TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Hükümleri > - Borçların İfası > - D. Ödeme > - II. Mahsup > - 2. Birden çok borçta > Madde 102 - b. Kanuna göre
Dekontlarında borçlu tarafından kira borcunun hangi aya ait olduğunun açıklanması halinde, TBK’nın 102. maddesinin uygulanamayacağı ve ödemelerin daha önce muaccel olan kira borcu için yapıldığının kabul edilemeyeceği-
Davalının, davacının icra takibinin dayanağı faturasına itiraz etmediği, aksine faturaları benimseyerek kalan borcunun muaccel olmadığını belirtiğinden, takip ve dava konusu alacak miktarı davalı borçlu tarafından bilindiğinden, “likit” yani muayyen ve belirlenebilir nitelikte olduğu, davalının icra takibine itirazının da haksız olduğu gözetildiğinde, icra inkâr tazminatının yasal koşullarının oluştuğu- Takipten ve itirazın iptali davasından sonra, yargılama aşamasında davalının yaptığı kısmî ödemenin, TBK 102 gereğince takip ve dava konusu borç için yapıldığının kabul edilmesi; itirazın iptali davasında haklılık durumu takip tarihi itibariyle belirlendiğinden, yapılan bu ödemenin kararın infazı sırasında icra müdürlüğünce dikkate alınmasına karar verilmesi gerektiği-
TBK'nun 101 ve 102. maddelerinde yer alan "Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur" hükmü gereğince; alacaklı tarafından yapılan ödemenin, ödenmeyen önceki aylara mahsup edildiği iddia edildiğine göre, alacaklıdan ödemenin hangi aylara mahsup edildiği sorularak mahkemece varsa kiracının önceki dönemlere ilişkin ödeme belgeleri de getirtilip ödemelerin kira sözleşmesinin başlangıcından itibaren denetlenmesi ve gerekirse bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle eksik ödemeler bulunup bulunmadığı tespit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Davalı borçlu itiraz dilekçesi ile kabul ettiği kısma ilişkin olarak icra dosyasına ödeme yaptığı ve davalı borçlu tarafından ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük süre içerisinde olacak şekilde “Nisan Ofis Kirası” açıklaması ile ödeme yapıldığı, davacının takip ile kira alacağı ile birlikte kira farkı alacağının da tahsili talep ettiği olayda, raporda eksik ödeme 10.487,00 TL olarak gösterilmiş ise de, bilirkişi tarafından talep edilen dönemler ile itiraza uğrayan alacak kısmı ile sınırlı olarak inceleme yapılması gerekirken sözleşmenin başından itibaren hesap yapılmasının hatalı olduğu- Dava tarihinden önce yapılan ödemelerin de gözardı edildiği, bu haliyle bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli olmadığı- Mahkemece, takip talebi ile istenilen alacak kalemleri göz önünde bulundurularak alacak miktarının belirlenmesi, davalı tarafın 2 aylık ödemelerinin hangi ay kira ödemesi kabul edildiğinin davacıdan açıklattırılması ve davalının ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal süre içerisinde ve dava tarihinden önce yaptığı ödemeler ve itirazın kısmi olduğu değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Faturaya dayanarak, faturanın ödenmeyen kısmı için yapılan ilamsız takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında, davalının açıklamasız olarak yaptığı ödemelerin hangi borca yönelik yapıldığının TBK.'nunun 102. maddesine göre saptanacağı-
Borçlunun nakit, banka kanalıyla ve masraf faturaları ile ödemeler yaptığı, ödemenin hangi faturaya karşılık yapıldığı açıklanmadan gerçekleştirildiği görüldüğünden, ödemelerin hangi alacağa mahsup edileceği hususunun TBK. mad. 101 ve 102 uyarınca tayin edilmesi gerektiği- HMK. mad. 199 gereğince elektronik mailler, yazılı delil başlangıcı kabul edildiğinden, yazışmalar yapan davacı şirket yetkilisinin isticvabına karar verilerek hesap mutabakatı bulunup bulunmadığı belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Kural olarak havale bir ödeme aracı olup, havale belgesinde paranın borç olarak gönderildiğinin belirtilmesi gerektiği- Aksi halde gönderilen havalenin bir borcun ödenmesi amacıyla gönderildiğinin karine olarak kabul edileceği- Borç ödeme belgesi olan havale nedeni ile alacaklı olduğunu davacının ispat etmesi gerektiği- İdare hesabına yatırılan geçici teminat miktarına ilişkin ödeme belgesine de davacılardan birinin ismi yazmakta olup, davacılar tarafından borç verildiğini ispata yeterli delil yer almadığı, bu belgelerin yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmesi de mümkün olmadığından bu uyuşmazlıkta miktar itibari ile tanık dinlenilemeyeceği- Davacılar dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de başvurduğundan bu delil kendilerine hatırlatılarak neticesine göre hüküm kurulması gerektiği-
Davacı, gönül ilişkisi içinde olduğu davalıya yaptığı ödemelerin borç olarak verildiğini ileri sürmüşse de, ispat yükünün davacıda olduğundan, davacının yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği-