edilmeli, bakiyesi için çıkacak miktara göre ıslahtan itibaren faiz işletilmesi gerektiği, bu yönler gözetilmeden eksik incelemeyle sonuca gidilmesinin hatalı olduğu -
Birden çok borcu bulunan borçlunun, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebileceği, borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödemenin, kendisi tarafından derhal itiraz edilmiş olmadıkça alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılacağı-
Ortakların, kooperatif ile ya da birbirleriyle olan davalarında, kooperatifin merkezinin bulunduğu yer merkezinin, yetkili olacağı, bu kuralın kamu düzenine ilişkin ve kesin yetki kuralı olduğu, İİK. mad. 72/son hükmünde yazılı yetki kuralının, bu yetki kuralını bertaraf edecek bir düzenleme olmadığı- İİK mad. 72 gereğince açılmış bulunan menfi tespit davası devam ederken paranın bir kısmı veya tamamı ödenirse davanın ödenen kısım için istirdat davasına dönüşeceği-
Davacının elden yapılan ödemeleri usulüne uygun delillerle ispatlayamamış olmasına; davacı tarafından yapılan 15.000 TL'lik havalenin BK.86. maddesi uyarınca dava konusu bonoya mahsuben yapıldığının kabulü ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekeceği-