Milli futbolcu olan davacının, yayında davalıların reyting kaygısı ile hareket ederek kendisinin sakatlanarak maçlarda forma giyememesinin cinsel yaşamına olan düşkünlüğüne bağlanmasının oldukça onur kırıcı olduğunu, bu durumun kamuoyu nezdindeki imajını zedelediğini, sosyal statüsü nedeniyle verilen zararın ağır olduğunu, tazminat miktarının da buna göre belirlenmesi gerektiğini ileri sürdüğü yayın yoluyla kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istemine ilişkin davada, (her bir davacı için ayrı ayrı 10.000,00 TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL) hükmedilen manevi tazminatın makul olduğu-
Trafik kazası nedeniyle davacıların murisinde kemik kırıklarının oluştuğu, murisin hayat fonksiyonlarının orta üçüncü derece etkileyecek ve basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığı, ölüm olayı trafik kazasından kaynaklanmasa da davacıların babalarının olay nedeniyle ağır bedensel zarara uğradığı gözetildiğinde, davacılar lehine uygun bir tutarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Dosyada mevcut deliller ve özellikle ceza yargılamasında toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, davalının davacıya yönelik hakaret eyleminin sabit olduğu, olay tarihi, olayın oluş şekli, davalı tarafından sarf edilen sözler bir bütün olarak değerlendirilmesiyle, eleştiri sınırlarının aşıldığı, kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşıldığı-
Davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının ayrı ayrı belirtilmesi gerektiği- Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan miktar olmadığı-
Haksız fiilden (ölümlü trafik kazası) dolayı takdir edilecek miktarının, her olaya göre değişebileceği, hakimin bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermesi gerektiği- Davaya konu olan olayda; olay tarihi, olayın gelişim şekli, tarafların konumu nazara alındığında davacılar yararına daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Hükmedilecek manevi tazminat, zarara uğrayanın manevi huzurunu doğurmayı gerçekleştirecek, fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıdığı- Olay tarihi, olayların gelişim şekli, davacının tutum ve davranışları dikkate alındığında, davacılar yararına hüküm altına alınan tazminat miktarı az olduğu-
Manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alınması gerektiği-
Davalıların eylemleri birbirinden bağımsız olup her bir davalı ancak kendi eyleminden sorumlu tutulacağından, tazminatın müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
İnşaat sıva ustası olan davacının ayın her günü bunun sonucu olarak yılın her günü aralıksız çalışacağının kabul edilmesi hayatın olağan akışına aykırı olacağı- Davacının bir ay içerisinde makul çalışabileceği gün sayısı belirlenerek davacının geçici ve sürekli iş göremezlik zararının hesaplanması gerektiği-
Tazminatın sınırı onun amacına göre belirleneceğinden, takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerektiği-