İİK. 132 uyarınca, ipotekli alacaklının onayı alınmadan kendisinden sonra ipotekli taşınmaz üzerine borçlu tarafından kurulan «irtifak», «taşınmaz yükümlülüğü» ile birlikte veya bu haklardan arınmış (ari) olarak, ipotekli taşınmazın satışını isteyebileceği–
Alacaklının birden fazla olması halinde, hepsinin icra emrinde gösterilmesi gerektiği–
Menkul rehninin oluşup oluşmadığının, doğrudan doğruya araş-tırılması gerekeceği-
İlama dayanan "kira alacağı"ndan dolayı İİK. 269 vd. göre takip yapılabileceği
Borçlu vekilinin görev ve yetkilerini kötüye kullanarak, müvekkiline ait taşınmazı kendi adına ihalesini sağlanmasının «ihaleye fesat karıştırmak» sayılacağı ve ihalenin süresiz şikayet yolu ile feshine neden olacağı—
«Müşterek mer’a üzerinde istifade hakkının tanınması» yolunda verilen hükmün icra yolu ile infaz edilebileceği–
İlâmın infazı sırasında «hudutlara mı yoksa miktara mı itibar edileceği» konusunda tereddüde düşülmesi halinde, alacaklıya ilamın tavzihi konusunda karar getirmek üzere, takibin durdurulması gerekeceği–
İhale bedelinin süresinde yatırılmaması üzerine, icra memurunun ihaleyi resen (kendiliğinden) feshetmemesi halinde, ilgililerin şikâyet süresinin memurlukça işe vaziyet olunarak ademi fesih hakkında kanaat izhar edici bir işlem yapılmış ise bu işleme ıttıla tarihinden itibaren hesaplanacağı-
«Takip dayanağı senedin iptali»ne ilişkin ilâma dayanılarak, ödenen takip konusu senet bedelinin geri istenemeyeceği, İİK. mad. 40 hükmünün ilâmlı takiplerde uygulanabileceği–
Asıl borçlunun aczi gerçekleşmedikçe, âdi kefil hakkında takip yapılamayacağı–