Muvazaa ispat edildiği takdirde yapılan sözleşme mutlak butlan ile batıl olacağından hiçbir hüküm ve sonuç doğurmayacağı- Vasiyetçi her ne kadar vasiyetnameden, vasiyetname ile bağdaşmayan bir hukuki tasarrufla rücu edebilirse de, vasiyetnameyi ortadan kaldırabilmesi için sonradan yaptığı hukuki tasarrufun geçerli olması gerektiği- Lehine muayyen mal vasiyetinde bulunulan davalı ve karşı davacının vasiyetnameden kaynaklanan kişisel hakkına dayanarak vasiyetçinin daha sonra yaptığı satışın muvazaa nedeniyle hüküm ve sonuç doğurup doğurmayacağını ileri sürüp iptal ve vasiyetçi adına tescili yönünde dava açmakta hukuki yararı ve hakkı bulunduğu- Böylece, lehine muayyen mal vasiyetinde bulunulan kişinin vasiyetnameden doğan kişisel hakkını MK 541 uyarınca vasiyetcinin mirasçılarına karşı ileri sürme hakkına kavuşmuş olacağı- "Vasiyetçinin muayyen mal vasiyetinde bulunduktan sonra vasiyet ettiği taşınmazlarını aslında bağışladığı halde satış gibi göstererek muvazaalı temlik ettiği görüşünün Medeni Kanunun muayyen mal vasiyetine ilişkin hükümleri ve muvazaa ilkeleri ile bağdaşmadığı, vasiyetçi vasiyet ettiği taşınmazları bir başkasına satarken hiçbir sebep gösterme zorunda bulunmadığından kanunun öngördüğü şekil şartına uyulmak suretiyle yapıldığı takdirde bu satış sözleşmesinin içerisine girilerek muvazaalı olup olmadığının araştırılmasına yasal olanak bulunmadığı" ve "Miras bırakanın iradesinin muvazaalı bir işlem yapmak değil önceki vasiyetinden dönmeyi amaçlayan bir irade bildirimi olarak yorumlanması gerektiği, vasiyet lehtarının miras bırakanın amacının tartışılmaya açılmasını istemeye hukuki yararı ve dava açmakta sıfatının bulunduğunun söylenemeyeceği" şeklindeki görüşlerin kabul görmediği-

Taraflar arasındaki “vasiyetnamenin iptali,tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy Asliye 2.Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 28.3.2000 gün ve 1999/891 E. 2000/259 K. sayılı kararın incelenmes ...