Çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmesi gerekeceği-Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin davada, davalının, davacıya 1980 yılından beri ecrimisil ödemek suretiyle çekişmeli taşınmazın bir bölümüne zilyet olduğu ve zilyetliğinin haklı ve geçerli bir nedene dayanmadığından davalının iyiniyetli olmayan zilyet olduğunun kabulü gerekip kötüniyetli zilyet olan davalının ancak enkaz bedelini davacıdan isteyebileceği-
Muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespitinin istenemeyeceği- Çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığının kabul edilmesi, muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerektiği- Taşınmaz üzerinde bulunan binanın davacı tarafından meydana getirildiği, yine aynı parsel üzerinde bulunan ve bilirkişi raporunda gösterilen ağaçların davacı tarafından dikildiği sabit olduğundan, mahkemece muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, muhdesatın aidiyetine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunmasının mümkün olmadığı-
Temliken tescil isteğine ilişkin davada, davacıların, davalının çaplı taşınmazına elattıkları, davalı tarafça açılan ve lehine kesinleşen elatmanın önlenmesi davası sonucunda verilen karar ve yapılan inceleme sonucunda iyiniyetli olmadıkları kabul edildiğinden, ağaçların rayiç değerine değil, odun değerine (asgari levazım bedeline) hükmedileceği-
Ecrimisil alacağının 08.03.1950 günlü ve 22/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre haksız eylemden doğan bir işgal tazminatı olduğu, kural olarak kanunun ayrık tuttuğu özel haller dışında dava tarihine kadar gerçekleşmiş olan haklar ile ilgili hüküm kurulmasının istenebileceği-  TMK'nun 718/2 maddesine göre, arazi üzerindeki mülkiyetin kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynakların da gireceği-  TMK'nun 729. maddesi bu kuralın istisnalarından birisini düzenlediği, zemin ile üzerindeki bitkiler arasındaki bağlantıyı kesmiş ve aşağıdaki koşulların oluşması halinde ise bitki sahibine üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanındığı, bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerine menkul niteliği taşımayan (meyva ağaçları, asma yani bağ fidanları gibi) bitkiler dikilmiş olması gerektiği-
Eşya Hukukunda “muhdesat” kavramından bir arazi üzerindeki arz malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekeceği-Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamayacağı- Muhdesat sahibinin hakkının sadece şahsi bir hak olduğu, bu hakkın hukuki mahiyeti ve nasıl kullanılacağı ise Türk Medeni Kanunu'nun 722, 724. ve 729. maddelerinde açıklandığı, Türk Medeni Kanunu'nun 1012. maddesi hükmü gereğince de, kaydın terkini kütükte hak sahibi görünen bütün ilgililerin rızasına bağlı olarak yapılabileceği-
Tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması gerektiği ve hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verileceği- Tespit davasına konu edilen muhdesatların, tereke hesabına dahil edilip edilmeyeceği, daha önce açılan ve görülmekte olan tenkis davasında ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilebileceğinden; davacının muhdesatın tespiti davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı; bir başka deyişle dava şartının gerçekleşmediği dosyaya yansıyan bilgi ve ve belgelerle anlaşıldığından davacı tarafın tespit davası açılmasında güncel hukuki yararın bulunmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken; işin esası incelenerek hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Fahiş zarar meydana getirip getirmediğine bakılmaksızın tapu iptali ve tescil isteminin reddinin doğru olmadığı-
Davacının esas davada fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 10.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren kanuni faiziyle birlikte tahsilini dava ve talep ettiği, bu istemini 17.12.2012 tarihinde harçlandırdığı ıslah dilekçesi ile 477.830,00 TL artırarak toplam 487.830,00 TL tazminatın tahsilini istediği, mahkemece hüküm altına alınan tazminat miktarının 10.000,00 TL bölümüne dava tarihi olan 11.01.2010 tarihinden, 270.574,00 TL bölümüne ıslah tarihi olan 17.12.2012 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, hükmedilen bedelin tamamına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin doğru görülmediği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • kayıt gösteriliyor