Menşe devlette usulüne uygun şekilde tescil edilmiş olan markanın, diğer üye devletlerde de aynen tevdie kabul edileceği ve korunacağı, bu markanın tescili ancak işaretin, korumanın talep edildiği devlette üçüncü kişilerin kazanılmış haklarına zarar vermesi, ayırım gücünden yoksun olması, ahlâk ve adaba aykırı olması ve halkı aldatıcı nitelikte olması şartıyla reddolunabileceği-
Hizmet markası olarak tescili talep edilen sözcüğün hizmetin vasfını, cinsini, çeşidini münhasır olarak belirtmesi durumunda, başvurunun ret edileceği tartışmasız olup, Türkçe karşılığı "etkileşimli", "karşılıklı etkileşim olduğu anlaşılan "İNTERACTİVE" veya Türkçe okunuşu "İNTERAKTİF" sözcüklerinin tek" başına bu haliyle marka olarak tescilleri mümkün değildir; ancak, tek başına marka olarak tescili mümkün olmayan bir sözcüğün yanına ( hatta tek başına tescili mümkün olmayan sözcük "kök" sözcük olsa bile ) ayırt edici nitelikte ek ve ibareler getirilmesi durumunda bu haliyle tescilin mümkün olup olmayacağı üzerinde durulmasının gerekeceği-
Marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet esas itibariyle bir haksız fiil olup, ticaret ile uğraşan davalının basiretli bir tacir gibi davranmasının, özellikle bayileri tarafından satışa sunulan davacı ürünlerinin, üstelik taklit edilmiş benzerlerinin rast gele piyasadan alıp satış için işyerinde bulundurmamasının gerekeceği, mahkemece marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin varlığı kabul edildiğine göre, davalının iyi niyeti ve kusursuz olduğundan bahisle manevi tazminata ilişkin istemlerin reddinin isabetsiz olacağı-
Dava, davalıya her ne kadar daha önceden “Brawo” kelimesini ünvan olarak kullanmasına icazet vermiş ise de; noterlikten çektiği ihtarname ile “Brawo” kelimesini ticaret ünvanı ve marka olarak kullanmamalarını bildirmiş olmasına göre, daha önce verilmiş olan kullanma izninin geri alındığının kabulü gerekeceği-
Teknik veya ekonomik bir gereklilik olmadan, başkasının yarattığı prestij ve emekten yararlanmak suretiyle tecavüze uğrayanın modüllerine eklenebilmek için aynı ölçülerde yapı taşları-modüller imal ederek bunları piyasaya sürmenin haksız rekabet teşkil edeceği-
Tarafların unvanlarının vurgulayıcı kök kelimesi "Kocaeli" olup bu kelime bakımından ayniyetin olduğu, her iki tarafın aynı yerde ve aynı işle iştigal ettiği, tanık beyanları ve ibraz edilen vergi cezaları gibi deliller karşısında, 3. kişilerin iki firmayı karıştırdıkları, bu suretle iltibasa meydan verildiği, bu durumda davacının talepleri doğrultusunda ticari unvana tecavüzün önlenmesine ve ticaret sicilinden terkine karar verilmesi gerekirken davanın reddinin isabetsiz olduğu-
Mamulün cinsini açıklayan sözcüklerin, marka olarak alınması mümkün değilse de, terkin ve iptal ettiremedikleri sürece, kanunun koruması altında oldukları, bir firmanın, "taklit" ve "korsan" mal ürettiğini anlatan sözcükler, tüketiciyi uyarmanın ötesinde, teamülün kabul ettiği toleransı aşarak, incitici ve kötüleyici bir nitelik ve amaç taşıyorsa, haksız rekabetin unsurlarının gerçekleşeceği-
Dava konusu mamulün ambalaj ebadının şekli ve renginde ayniyat veya aldatıcı mahiyette benzerliğin iltibasa yol açabileceği açıkça saptanırken, somut olaydan bahisle sonuçta iltibas yoktur denmesinin mümkün olmadığı, mahkemece, bu durumda davanın kabulüne karar vermek gerekirken reddinin isabetsiz olduğu-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • kayıt gösteriliyor