Muhtesatın kaldırılmasına ilişkin mahkeme ilamların kesinleşmedikçe icra takibine konu edilemeyeceği-
Takibe konu boşanma ilamında; tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesine ve çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmiş ise de; anılan nafakanın alacaklısı kendisine velayet görevi verilen anne olduğundan, velayet sonlanana kadar nafakaların anne tarafından talep edilebileceğinin kabulü gerektiği-
İİK'nun 41.maddesi yollamasıyla İİK'nun 16. maddesine dayalı şikayete-
Kambiyo senetlerine mahcuz haciz yolu ile başlatılan icra takibinde "takip talebi ve ödeme emrinde alacaklının adresi ve vergi numarasının bulunmaması nedeniyle ödeme emrinin yasal unsurlarının eksik olduğu"na yönelik yapılan şikayetin "yedi gün" içinde yapılması gerektiği-
Taşkın haciz şikayetine ilişkin icra mahkemesi kararının kesin nitelikte olduğu- İcra mahkemesince verilen kararlar, kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte, aynı takip dosyası nedeniyle, aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen icra mahkemesi kararlarının, kesinleşmek koşuluyla sonraki şikayet yönünden kesin hüküm teşkil edeceği, şikayet konularının birebir aynı olmaması halinde ise, önceki şikayet hakkında verilen kararın sonraki şikayet yönünden kesin hüküm teşkil etmeyeceği-
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK.nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılması gerekeceği-
Üçüncü kişi, üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarihiten itibaren İİK'nun 16/1. maddesinde belirtilen yasal yedi günlük süre içinde icra mahkemesine şikayette bulunmadığından, şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlu şirketin borçlarının Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na geçtiği anlaşıldığından, icra müdürlüğünce bahsi geçen belediyeye muhtıra gönderilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Usuülüne aykırı yapılan tebligatta, muhattabın bildirdiği öğrenme tarihinin esas alınacağı, beyan edilen öğrenme tarihinin aksinin yazılı bir belge ile kanıtlanebileceği- Şikayetçi şirket "İİK. mad. 89 gereğince gönderilen tebligatların F. Sinai Mahkemesi'nde yapılan yargılama sırasında öğrendiklerini", alacaklı ise, "şikayetçi şirketin, anılan davanın yargılaması sırasında bildirilen tarihten çok önce haciz ihbarnamesi tebliğ işlemlerinden haberdar olduğunu" ileri sürdüğünden, icra mahkemesince, söz konusu dava dosyası getirtilerek ödeme tarihinin belirlenmesi ve saptanan tarihe göre  usulsüz tebliğ şikayetinin yasal sürede yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiği-
Taşınmazın, borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu olduğu- Şikayetçi üçüncü kişinin, mahcuz taşınmazın kendisine ait olduğundan bahisle haczin kaldırılmasını talep etmesinde hukuki yararı olduğundan, her zaman şikayet hakkı bulunduğu, ancak, haciz tarihinde, taşınmazın borçlu adına kayıtlı olduğu tapu kaydından anlaşıldığından ve mahkeme kararında haczin kaldırılması yönünde bir hüküm de olmadığından, şikayetçinin, icra mahkemesine başvurarak haczin kaldırılmasını talep edemeyeceği-