İcra mahkemesinin, yasal sürede yapılan itiraz veya şikayet nedeniyle icra mahkemesine intikal eden işlerde, öncelikle, takip dayanağı senedin kambiyo vasfında olup olmadığını ve alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunup bulunmadığını re’sen inceleyerek, takibin iptaline karar verebileceği-
Direnme kararı verildikten sonra söz konusu karar esas yönünden bozulmadan başka bir karar verilmesinin mümkün olmadığı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.03.2019 tarihli ve 2017/12-766 Esas 2019/289 Karar sayılı kararında direnme kararının esas yönünden doğru veya yanlış olduğu yönünde bir inceleme yapılmadığı hususu göz önüne alındığında, mahkeme tarafından Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma kararında açıklandığı şekilde bir direnme kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile direnme kararı esastan bozulmuş gibi yorumlanarak Dairemizin bozma kararının gereğini yerine getirecek şekilde araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra davanın kabulüne dair karar vermesinin isabetli olmadığı-
İcra ve iflas dairelerinin işlemlerine karşı İİK.’nun 4 ve 16. maddeleri uyarınca icra mahkemesine şikayette bulunulabileceği, emekli maaşına konulan haczin kaldırılmasının, SSK İl Müdürlüğü hasım gösterilerek, o yöredeki iş mahkemesinde dava açılarak talep edilemeyeceği-
İhale alıcısının, önce ipotek bedeli altında satışa muvafakat etmediğini bildirip sonra birinci ihale ile aynı gün ipotek bedeli altında satışa muvafakat etmesi, talebi ve talibi azaltır nitelikte olduğundan ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun ikametgahının bulunduğu yerde -takip konusu kambiyo senedine dayanarak- icra takibi yapılabileceği—
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlanılan icra takibinde borçluların, takibe konu senedin kambiyo senedi vasfında olmadığı, genel kredi sözleşmesinin teminatı olduğunu ileri sürdüğü davada, dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğunun yazılı belge ile kanıtlanması, genel kredi sözleşmesinin aslının ya da tamamının onaylı örneğinin celbedilerek gerekli araştırma yapıldıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu birden fazla ise, HMK.nun 7/1. maddesinin birinci cümlesine göre, borçlulardan birinin yerleşim yeri icra dairesinde takip yapılabileceği, bu durumda, diğer borçluların yetki itirazında bulunamayacakları, ancak, anılan hükmün, borçlulardan birinin onun için genel yetkili yerleşim yeri icra dairesinde takip yapılması ve onun hakkındaki yetkinin kesinleşmiş olması hali için olduğu-
Taşınmazın alacaklıya satıldığı anda alacaklı ve borçlu sıfatı birleşeceğinden, 25.01.2012 satış tarihi itibariyle her iki dosyada da taşınmaz üzerindeki hacizlerin kendiliğinden kalkacağı, dolayısıyla şikayetçiye alacağın temlik edildiği 10.07.2012 tarihi itibariyle her iki takip dosyasında da ihaleye konu taşınmaz üzerindeki hacizlerin kalkmış durumda olduğu, bu sebeple şikayetçinin ihalesi yapılan taşınmazın haciz alacaklısı sıfatıyla ihalenin feshini isteme hakkının bulunmadığı, şikayetçinin ihalede pey de sürmemiş olup, İİK'nun 134/2. maddesi uyarınca ihalenin feshini talep edebilecek kişilerden olmadığı-
Takip konusu bonodaki imzanın –iddia edildiği gibi- başka bir belgeden kesilerek oluşturulmuş olup olmadığının bilirkişi incelemesi yaptırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, hükme esas alınan ve Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporda; imzaların borçluların eli ürünü olduğuna ilişkin kesin kanaat bildirilmediği gibi, raporlar arasındaki çelişkinin de giderilmesi için yeniden ehil bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.