Trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin davada; olayın gelişim şekli, olay tarihi, davacının yaralanma derecesi, yaralanmanın yüzde olması ve ilgili ilkeler nazara alındığında davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğu, daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı ve kararın bu nedenle bozulması gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada; mahkemece, maddi tazminat alacağına ilişkin olarak ıslaha karşı zamanaşımı def'inde bulunmamış olan davalılar yönünden de ıslah edilen kısmın zamanaşımına uğradığından bahisle davanın kısmen reddine karar verilmesi doğru olmayıp, hükmün bu sebeple de bozulması gerektiği- , Davacının yaralandığı hususu ceza dosyası içerisindeki rapor ile sübuta ermesine karşın ispat edilemediği şeklindeki kabul edilemez gerekçe ile manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, davacı lehine uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi için kararın bozulması gerektiği-
Ölüm ve cismani zarar nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin davada; dosya kapsamından, davalı şirket lehine hükmedilen vekalet ücretinin, davacılar lehine hükmedilen miktarı geçtiği; mahkemece bu davalılar lehine hükmedilen vekalet ücreti miktarının Avukatlık Ücret Tarifesi hükümlerine uygun düşmediği anlaşılmakla; anılan yön gözetilmek suretiyle vekalet ücretine takdir edilmek üzere hükmün bozulması gerektiği- Mahkemece verilen ilk kararın davalı şirket hakkında davanın husumetten reddine dair kısmının, davacılar vekilince temyize konu edilmeyerek kesinleştiği anlaşılmakla; buna karşın bozmaya uyulmasının ardından, anılan davalı bakımından yeniden hüküm tesis edilmesi ve vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı ve bu hususun da bozmayı gerektirdiği-
Trafik kazası nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkin davada; Avukatlık Ücret Tarifesi'ne göre; mahkemece kendilerini ortak bir vekil ile temsil ettiren ve ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, bu yasal düzenlemeye aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı ve hükmün bu nedenle bozulması gerektiği-
Trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada; olay tarihi, olayın gelişim şekli, davacının maluliyet derecesi, tarafların kusur durumları ve ilkeler göz önüne alındığında davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı az olup, talep de ılımlı olduğundan, daha yüksek miktarda manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerektiği-
Trafik kazasında yaralanarak sakat kalan davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı az olduğu- Islahla arttırılan maddi tazminatın artırılan kısmının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiğinden, bu kısım yönünden davalı yararın vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Trafik kazası nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin davada; olay tarihi, olayın gelişim biçimi, davacının yaralanma ve kalıcı maluliyet derecesi, meydana gelen kazada davalının tam kusurlu olması ve ilkeler gözönüne alındığında davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğu, daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada; ilgili davacı yönünden olayın gelişim biçimi, eylemin davalılar tarafından kasten işlenmiş olması, davacının yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmaması, iki dişinin kırılması nedeniyle tedavi görmüş olması, olay tarihi ve ilkeler gözönüne alındığında; ilgili davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğu, daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın, ilgili davacının yararına bozulması gerektiği-
Trafik kazası nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkin davada; mahkemece alınan karar ve ilam harcının, dava değeri üzerinden hesap edildiği anlaşılmakta ve bu durum, usul ve yasaya uygun düşmemesi nedeniyle kararın bozulmasını gerektirse de belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanmasının uygun görüldüğü-