Tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkin davada, tesis kadastrosunun dayanağı olan kayıtlar tercüme ettirilerek denetlenmemiş, paydaşlardan birinin babasının eş ve cocuklarını gösterir nüfus aile kaydı yeterince araştırılmamış, nüfus ve zabıta araştırması tapu kayıtlarına uygun yapılmamış olduğundan hükmün bozulması gerektiği-
TMK. mad. 1007 'ye dayanılarak açılan tazminat davaları için kanunda ayrıca bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden, TBK. mad. 146 'da yazılı 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği ve zamanaşımının başlangıç tarihinin de zararın oluştuğu, yani mülkiyetin kaybı tarihi olduğu-
TMK. mad.1007 uyarınca açılan tazminat istemine ilişkin davada, 1941 yılında kesinleşen orman kadastrosu, 1993 yılında kesinleşen arazi kadastrosu bulunmakta olup, tazminat miktarı belirlenirken öncelikle tapusu iptal edilen taşınmazın niteliğinin tespiti gerektiği, çekişmeli taşınmaz tapuda arazi (meşeli tarla) niteliği ile kayıtlı olup, tarım alanlarında, olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer tespiti yapılması gerektiği halde; raporu hükme esas alınan ziraat bilirkişi raporunda arsa-arazi ayrımı açıklanmadan, ancak sanki arsa imiş gibi satış fiyatı üzerinden değerlendirme yapılması ve bu değerlendirme yapılırken de emsal taşınmaz gösterilmeden, tahmini rayiç değere göre hesaplanmasının hatalı olduğu- TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu kaydının iptalinden kaynaklı tazminat davalarında, zararın, mülkiyetin kaybedildiği tarih olan, tapu iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği günde doğmuş olduğu, bu nedenle değer tespitinin bu tarih itibarıyla yapılması gerektiği-
Kadastro Mahkemesindeki davanın 1948 yılında yapılarak kesinleşen orman kadastrosunda yapılan aplikasyon ve 2/B madde uygulamalarının iptaline ilişkin olduğu, bu dava ile eldeki tapu iptal ve tescil davasının birleştirilerek görülmesinin gerekli olmadığı anlaşıldığından eldeki davada görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olduğu-
Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarının da o kadar olması gerektiği- Tazminat miktarının, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olması gerektiği- Tapu kaydı henüz iptal edilmediğine ve mülkiyetin kaybından sözedilemeyeceğine göre, davacının, tapu kaydında bulunan "orman sınırı içinde kalmıştır" şeklindeki şerhin silinmesi davasının reddine karar verildiği aşamada henüz tazminat isteme hakkının bulunmadığı; orman şerhi tapu maliki davacının tasarruf yetkisini kısıtlar nitelikte ise de, idare tarafından tapu iptali - tescil davasının açılmasını beklemeye gerek olmadan, tapu maliki tarafından da kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde kalan bölümün, maliki olduğu parselden ifrazı ve bu bölümün mülkiyetinin kaybı nedeniyle doğacak zararın tazminini istemeye engel bir durum bulunmamakta ise de davacının böyle bir talebi bulunmadığından, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Birleştirme kararı verilse dahi her bir dava bağımsız dava olma özelliğini koruduğundan, asıl ve birleştirilen davaların her biri bakımından 6100 sayılı HMK.nın 297.maddesine uygun biçimde ayrı ayrı hüküm kurulması, diğer taraftan birleşen davada dava değeri üzerinden alınması gereken eksik nisbi harcın ikmali içi 492 sayılı Harçlar Yasasının 30.maddesi gereğince birleşen davacıya süre verilerek, re'sen harç tamamlatılması, harç ikmal edildiğinde yargılamaya devam edilmesi, aksi durumda dosyanın işlemden kaldırılması, davanın üç ay içinde yenilenmemesi halinde açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği-
Davalıya ait taşınmazın tapu kaydının bir bölümünün dava sonucunda verilen karar ile iptal edildiği, her ne kadar kıyılar özel mülkiyete konu olması mümkün değil ise de, arazi kadastrosu sırasında taşınmazın gerçek kişi adına tespit gördüğü ve tapu kütüğünün gerçek kişiler adına oluşturulduğu bilinerek, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK. mad. 1007 kapsamında devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının tazmininin gerektiği anlaşılmış olup, uygun biçimde değerlendirme yapılarak tapu kapsamındaki taşınmazların değerinin, tazminat davasının açıldığı tarihe göre hesaplanması, taşınmazların varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerlerinin bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre hesaplattırılması, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazın zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, tapu sahibinin oluşan gerçek zararının saptanması gerektiği-
Dava konusu taşınmazların tapu kaydının beyanlar hanesinde yer alan orman şerhi tapu maliki davacının tasarruf yetkisini kısıtladığından, davacının sahibi olduğu bu taşınmazların kesinleşmiş orman kadastrosu sınırlarında kalan kısmının bahse konu parsellerden ifrazını talep etmekte hukuki yararının bulunduğu ve bu davaya bakmak görevinin de adli yargıya ait olduğu, öte yandan davacının diğer talebi 4721 sayılı yasanın 1007.maddesine dayalı tazminat olup, davacı tarafından idari bir işlem ya da eylemin iptaline yönelik açılmış bir dava da bulunmadığından, bu istemi yönünden de adli yargının görevli olduğu-
Tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden, iktisapta bulunan kişinin iyiniyetli olup olmadığının tam olarak tespitinin büyük önem taşıdığı- Bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse, diğer yanda ise kendisi için maddi hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunduğundan, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta şeklen iyiniyetli gözükeni değil gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması gerektiği- Taşınmazı edinen diğer kayıt maliklerinin iyiniyetlerinin aksinin kanıtlandığını söyleyebilme olanağı olmadığından, tapu iptali-tescil isteği bakımından davanın reddedilmesi; terditli istek olan tazminat isteği bakımından değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı, tapu sicilinin gerektiği gibi tutulmamasından kaynaklı tazminat talep ettiğinden 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinin uygulanamayacağı-