Trafik kazasında yaralanarak sakat kalan davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı az olduğu- Islahla arttırılan maddi tazminatın artırılan kısmının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiğinden, bu kısım yönünden davalı yararın vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Trafik kazası nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin davada; olay tarihi, olayın gelişim biçimi, davacının yaralanma ve kalıcı maluliyet derecesi, meydana gelen kazada davalının tam kusurlu olması ve ilkeler gözönüne alındığında davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğu, daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada; olay tarihi, olayın gelişim şekli, davacının maluliyet derecesi, tarafların kusur durumları ve ilkeler göz önüne alındığında davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı az olup, talep de ılımlı olduğundan, daha yüksek miktarda manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerektiği-
Haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada; ilgili davacı yönünden olayın gelişim biçimi, eylemin davalılar tarafından kasten işlenmiş olması, davacının yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmaması, iki dişinin kırılması nedeniyle tedavi görmüş olması, olay tarihi ve ilkeler gözönüne alındığında; ilgili davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğu, daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın, ilgili davacının yararına bozulması gerektiği-
Trafik kazası nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkin davada; mahkemece alınan karar ve ilam harcının, dava değeri üzerinden hesap edildiği anlaşılmakta ve bu durum, usul ve yasaya uygun düşmemesi nedeniyle kararın bozulmasını gerektirse de belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanmasının uygun görüldüğü-
Haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada; tarafların gayrı resmi birlikte yaşadıkları, bu birlikteliklerinden bir çocuklarının olduğu, davalının resmi nikâh yapmaya yanaşmadığı ve dava dışı bir kadınla evli olduğu, müşterek çocuğu ise mahkeme kararıyla tanıdığı hususları sabit olup, reşit olan davacının, resmi nikâh olmaksızın davalı ile rızası ile birlikte yaşadığı gözetildiğinde bu durumun, tek başına manevi zarar doğurduğu sonucuna ulaşılamayacağı; ancak, davalının müşterek çocuğu benimsemeyip babasız büyümesine sebebiyet vermesi, davacının çocuğun doğumundan itibaren ebeveynlik görev ve sorumluluğunu tek başına üstlenmek zorunda kalması, davalının babalık sorumluluğundan kaçınması hususları göz önüne alındığında, davacı yararına manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken davanın tümden reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun düşmediği-
Resmî nikâh olmaksızın yapılan evlilik sonrası gerçekleşen ayrılık nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin davada; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/3. maddesinde manevi tazminat davalarında istemin tamamının reddi durumunda avukatlık ücretinin tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunacağı düzenlenmiş olup, bu durumda; açılan manevi tazminat davası tümden reddedildiğinde, davalı lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Taksirle ölüme neden olma eyleminden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin davada; mahkemece verilen ilk kararın davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, adı geçen davalının tüm temyiz itirazlarının bozma ilamı ile reddedildiği, dolayısıyla ilk kararın kesinleşmiş olduğu anlaşılmakla; mahkemece, adı geçen davalı bakımından “hüküm tesisine yer olmadığına” şeklinde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yeniden hüküm tesis edilmesinin doğru olmadığı ve kararın bu sebeple bozulması gerektiği-
Haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin davada; davacılar vekilinin ilk mahkeme ilamını temyiz etmediği dikkate alındığında, ilk hükümde verilen miktarların davalılar aleyhine arttırılmasının doğru olmadığı, yapılacak arttırımın ilk kararda hükmedilen manevi tazminat tutarlarını aşmaması gerektiği, mahkemece bu durum gözetilmeksizin davalıların usulü kazanılmış hakkını ihlal eder şekilde tazminat kapsamı belirlenmesinin usul ve yasaya uygun düşmediği-
Uyuşmazlığın iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin davada davalıların hukuki sorumlulukları ve taktir edilen maddi ve manevi tazminatın miktarlarına ilişkin olduğu - Söz konusu uyuşmazlıkta davacıların davalıdan gerçekleşecek kusur oranında bir talepte bulunduğunu ileri sürmenin mümkün olmadığı, zira davacıların kendilerinin tamamen kusursuz olduğundan söz ederek zararlı sonucu meydana getiren müteselsil borçlular aleyhine açtığı bir davada zararının tümünü talep etmesinin örtülü olarak değil, aksineteselsül kuralına açık bir şekilde dayandığının belirgin bir kanıtı olduğu- o halde müteselsilen sözcüğünün dava dilekçesinde kullanılmamış olmasının sonuca etkili olmadığı - Dolayısıyla davada teselsül kuralına dayanıldığı gözetilerek, dava dışı üçüncü kişinin kusuruna düşen zarardan da istihdam ettiği işçisinin zararın ortaya çıkmasındaki müşterek kusuru nedeniyle davalı işverenin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği - Söz konusu dosya kapsamında davacıların talebinin sadece davalıların kusuru ile sınırlı olduğunun kabul edilmesinin mümkün olmadığı, aksine dava dilekçesinden davacıların davalılar dışındaki kişilerin sorumluluklarına karşı da davalıların müteselsil sorumluluğuna başvurduklarından söz konusu kurumlar hakkında dava açılmamış olsa da, bilirkişi raporundan söz konusu kurum ve kuruluşların hepsinin söz konusu kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduklarından dolayı haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiğinden zarar gören alacaklıların borcun tamamını bilirkişi raporunda kusuru olduğu belirtilen kişilerin herhangi birinden talep edebileceği-
