Miras bırakanın sonradan vasiyetname konusu mal üzerinde bu vasiyetle bağdaşmayan başka bir tasarrufta bulunmasıyla birlikte vasiyetnamenin ortadan kalkmış sayılabilmesi için, sağlararası kazandırmanın geçerli bir hukuki işleme (satışa) dayanması gerekmekte olup tapu iptal tescil kararının kesinleşmesi ile birlikte, satış işlemi şeklinde gerçekleştirilen tasarrufun geçersiz olduğu sabit hale geleceği ve vasiyetnameye konu bu gayrimenkullerin kesinleşen bu kararla birlikte terekeye geri döndüğünün sabit olacağı- Mahkemece, öncelikle tapu iptal tescil davasının sonucunun kesinleşmesi beklenerek, karar kesinleştikten sonra dava ve vasiyetname konusu taşınmazların terekeye geri döndüğü göz önüne alınarak, buna göre yapılacak inceleme neticesinde hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerektiği-
Vasiyetname mutlak tenkise tabi ise de, mirasbırakanın tenkise konu edilen taşınmazı akitle devrettiği anlaşıldığından tenfizi gereken vasiyetnamenin bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Murisin taşınmazdaki payını sağlığında, oğlu N.'ye vasiyetname ile bağdaşmayacak şekilde sağlararası tasarrufla temlik etmesi, vasiyetnameden rücu ettiğini göstereceği ( 4721 sayılı TMK.544/2 ), bu durumda;birleşen davada mirasbırakanın yapmış olduğu vasiyetnamenin hükümsüzlüğünün tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Miras bırakanın önceki vasiyetnameden rücu ettiğini bildirmeden, yasada öngörülen şekillerden birine uymak suretiyle yeni bir vasiyetname yapmasıyla vasiyetnameden dönebileceği- Murisin davacıya gönderdiği ihtarnamesi vasiyetname olarak değerlendirilemeyeceğinden, diğer vasiyetnamesinden dönüldüğünden bahsedilemeyeceği-
Mirasbırakan vasiyetnameye konu taşınmazları vasiyetten sonra davalılara tapuda satış göstermek suretiyle temlik etmiş olup, anılan vasiyetnamenin TMK. nun 544/2. maddesi uyarınca hukuki geçerliliğini yitireceği-
Vasiyetçi her ne kadar vasiyetnameden, vasiyetname ile bağdaşmayan bir tasarrufla rücu edebilirse de, o tasarrufun hukuki sonucu doğurması, daha açık bir anlatımla vasiyetnameyi ortadan kaldırılabilmesi için sonradan yaptığı hukuki tasarrufun geçerli olması gerektiği- Tasarruf hakkında muvazaa nedeniyle iptal davası açıldığından o davanın bekletici sorun yapılması gerektiği-
Davalının kabul beyanı gözetilerek, sözü edilen vasiyetnamede davalıya bırakılan taşınmazlar bakımından, vasiyetnamenin kısmen iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın tümden reddine ilişkin hüküm kurulmuş olmasının doğru görülmediği-
Vasiyetten dönmenin gerçekleşmesi için sağlararası kazandırmanın geçerli bir satışa dayanması gerektiği- Muris muvazaasının, mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmayı hedefleyen mirasbırakanın gerçek amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği taşınmazını tapuda yaptığı sözleşmede iradesini satış doğrultusunda açıklamak suretiyle devrini gerçekleştirmesi olduğu, muvazaa ispat edildiği takdirde sonradan yapılan sözleşme mutlak butlan ile batıl olacak olup, hiç bir hüküm ve sonuç doğurmayacağından, bu durumda, lehine muayyen mal vasiyetinde bulunulan davacıların vasiyetnameden kaynaklanan kişisel hakka dayanarak vasiyetcinin sonradan yaptığı satışın muvazaa nedeniyle iptalini istemekte hukuki yararları olduğunun kabulü gerekeceği-
Ölünceye kadar bakma akdi ile yapmış olduğu ivazlı tasarruf niteliğindeki temliklerin tenkise tabi olmayacağı, koşullarının gerçekleşmesi halinde 1.4.974 tarih ½ sayılı İ.B.K. gereğince muris muvazaasına ilişkin tapu iptal ve tescil davasına konu teşkil edeceği-
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaalı olup olmadığının belirlenebilmesi için, sözleşme tarihinde miras bırakanın yaşının, fiziki ve genel sağlık durumunun, aile koşulları ve ilişkilerinin, elinde bulunan malvarlığının miktarının, temlik edilen malın, tüm malvarlığına oranının ve bunun mâkul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların birlikte, gözönünde tutulması gerekeceği–